Eve Gelen Misafire Karısını ve Kızını İkram Ediyor.Tabuların ve Tuhaf Geleneklerin ilginç ve bir o kadarda iğrenç dünyası ile tanışın. İşte Onlardan Bir Kaçı…*Kuzeybatı Melanezya’da teyze çocukları arasındaki ilişki e-n-s-est (gönülsüz) olarak kabul edilirken, halayla ilişki “yerinde bir ilişki” olarak değerlendirilirdi.*B-a-k-ireliğin hoş karşılanmadığı Kamchdal’da evlendiği kızın b-a-k-ire olduğunu gören erkek, kayınvalidesine “kızının yetişmesinde ihmalkar davrandığını” için sitem ederdi.

Eski Roma’da 24 Nisan hayat kadınlarının, 25 Nisan da hayat erkeklerinin günü olarak kutlanıyordu. *Japonya’da İmparator Buşido devrinde Samuray denilen savaşçı kastın üyeleri arasında e-ş-c- insellik bir kuraldı.

*Bazı ilkel kabilelerde koca, karısını ya da kızını misafirlerine sunardı. Bu davranış konukseverliğin bir göstergesi olarak düşünülürdü. Öyle ki, bu şekildeki bir teklifin kabul edilmemesi ev sahibine ciddi bir hakaret olarak kabul edilirdi. Hatta sadece ev sahibine değil, ev sahibesine yani adamın karısına da hakaret olarak algılanırdı. Bazı Afrikalı erkeklerde, karılarını yabancı erkeklere sunmak bir saygı belirtisi idi. Aynı şekilde, bazı Kızılderili kabilelerinde ve eskimolarda da konuk olan erkeğe kadınlar sunulurdu.

*Avustralyalı Kamilaroiler cesur bir insanın kalbini ve ciğerlerini, Filipinlerde yaşayan Efugaolar ise öldürdükleri düşmanın beynini emerlerdi. *Zulu kabilesi üyeleri “düşmana gözlerini kırpmadan bakabilme gücünü kazanabilmek için” düşmanlarının alnının ortasını ve kaşını, Çinliler ise idam edilen ünlü haydutların safrasını yerlerdi.

*Yeni Gine yerlileri, misafirlerini uğurlarken inlemelerle birlikte bütün bedenlerini çamura buluyorlardı.

*Tibet’te ise misafir evden ayrılırken ona dil çıkararak uğurlamak adetti. *Eskimolar ve Hintlilerde misafirin yediği yemek dolayısıyla ev sahibine teşekkür etmesi, geğirmesiyle anlaşılıyordu.

*Philadelphia’da ise kanunla bir ay içinde birden fazla banyo yapan insanlar cezaevine gönderiliyordu. *Hindistan’da görülen ve sati adı verilen bir geleneğe göre, kocaları ölen dul kadınlar diri diri yakılıyordu. MÖ 2000 yıllarından başlayarak bazı topluluklarda görülen bu uygulama 1829 yılında devletçe yasaklandı. Ancak yasaklandıktan sonra bile uzunca bir zaman uygulandı.