ATATÜRK Üniversitesi Çevre Sorunları Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Zeynep Eren, plastik, lastik, kablo, otomobil üretiminde kullanılan malzemeler, boya ve kaporta bakım ürünleri ile ambalaj maddelerinin yakıldığı zaman anne sütünü bile kirlettiğini belirterek, "3 ayaklı kuzunun 6 parmaklı insanın doğması gibi genlerde problem meydana getirebiliyor" dedi.
Atatürk Üniversitesi tarafından Kültür ve Gösteri Merkezi'nde düzenlenen 'Temiz hava herkesin hakkı, atığını yakma havanı koru' konulu seminerde konuşan Çevre Sorunları Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Zeynep Eren, son yıllarda nüfus artışı, şehirleşme ve sanayileşme alanındaki gelişmeler sonucu çevre koruma tedbirlerinin yeterince uygulanamadığını bildirdi. Özellikle oto sanayi bölgesindeki iş yerlerinde çeşitli sanayi atığı malzemelerinin yok edilmesi veya ısınma amacıyla sobalarda kontrolsüz yakım yüzünden hava kirliğinin meydana geldiğini anlatan Doç. Dr. Zeynep Eren, böyle bölgelerde yaşayanların risk altında olduğunu vurguladı. Doç. Dr. Zeynep Eren, Erzurum'da risk altında olan 650 iş yerine seminere katılmaları için davetiye gönderdiklerini, sadece 50 kişinin geldiğini söyledi.
YAKILAN PLASTİK ANNE SÜTÜNÜ BİLE KİRLETİYOR
Plastik olan lastik, kablo, otomobil üretiminde kullanılan malzemeler, boya, kaporta bakım ürünleri ile ambalaj maddelerinin yakıldığı zaman anne sütünü bile kirlettiğine dikkati çeken Doç. Dr. Zeynep Eren, şunları söyledi:
"Bu tür kirleticiler anne karnındaki bebek için öldürücü olarak biliniyor. Oto sanayi bölgesinde ortaya çıkan bu tip atıklar ya ısınmak ya da ortadan kaldırmak için yakılıyor. Bu bileşikler canlıların üretim yetisini azaltıyor, genlerin değişmesine sebep oluyor. 3 ayaklı kuzunun 6 parmaklı insanın doğması gibi genlerde problem meydana getirebiliyor. Plastik ve atık malzemeleri yakmakla oluşan bu kirleticiler, ABD'de 12 özel zehirli kirletici olarak belirlenmiş. Plastikler kanserojen olarak zehirli bileşikleri oluşturuyor. Doğada uzun süre bozulmadan kalıyorlar. Sobada plastik maddeyi yaktınız o kirteticiyi ilk siz soluyorsunuz. Sonra havayla, suyla bile diğer insanlara ulaşabiliyorlar. Zamanla besinlere ulaşıp canlı dokularında birikmeye başlıyorlar."
'İNVERSİYON LONDRA'DA 4 BİN, ABD'DE 20 KİŞİYİ ÖLDÜRDÜ'
Erzurum'da hava kirliğinin özellikle kış aylarında çok daha fazla hissedildiğini anlatan Doç. Dr. Zeynep Eren, bunun 'inversiyon' yani 'çökme' olduğunu bildirdi. Hava kirliliğinin insanları öldürdüğüne dünyadan örnekler veren Doç. Dr. Eren şöyle devam etti:
"Suların, besinlerin zehirlemesi gibi insanlar havadan zehirlenebilir. Avrupa ülkeleri ya da Amerika bizden daha önce sanayileşme sürecine girdiği için bu tip sorunlarla karşılaştılar. 1948 yılında ABD'nin Donoro şehrinde 6 günde 20 kişi öldü. Londra'da 1952 yılında dünya tarihindeki en öldürücü hava kirliliği meydana geldi. Yine Erzurum'daki şartlara benzer meteorolojik koşullardan dolayı 4 gün süren inversiyon durumunda 4 bin ölüm gerçekleşmiş, Birleşmiş Milletlerin 2010 yılında yayınladığı rapora göre her yıl Afganistan'da hava kirliği nedeniyle ölenlerin sayısı savaştan ölenlerin sayısından fazla."
'DOĞAL GAZ VAR AMA KALİTESİZ KÖMÜR YAKILIYOR'
Erzurum'da çok büyük sanayi kuruluşu olmadığı halde kışın ısınmadan kaynaklanan yoğun bir hava kirliği yaşandığına işaret eden Doç.Dr. Eren, doğalgazın 10 yıl önce gelmesine karşın hala ısınmada kömür kullanılmasını eleştirdi. Kentin üzerine kara bulut gibi çöken inversiyon tabakasının günlerce kalkmamasından yakınan Doç. Dr. Eren, kalitesiz kömür yakılmasıyla atmosferin kirletildiğini anımsattı. Erzurum'da son 10 yılda taşıt sayısında yüzde 50'lik bir artış olduğunu ifade eden Doç. Dr. Eren, "Çevre koruma tedbirlerinin ilk ayağı toplum vicdanını uyandırmakla, bireyleri çevre kirliliği konusunda bilgiledirmekle ve farkındalık oluşturmakla başlar. Aileler, okullar, üniversiteler, iş yerlerinde bireylere çevre koruma bilinci aşılamak gerekiyor. Her birey yaşadığı çevreye karşı olan sorumluluklarını bilmek ve korumak zorundadır" diye konuştu.