15 yıl önce eşi vefat eden ve 500 metrekarelik arsaya yapılan tek odalı evde yaşamını sürdüren Hatice Akdaş, eşi öldükten sonra oğullarının evi kentsel dönüşüme vermek istediğini, kendisinin ise kocasının hatırası olan 20 yıllık evini terk etmek istemediğini söyledi. Oğullarının bu nedenle kendisini terk ettiğini belirten Hatice Akdaş, şunları söyledi:

"Benim bakıma ihtiyacım var. Devletten bakım istiyorum. 4 duvar içinde duvar kemiriyorum. Ne meyve görüyorum, ne ekmek. Yakınlardaki şantiyeden işçiler öğle yemeklerini bana getiriyor. Bir yudum su verenim yok. Korkuyorum geceleri ama ne yapacağım. Korkunun ecele faydası yok. Başka gidecek kapım yok. Ben burada aç da ölsem kimsenin haberi olmayacak. Kimse ilgilenmiyor. Kaldım burada. Bacaklarım yürüse iyi kötü yemek, çay pişiririm. Ama kalkamıyorum. Yoldan geçenlere ekmek, su aldırıyorum.

3 ayda bir yaşlılık aylığı alan Hatice Akdaş, kimseye borcu olmadığını belirterek, "Bir tek Allah’a can borcum var. Yattığım yatağın demirleri kırılmak üzere, kaynak yapılması lazım. Onu kim götürecek, nasıl olacak bilmiyorum" diyerek gözyaşı döktü. Yaşlı kadınla 3 yıl önce sağlık ocağında tanıştığını söyleyen tıbbi mümessil Emin Çalışkan, kendi imkanları doğrultusunda yardımcı olmaya çalıştığını söyledi. Çalışkan, "Hatice teyzeyle, 3 yıl önce gittiğim sağlık ocağında karşılaştım. Durumunun kötü olduğunu gördüm. Yolumun üzeri diye kendisini evine bıraktığımda, kaldığı evi gördüm. Yaşadığı ortamı görünce irkildim. İnanamadım zaten" diyerek üzüntüsünü dile getirdi.

!BENİ ARASIN DİYE ONA TELEFON ALDIM"

Hatice Akdaş’ın durumunu gördükten sonra daha sonraki gelişlerinde kendisine uğradığını aktaran Emin Çalışkan, şöyle konuştu: "Her geldiğimde hal hatrını sordum. Baktım ki raporlu, ilaçları var. Kendisinin gidip gelme durumu yoktu. Ben doktorlarla görüştüm ve ilaçlarını alarak getirmeye çalıştım. Zaman zaman kendi imkanlarımla ilaçlarını almaya ve ihtiyaçlarını gidermeye çalışıyorum. Ayaklarında sıkıntı vardı. Ortopedi doktoru bir arkadaşıma gösterdim ve ameliyat ettirdim. Şu an bacaklarında platin var. Durumu gerçekten içler acısı. Yaşadığı ortam hijyenik değil. İnşallah birileri kendisine yardımcı olur. Vicdanı olan herkes bu hareketi yapar. Kendisi bana ’oğlum’ diye hitap ediyor. Kendisine bir telefon aldım. İhtiyacı olduğunda arıyor. Zaten kaç günlük ömrü kaldı ki, benim istediğim bundan sonraki ömrünü biraz rahat geçirsin."