İki dönem milletvekilliği yapan ve bu dönemde Meclis'te yer almayan HDP'li Sebahat Tuncel, Meclis günlerini ve özel hayatıyla ilgili bilinmeyenlerini anlattı.
 
"HANGİ ELİNLE TOKAT ATTIN' DİYE SORUYORLAR"
 
Çokça konuşulan "polise tokat atma" olayını anlatan Tuncel "Tokatı hangi elle attın' diyerek elimi öpmek isteyen insanlar oldu" dedi. Şırnak'ın Silopi ilçesinde, 21 Mart 2011 tarihinde yürümek isteyen BDP'liler ile tartışan Güvenlik Şube Müdürü Murat Çetiner'e o dönem BDP İstanbul Milletvekili olan Sebahat Tuncel tokat atmıştı.



"ÇİRKİNLİK" TARTIŞMASI... "
 
"Genel olarak bana dayatılanı reddettim" diyen Tuncel, kendisi ile ilgili medyada yürütülen "çirkinlik tartışmasına değinerek şunları söyledi: "Herkes benim dağınık olduğumu söyler. Medyada çirkinlik üzerinden en çok tartışması yürütülen kişi benim galiba"
 
"Bu da ideolojik bir mesele. Sosyal medyada sürekli 'Çirkin kadın yoktur, BDP'liler vardır. En çok da Sebahat Tuncel vardır' diye çokça yazıldı. Cinsiyetçi, milliyetçi yaklaşımın ifadesi. Fiziksel yönünle belden aşağı bir siyaset tarzıyla seni vurmaya çalışıyor. Sinop'u yaşadığım sürece unutmayacağım. Belki ileride bir gün yazarım o günleri. Benim üzerimden geliştirilen 'Diğerlerini bırakın, Sebahat Tuncel'i verin' şeklindeki cinsiyetçi saldırılar çok kötüydü. Nasıl baş ediyorum? Görmezden geliyorum. Ancak insanın yaşamında düşündüğünde farklı duygulara dönüşebiliyor tabi ki"
 
"EVLİ DEĞİLİM, EVLENMEYİ DE DÜŞÜNMÜYORUM"
 

Tuncel "Seninle ilgili merak edilenlerden biri de şu; evli misin, nişanlı mısın ya da sevgilin var mı?" sorusuna da şu yanıtı verdi:
 
"Evli değilim, evlenmeyi de düşünmüyorum. Geleneksel bir yaklaşımla 'Davamla evliyim de' demiyorum. Bu çok gerçekçi de gelmiyor bana. Kadın/erkek ilişkilerine, kadın özgürlüğüne baktığımız nokta önemli. KJA'nın genel yaklaşımı kadın özgürlük perspektifidir. Hayata yeniden bakmak, geleneksel ilişki tarzını değiştirmek. Bugüne kadar kurulan ve sürekli eşitsizlik ve şiddet üreten ilişki tarzını yeniden sorgulamak. Örneğin, demokratik aile kavramını yeniden tartışmaya açmak. Esas olan kadınların özgür bir birey olarak toplumda yer edinmesi. Bu kişisel olmaktan ziyade toplumsal bir mesele. Aşka da böyle bakıyorum. Kişisel olarak değil, toplumsal olarak güzel olana, doğru olana, iyi olana aşık olmak.(...)"