Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı Hakan Fidan, beklendiği gibi 7 Haziran genel seçiminde Ak Parti’den milletvekili adayı olabilmek için görevinden istifa etti.
Fidan’ın istifa etme ile görevinde kalma arasında gidip gelirken, ibrenin istifadan yana olduğunu bu köşeden yansıtmıştık. Yine de nihai kararda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın belirleyici olacağı aşikardı.
Öyle de oldu.
Fidan’ın, geçen perşembe günü Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yaptığı son görüşmede son karar oluştu. Fidan, aynı gün Başbakan Ahmet Davutoğlu ile de uzun bir istişare yaptı. Önceki gün gece yarısını biraz geçe, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın, Fidan’ın siyasete girmesini doğru bulmadığı yolundaki ifadeler, CNN Türk canlı yayınında son dakika olarak verilirken, MİT Müsteşarı’nın 10 Şubat’tan geçerli olmak üzere istifasını Başbakan’a sunduğu haberi geldi. Artık tarihler 7 Şubat’ı gösteriyordu. Yani, KCK soruşturmasına dahil edilen Fidan’ın ifadeye çağrıldığı günün 3. yıldönümünü.
Peki Cumhurbaşkanı Erdoğan, paralel yapıyla mücadele ve çözüm sürecinin akıbetini emanet ettiği, çok güvendiği Fidan’ın     MİT’in başından siyasete geçmesine neden “evet” dedi.
Fidan, Türkiye’nin konjonktürel olarak en güçlü bürokratı pozisyonunu bırakıp siyaset yolunu seçerken hangi saikle hareket etti?
Bundan sonra ne olacak, MİT kime emanet edilecek?
Dün bu soruların yanıtlarını ararken, güvenilir kaynaklardan elde ettiğim bilgileri şöyle özetleyebilirim:

Erdoğan’ın rızası

-Başından bu yana Hakan Fidan’ın MİT’in başından ayrılmasına sıcak bakmayan, 62. Hükümet kurulurken, Başbakan Davutoğlu’nun ısrarlarına karşın, dışarıdan bakan olarak atanmasını istemeyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, günün sonunda ülke gerçeklerine bakarak, birinci tercihi olmasa da istifa yönünde rıza gösterdiği belirtildi. Erdoğan’ın, Fidan’ın yerinde kalmasının daha doğru olacağı noktasından, aktif siyasette önemli bir noktada bulunmasının da ülkeye faydalı olacağı noktasına geldiği öğrenildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni hükümette ciddi, yeni bir nefese ihtiyaç olduğunu düşündü. 7 Haziran seçimleriyle birlikte partinin etkili, özgül ağırlığı olan birçok         isminin üç dönem kuralı nedeniyle Meclis ve hükümet dışı kalacağını dikkate alan Erdoğan’ın, Ak Parti açısından oluşacak boşluğun etkili isimlerle doldurulmasını istediği kaydedildi.
Erdoğan, Fidan’ın siyasette olmasının hem hükümeti hem de Davutoğlu’nu rahatlatacağı ve güçlendireceği düşüncesinde ikna oldu.

- Fidan, siyasete girme kararını, Türkiye için zor bir karar olarak gördü. Her iki seçeneğin artılarını, eksilerini tartarken bu sorumlulukla değerlendirme yaptı. Kararını oluştururken yakın çevresine yansıttığı genel yaklaşım da bu açıdan dikkat çekici. Fidan’ın, teşkilatta ciddi hizmetlerde bulunduğunu, MİT’in çok güçlü bir bürokratik pozisyon olduğunu, isteyerek terkedilecek bir makam olmadığını belirttiği, ancak bürokrasinin değil siyasetin güçlenmesi gerektiğini söylediği öğrenildi. Türkiye’nin normalleşmesi ve demokratikleşmesi sürecinde de halkın seçtiği bir aktör olmayı, çok güçlü bir bürokrat olmaya tercih ettiği kaydedildi. Güçlü bürokrat olacağına güçlü siyasetçi olmayı uygun bulduğu belirtildi. Neticede bürokrat pozisyonunun atanmış bir pozisyon olduğu, bu noktadan sonra bürokrat olarak değil, milletin temsilcisi olarak doğrudan siyasetin içinde hizmet etmeyi tercih ettiği öğrenildi.  

- Fidan’ın 7 Haziran seçimine kadarki yol haritası da belli. Kaynaklar, Fidan’ın bu süre içinde Başbakanlığa geçerek Başbakan Davutoğlu’na resmi olarak danışmanlık yapmasının zaten mümkün olmadığını, ancak gayri resmi olarak danışmanlık yapabileceğini belirttiler. Fidan’ın bu süre içinde teknik olarak Ak Parti’ye üye olması gerekmiyorsa -ki gerekmiyor- üye olmayacağını kaydettiler. Devlet memuriyetinden vekil olması için istifa edenlerin yerine geri dönmelerini         kolaylaştırmak için asaleten bir ismin atanmadığına dikkati çeken kaynaklar, seçimlerden önce parti üyeliğinin uzak ihtimal olduğunu belirttiler.

Bakanlık vaadi yok

-Fidan’ın 7 Haziran’a kadar dışarıdan bakan atanması da söz konusu değil. Ak Parti’nin önümüzdeki seçimlerden nasıl bir sonuçla çıkacağı, hükümetin nasıl şekilleneceği, Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın Fidan’ı hangi pozisyonda görmek istedikleri belirleyici olacak.Dışişleri Bakanlığı için adı geçen Fidan’ın, geçmiş tecrübelerine dayanarak İçişleri Bakan’ı da olabileceği, bakanlık vaadi ya da beklentisiyle istifa etmediğine vurgu yapıldı.

ANKARALI

-Ankara doğumlu olan, Hamamönü semtinde büyüyen Fidan’ın Ankara’dan aday olmasına kesin gözüyle bakılıyor. Fidan, seçimlere kadar geçen sürede yoğun bir medya ve kamuoyu görünürlüğü planlamıyor. Bu, eski MİT Müsteşarı olması nedeniyle zaten zor. Fidan, bu süre içinde eski MİT müsteşarlarına tahsis edilmesi zorunlu olan yoğun bir koruma kalkanı altında yaşayacak.

ATAMA YOK

-MİT’te Fidan’ın bıraktığı koltuğu kimin dolduracağı konusunda verilmiş kesin bir karar olmadığı belirtiliyor. Devlet memuriyetinden istifa edip milletvekili adayı olanların yerine seçimlere kadar teamülen atama yapılmıyor. Seçimlere kadar MİT Müsteşarlığı’na, eski Brüksel Büyükelçisi, MİT Dış İstihbarat’tan sorumlu Müsteşar Yardımcısı İsmail Hakkı Musa’nın vekalet edeceği belirtildi.

-Vekalet döneminden sonra Kamu Güvenliği Müsteşarı Muhammed Dervişoğlu’nun MİT Müsteşarlığı görevine getirilebileceği yolundaki kulis bilgileri de ihtiyatla karşılanıyor. Kürt meselesinde çok etkili bir pozisyona getirilen Dervişoğlu’nun, Fidan’ın başında bulunmadığı MİT’in üzerinden zaten belli bir yükü alacağına işaret ediliyor. Kaynaklar, Fidan’ın, “yeni MİT”i kurgularken, kaliteli bürokratların, teşkilat dışında kritik noktalarda görev alması ve MİT’in normal bir devlet kurumu olarak ortaya çıkmasını istediğine dikkat çekiyorlar. Dervişoğlu’nun MİT’e geri çekilmesinin bu süreçle bağdaşmayacağına vurgu yapıyorlar. MİT’te, “Fidan’dan sonra bu kadar güçlü bir profilin müsteşar olacağına ihtimal vermiyoruz” havası hakim diyebiliriz