Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın canlı yayındaki açıklamalarından satır başları şu şekilde; 

(İstifa eden HDP'li bakanların suçlamaları) Bu zatların malum bakan olması aslında bir geçici seçim hükümetinin kurulmasına zemin hazırlayan süreç malum hükümet kurma görevini en fazla milletvekiline sahip olan AK Parti Genel Başkanına vermiştim. Ve Başbakan bir takım görüşmeler yapmıştı ve bu görüşmeler sonrası hükümet kurulmayınca bana görevini iade etti ve ben 5 günlük süre içerisinde ikinci bir hükümet kurma görevini başka bir kişiye vermedim. Büyük bir zaman kaybı olacağından vermedim. Başbakan bakanlık için partilere teklif götürdü ancak CHP kabul etmedi ve MHP'den de sadece Sayın Türkeş kabul etti. 

'BUNLARIN ÖNÜNE BU METİN NEREDEN GELDİ?' 

Bugün bu aldığımız haber manidardır. İstifa ettiler, kendi takdirleridir, edebilirler. Kalmaya mecbur da değiller. Fakat burada Cumhurbaşkanlığı makamına yönelik yakıştırmaları, suçlamaları bunlar tabii çok çok gerçekten ağır ithamlar ve çirkin ithamlar. Öncelikle bu tür ifadeleri Sayın Başbakan'a kullanmadılar veya Bakanlar Kurulu'nda bunları kullanmadılar. Benim merakımı mucip olan şey şudur; Acaba bunların önüne metin nereden geldi? ve o gelen metin burada okunmak suretiyle kalkıp Saray'ı veya Cumhurbaşkanlığı makamını lekelemeye çalışıyorlar

'ÇÖZÜM SÜRECİNİ YIKAN ONLARDIR'

Burada çok çok çirkin ifadeler var. Bir defa çözüm sürecini başlatan benim. Çözüm sürecini yıkan onlardır. Şuanda arkasına aldıkları terör örgütü ile birlikte ayakta kalmaya çalışanlar da bunlar. Bütün bu yaşanan olaylarda mayınlamalar kimler tarafından yapılıyor? Hendekler kazılıyor bunlar HDP'li belediyeler tarafından kazılıyor. 

'HOP OTURUP HOP KALKIYORLAR'

AK Parti'nin en yakın partiye olan oy oranı yüzde 16. Şuan da iktidar olan parti seçimi kaybeden değil seçimi kazanan partidir. Ondan sonra gelenlerinde oy oranı ortada. Ben Cumhurbaşkanı olarak bu yorumu yaptığım zaman bunlar hop oturup hop kalkıyorlar. Benim düşüncemi ve yorum yapma kabiliyetimi ortaya koyma hakkım yok mu? Ben burada yetkimi kullanıyorum ve düşüncelerimi açıklıyorum. 

'ONLAR BU ÜLKENİN KATİLİDİR'

Benim polisimi gelip de Ceylanpınar'da uyurken öldürenler, bu ülkenin bir defa kesinlikle ne yerli, ne milli evladı olamaz. Onlar bu ülkeye düşmandır. Aynı şekilde hanımıyla beraber, çocuğuyla beraber çarşıda olan Binbaşımızı Muş'ta şehit edenler, asla yerli olamaz, milli olamaz. Onlar bu ülkenin katilidir, bu ülkenin düşmanıdır. Ve şu anda bu konuşanlar, bu HDP, onların desteğiyle ayakta kalmaya çalışıyor. Bunları biz açıkça söyleyeceğiz ama şunu da söylemek istiyorum; milletimin bunu iyi ayırt etmesi lazım, zulme rıza zulümdür. Burada böyle bir zulüm var, böyle katliamlar var. Bu katliamlara destek verenler de bunun ortağıdır. Bunu çok iyi bilmeleri lazım

RUSYA ZİYARETİ

Ziyaretimin birinci başlığı Moskova'da muhteşem bir cami inşaa edildi. 10 bin kişilik bir cami. Bu caminin açılışını yapacağız. Sayın Mahmud Abbas ve Putin ile bir görüşme olacak. 

Putin ile görüşmemizin ana ekseninde Suriye konusu olacak. Aldığımız haberler ve yapılan açıklamalar hoş değil. Bunların olması bizi ciddi manada üzmüştür. Kaldı ki biz enerji noktasında Rusya'nın en çok doğalgaz sattığı ülkeyiz. Ticarete baktığımız zaman 35 milyar dolar ticaret hacmine sahibiz. 

'Türk Akımı' konusunda Rusya yapması gerekenleri henüz yerine getirmiş değil tüm bunların tümünü yarın görüşeceğiz. 

'ALLAH'IN İZNİ İLE GERÇEKLEŞTİREMEYECEKLER'

Fransa, Almanya, Suudi Arabistan, Ürdün ve Katar ile İsrail konusunu görüştüm. İsrail bence ateşle oynuyor, yanlış adım atıyor. Bugüne kadar Mescid-i Aksa ile ilgili attığı adım, yani bir taraftan zaman, bir taraftan mekan itibarıyla bir bölme harekatını gerçekleştirmektir ama ne onu, ne onu Allah'ın izniyle gerçekleştiremeyecek. Çünkü buradaki atılan adım karşısında, tabii başta ülkemiz olmak üzere, biz tüm İslam Dünyası olarak bir defa bir dayanışma içerisindeyiz. Bununla ilgili bazı çalışmalar var. 

Ben AK Parti içerisinde kurucu genelbaşkanım. Cumhurbaşkanlığı konusu gündeme geldi ve Cumhurbaşkanı seçildikten sora görevi hemen sayın Davutoğlu'na devretmiş oldum ve bundan sonraki süreçte eski hukukumuzu koruyarak devam ettik. 

'ADAMA BUNU YAZDIRMAZLAR'

(Medya ve ifade özgürlüğü geriliyor mu?) Buna ben ancak gülerim. Özgürlüğün heralde bu kadar istismar edildiği bir dönem olmamıştır. Önceleri kitapların nasıl toplatıldığı ortadadır. Şuanda şahsım başta olmak üzere aileme her türlü hakareti nasıl yapıyorlar her şey ortada. Yargıya başvuruyorum. Yargı kanalıyla hesabının sorulmasını hukuk içerisinde istiyorum. Şahsımla alakalı Diktatör başlığı atan bunlar değil mi? Bunlar bunu nasıl atıyor o zaman? Diktatörlük olsa adama bunu yazdırmazlar. 

'BANA 'HÜKÜMET YIKAR, HÜKÜMET KURARIZ' DEDİ'

15 yıl önce Türkiye'yi medya patronları yönetiyordu. Medya patronları hükümet yıkar, hükümet kurardı. Eli cebinde Başbakanla konuşanlar vardı. Bana bizzat söyledi bu kişi,'hükümet yıkar, hükümet kurarız' demişti. Ben 'Kusura bakma ben doğma büyüme Kasımpaşılıyım. Hakkınız olanı alırsınız, hakkınız olmayanı da alamayacaksınız bunu bilesiniz' dedim.