Hekimler tarafından önemle incelenen kandaki trigliserit oranı, son yıllarda bilinçli bireyler tarafından da dikkate alınmaya başlandı. Trigliseritin ne olduğundan kısaca bahsetmek gerekirse, kanda doğal olarak bulunan yağ asitleri olduğunu söyleyebiliriz. Trigliseritler moleküler anlamda incelendiğinde ise yapısında, üç yağ asidi ve bir gliserol olduğu görülür. Trigliseritler, yağların temel yapı taşı olmalarının yanında onları bağırsakta kolay emilir hale getirmekle de görevlidirler. Vücuda dışarıdan alınan yağlar, karaciğere varmadan önce trigliseritlerde ayrıştırılırlar

Karbonhidrat, protein ya da yağ kaynakları fazla miktarda alınacak olursa; karaciğere gönderilemeyen enerji fazlası, ihtiyacımız olduğunda kullanılmak üzere yağ hücrelerinde depolanır. Kanda gereğinden fazla trigliserit bulunduğunda bu durum kötü kolesterol olarak adlandırılan LDL oranında artışa sebep olur ve damar tıkanıklığı gelişmeye başlar. Trigliserit oranını düşürmek, sandığınızdan kolay ve hızlıdır. İyi ve uygun bir diyetle kısa sürede normal değerlere ulaşılabilir. Bu sebeple trigliserit oranını düşürmeye yardımcı tüyoları bilmek ve vakit kaybetmeden hayata geçirmek gerekir. Birçok insan, iyi (HDL) ve kötü (LDL) kolesterol seviyesi hakkında bilgi sahibidir ancak az sayıda kişi trigliserit oranını merak eder ve ölçtürür. Oysa kandaki yağ oranı incelendiğinde, dikkat etmeniz gerekenler sadece HDL ve LDL değildir. HDL, LDL ve trigliserite ayna anda bakmak ve birlikte yorumlamak gerekir. Trigliserit oranına bakmak için alınan kan örneği, santrifüj yardımıyla temel bileşenlerine ayrılır. Bir süre beklendikten sonra test tüpü incelendiğinde en altta kırmızı kan hücrelerinin, ortada beyaz kan hücrelerinin ve en üste sarı renkte bir plazma tabakasının olduğu çıplak gözle bile görülecek hale gelir. 

BULANIK BİR SIVI HALİNDEDİR 

En üstte biriken sarı renkteki plazma tabakası, bize aradığımız bilgiye ulaşmak için ipuçları verir. Bu sıvı, yağlar da dahil olmak üzere kanda bulunan biyokimyasal maddelerin yoğunluğunu ifade eder. Bu tabaka bulanık ve irinli bir görüntüye sahipse, kanınızdaki yağ oranı yüksek seviyelerde demektir. Tahmin ettiğinizin aksine bu bulanık sıvı, kolesterolünüzün değil, trigliseritinizin yüksek olduğu anlamına gelir! Yapılan araştırmalar gösteriyor ki; trigliserit seviyesi kolesterol düzeyi kadar önemsenmiyor. Maalesef doktorlar da, eksik özen gösteren bu gruba dahil. Oysa yüksek trigliserit oranı, kalp hastalıkları başta olmak üzere birçok hastalığın sebebi ve göstergesi olabilir. Trigliserit oranının 200mg/dl ve üzeri olduğu durumlar, Hipertrigliseridemi olarak adlandırılır. Araştırmacıların hazırladığı raporlara göre, bu seviyenin üzerinde trigliserit oranına sahip kişilerin kalp hastalıklarına yakalanma oranı ciddi şekilde artış gösteriyor. Elbette tek başına trigliserit oranının yüksek olması kişiyi kalp hastası yapmaz. Ancak yüksek orandaki trigliserit, iştah mekanizması üzerinde çeşitli etkiler gösterir. Bilimadamlarının yaptığı araştırmalara göre yüksek trigliserit, doyma hissine ulaşmamızı sağlayan leptin hormonunu baskılıyor. Esasında doyacak kadar yediğiniz bir sofradan kalktığınızda kendinizi hâlâ tam anlamıyla doymuş hissetmiyorsanız, mutlaka trigliserit düzeyinizi ölçtürmelisiniz. Leptin hormonunun baskılanması, metabolizmanızda kırılması zor bir zincir oluşmasına sebep olur. Trigliserit düzeyinizin yüksek olması nedeniyle baskılanmaya başlayan leptin hormonu çok yemenize sebep olur. Vücudunuzda biriken yağ, bir süre sonra sizi obeziteyle kaşı karşı karşıya getirir ve unutulmamalıdır ki aşırı kilo, Hipertrigliseridemi'nin en önemli sebebidir! 

KİLO, ORANI YÜKSELTİYOR 

Trigliserit seviyesini artıran en önemli faktörler, aşırı kilo ve kontrolsüz diyabettir. Elbette sağlıksız yaşam koşulları da sebepler arasında sayılabilir. Mesela fazla kilonuz olduğu halde düzenli egzersiz yapmıyor ve hareketsiz bir yaşam tarzı benimsiyorsanız hiç şüpheniz olmasın ki trigliserit düzeyiniz yükselecektir. Karbonhidrattan zengin besleniyor veya alkol tüketiyorsanız, trigliseritiniz adeta bir roket hızıyla yükselir. Böbrek rahatsızlıkları, hipotroidi ve kalıtsal lipit bozukluklar da trigliserit oranında artışa sebep olan faktörler arasında sayılabilir. 

YEMEK LİSTENİZE EKLEYİN...
Somon balığı: Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, omega 3 ve protein zengini olan somon balığı, triglserit oranında ciddi düşüşe sebep oluyor. 
Baklagilller: Fasulye başta olmak üzere baklagiller, protein ve lif yönünden son derece zengin besin maddeleridir. Baklagillerden alacağınız zengin lif oranı, bağırsaklarınızı adeta temizlemenize yardımcı olurken, tokluk hissi süresini de uzatarak daha az yemenize sebep olur. 
Meyveler: Meyve derken kesinlikle meyve sularından bahsetmiyorum. Meyvenin bizzat kendisini tüketmek, trigliserit oranında ciddi düşüşe sebep olur. Lif yönünden zengin elma ve berry grubu meyveler tüketebilirsiniz. 

TRİGLİSERİT KALP HASTALIĞI RİSKİNİ GÖSTERİYOR
Kan yağları önemlidir. Kolesterol ne kadar önemliyse trigliseridlerin önemi de ondan az değildir. Yazımda bahsettiğim gibi aslında kanınızın santrifüj edildikten sonra ayrışan serum kısmının yağlı olarak görünmesini sağlayan kolesterol değil, trigliseridlerinizdir. Alışılagelmişin dışında olsa da doğruyu söylemek gerekirse, kalp hastalıklarını önlemeye çalışıyorsanız birincil hedef olarak kolesterol yanlış tercihtir. 

KOLESTEROL BİR MASAL MI? 

Gelişmiş ülkelerin diyetlerindeki kötü çocuğun yağ veya kolesterol değil şeker olduğunu savunuyoruz. Kolesterol masalına inanmak, kalp hastalıklarının gerçek sebeplerini ihmal etmemize ve obsesif şekilde etkisi daha az olan kolesterole odaklanmamıza sebep oldu. Kolesterolle ilgili önemli bir masalı ve bu masalın gerçek boyutunu da yazmak gerekli. Trigliserid rakamınızın önemini burada daha iyi anlayabileceksiniz. Masal: Yüksek kolesterol, kalp krizi için önemli bir habercidir. Gerçek: Yüksek kolesterol, kalp krizlerini öngörebilmek açısından değersizdir. Kalp krizi sebebiyle hastaneye başvuran insanların yarıdan fazlasında normal kolesterol değerleri tespit edilmiş ve yüksek kolesterole sahip birçok insanın da sağlıklı kalpleri olduğu görülmüştür. Kalp hastalıklarının genel riskini daha iyi belirleyen şeyin trigliseridlerinizin HDL'nize (iyi kolesterol) oranıdır. Örnek olarak, trigliserid değeriniz 100, HDL değeriniz 50 ise; oranınız 2 demektir veya trigliseridleriniz 150, HDL'niz 30 ise oranınız 5'tir. 2 ve altındaki oranlar mükemmel, 4 ve üzeri oranlar ise yüksek riski temsil eder.