TÜRKİYE Barolar Birliği tarafından yapılan yazılı açıklamada, "Danıştay'ın, anılan Yönetmelik daha fazla ve daha büyük zararlara yol açmadan bir an önce yürütmeyi durdurma ve ardından iptal kararı vermesi devletin anayasal yapısının korunması için zorunludur" denildi.

Türkiye Barolar Birliği'nin yaptığı yazılı açıklama şöyle; "

1.Bilindiği üzere Türkiye Barolar Birliği’nce Adli Kolluk Yönetmeliğinde yapılan ve idareyi adli soruşturmayı etkileyip yönlendirebilecek bir konuma getiren değişikliğe karşı Danıştay’da iptal davası açılmıştır.

2. HSYK Genel Kurulu’nca, 26.12.2013 tarihinde, anılan bu değişikliğin Anayasa’ya aykırı olduğu tereddütsüz bir şekilde ifade edilmiştir. Danıştay’ın, anılan Yönetmelik daha fazla ve daha büyük zararlara yol açmadan bir an önce yürütmeyi durdurma ve ardından iptal kararı vermesi devletin anayasal yapısının korunması için zorunludur.

3. Yürümekte olan yolsuzluk soruşturmasında oğlu tutuklanan ve kendi hakkında fezleke düzenlendiği basın yoluyla öğrenilen İçişleri Bakanı’nın soruşturmayı yürüten emniyet amirlerini görevden alması; İstanbul Başsavcılığı’nın soruşturmaya yeni savcılar ilave etmesi ve bir dosyada da soruşturma savcısını değiştirmesi, toplumda soruşturmanın engellendiği yolunda güçlü bir algının ortaya çıkmasına sebebiyet vermiştir.

4. Bu süreçte Cumhuriyet tarihinde daha önce benzeri görülmemiş hukuka aykırılıklar birbirini izlemektedir. Trajik olaylara son örnek, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısının ve soruşturmanın kendisinden alındığı Savcının basın yoluyla ilan edilen karşılıklı suçlamalarıdır.

5. İçinde bulunduğumuz süreçte yasama, yürütme ve yargı erklerinin birbirleriyle ve kendi içlerinde yaşanan hesaplaşmanın, toplum üzerinde telafisi uzun yıllar mümkün olmayacak yıkıcı etkilere yol açacağı muhakkaktır.

6. Yargının bir siyasi hesaplaşma arenasına dönüştürülmesiyle patlayan devlet krizinden çıkışın yolu, bu krizin taraflarından birinin yanında siyasi menfaat gözeterek yer almak değil, yurttaşın üstün menfaatine olacak şekilde, hukuk devleti ve demokrasiden yana ilkesel tavır almaktır. Böylece yaşanan vahim olaylardan gerekli dersler çıkarılarak hukukun üstünlüğünün ve yurttaşın hukuki güvenliğinin sağlandığı aydınlık bir gelecek toplumun bütün kesimlerinin işbirliğiyle inşa edilebilir.

Yasama, yürütme ve yargı temsilcilerinin tamamına sorumluluklarını hatırlatır, üstün menfaat sahibi olan kamuoyunun dikkatine saygıyla sunarız." (MV)