Sebile ÇETİN/BURSA, () - ULUDAĞ Üniversitesi (UÜ) İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Yaşar Sarıbay, siyasi partilerin seçim öncesi kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık söylemlerinin samimi olmadığını söyledi. Prof. Dr. Sarıbay, "Bir kadın siyasete ilgi duyuyorsa, kültürel engeller başta olmak üzere hiç bir şey olmamalı. Kadın, 'Milletvekili de bakan da olurum' diyebilmeli. Partilerdeki kadın kontenjanları, sadece göstermelik. 'Bir bakanımız var. İki kadın bakanımız var. Kadın kontenjanı yüzde bilmem kaç.'. Bunlar samimiyetsizlik. Erkek egemen toplumun başka türlü ifadesi" dedi.
UÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Yönetim ve Çalışma Psikolojisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Serpil Aytaç ve UÜ İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Yaşar Sarıbay, yerel seçimler öncesi siyasette kadının yerini değerlendirdi. Yerel politika ve uygulamalarının kadınların hayatını zorlaştıran, kolaylaştıran, dönüştüren ya da yeniden üreten bir güce sahip olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Serpil Aytaç, kadınların çoğu zaman bu gücün farkında olmadığını söyledi.
Biçilen roller nedeniyle kadının toplumsal yaşamdan uzak kaldığını belirten Prof. Dr. Aytaç, yaşam alanlarında da kadının rahat olmasını sağlayacak uygulamaların yapılmadığını ifade etti. Kadınların kendilerini mağdur edebilecek konular nedeniyle siyasette pek fazla yer almayı tercih etmediğini dile getiren Prof. Dr. Aytaç, "Meclisteki kadın temsil oranına baktığımızda yüzde 14. Dünya genelinde 88’inci sıradayız. İyi bir gösterge olarak yer alıyor ama Türkiye’de kadınlara seçme ve seçilme hakkı, birçok Batı ülkesinden önce 1934’te verildi. Gelinen noktada güzel bir görüntü olmasına karşılık, kadın ve erkeklerin gözünde, 'Kadınlar siyaset yapmayı bilmiyor' algısı var. Kadınlarla birlikte yürütülen çalışmalar aslında kadınların bize siyaset yapabildiğini gösteriyor. Aslında kadınlar bilmeden, kendi aralarında örgütlenerek, iş yaparak siyaseti yapabiliyorlar. Çok güzel ve rahat yapabilirler" diye konuştu.
'ERKEKLERİN NE KADAR İÇSELLEŞTİRDİĞİ ÖNEMLİ'
Prof. Dr. Aytaç, toplumsal süreçte yönetme görevinin her zaman erkeğe verildiğini kaydetti. Prof. Dr. Aytaç, 'Senin öncelikli yerin evindir' ve 'Nasıl olsa birileri, bizim adımıza bu siyaseti yapıyor' mantığının kadını siyasetten uzaklaştırdığını söyledi. Prof. Dr. Serpil Aytaç, "Partiler, 'Kadın aday yok ya da teşkilatı ikna edemiyoruz. Parti hazır değil’ diyor. Siyasi partiler kadınlara yönelik bağını açık ve net olarak ortaya koymalı, yönlendirmeli, teşvik etmeli. Partilerin söylemlerinden çok erkeklerin bunu ne derece içselleştirdikleri önemli. 'Cam tavan sendromu' diye tanımladığımız bir engel var. Kadın kariyer basamaklarından yukarı tırmanmak istiyor ama bir anda kafası bir şeye çarpıyor. Daha fazlasına gidemiyor. Bunun nedenlerinde biri, kadınlar çok mücadeleci değil. Bundan kaynaklı bir isteksizlik olabiliyor. Ama bu engeli koyan da genelde erkekler. Bunun için kadınların istekli olmaları, önünde görünmeyen cam tavanları kırması gerekli" dedi.
'KADIN AKLI EREMEZ’ DENİYOR'
UÜ İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetim Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Yaşar Sarıbay da Türkiye’nin her şeye rağmen erkek egemen bir toplum olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:
"Bazı işler erkeğin yapabileceği, tırnak içinde 'kadın aklının erebileceği' işler değildir. Yani siyaset ve yönetme kadınların aklının eremeyeceği iş. Empoze edilen bu. Fakat siyasete ilgi duymayan erkekler de var. Yine de kadının toplumsal rolü çok fazla. Kabul etmeliyiz ki kadına yüklenen güç de öyle. Çocuk yapma arzusu, kadını belli bir faaliyetten geri bırakmaya itiyor. Aslında bunu kimse engelleyemez ama parti içinde bir kadının çocuk sahibi olması partiden uzak kalması anlamına gelebiliyor. Bu bile kadının kendi nezdinde caydırıcıdır. Bazen evde erkek siyaset yapıyorsa 'Bir eve bir siyasetçi yeter' söylemi de etkili olabiliyor."
'KONTENJAN VE VEKİL SAYISINI ARTTIRMAK SAMİMİ DEĞİL'
Partilerin 'kadın kontenjanı ya da vekil sayısını arttıracağız' söylemlerinin de çok inandırıcı olmadığını söyleyen Prof. Dr. Sarıbay, "Ben kontenjanı çok onaylamıyorum. Çünkü siyasi etkinlik açısından siyasete veya herhangi bir faaliyete özgür ve özerk olarak ilgi duyulursa fayda sağlayabilir. Bu dolaylı olarak bir dışlayıcılık. Kadın kontenjanı demek, kadınların zaten geri planda olduğu demektir. 'Bakın bizim partimiz daha çok kadın aday gösteriyor' diye övünç meselesi oluyor. Erkekler için neden konuşulmuyor? Bu kadınlara bakışı tescilliyor. Samimi bir bakış değil. İlgi duyan duysun ve bunun önünü açmalı. Bir kadın siyasete ilgi duyuyorsa, kültürel engeller başta olmak üzere hiç bir şey olmamalı. Kadın siyasetin normal bir faaliyet olduğunu, 'Milletvekili de bakan da olurum' diyebilmeli. Partilerdeki kadın kontenjanları, sadece göstermelik. 'Bir bakanımız var. İki kadın bakanımız var. Kadın kontenjanı yüzde bilmem kaç.'. Bunlar samimiyetsizlik. Erkek egemen toplumun başka türlü ifadesi" diye konuştu.

SÇ(FK/BT) (FOTOĞRAFLI)