AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş demokratikleşme paketinin çok titizlikle hazırlandığını ve Türkiye için önemli bir atlım olduğunu belirterek, "Bu paket hazırlanıp, rafa konulmadı. O paketin daha mürekkebi kurumadan uygulandı" dedi.

Eskişehir'de AK Parti il binasında basın toplantısı düzenleyen Numan Kurtulmuş, Türkiye'nin 3 seçimin arka arkaya yaşanacağı önemli bir sürece girdiğini söyledi. Kurtulmuş, "Öncelikle yerel seçimler arkasından Türkiye siyaset tarihinin en önemli seçimi olacak olan, ilk defa halkın doğrudan oylarıyla seçilecek olan cumhurbaşkanlığı seçimi ve arkasından da genel seçimler var. Önümüzdeki 3 seçim Türkiye'nin önündeki belki 30-40 yılını belirleyecek olan seçimlerdir. Bu seçimlerde Türkiye eski Türkiye'nin istikametine mi gidecek yoksa yeni Türkiye'nin özgürlükçü, demokratik, ekonomik ve sosyal olarak daha ileriye giden bir Türkiye istikametinde yürüyüşünü emin adımlarla ve hızlandırarak mı devam ettirecek? Dolayısıyla bu seçimler bu çerçevede çok önemlidir" dedi.

Türkiye gündeminin en önemli konularından birinin de demokratikleşme paketinin olduğunu ifade eden Numan Kurtulmuş, bu paketi kendisinin de içinde bulunduğu komisyonun hazırlandığını söyledi. Paketin çok titiz, çok dikkatli bir çalışmayla hazırladıklarını, cümleleri ve kelimelerin üzerinde durarak ve tartışarak ele alındığını anlatan Kurtulmuş şöyle konuştu:

"Demokratikleşme paketi, Türkiye için gerçekten önemli bir atılımdır. Bu demokratikleşme paketinin Türkiye'ye sunduğu en değerli şey Türkiye'de bir zihniyet değişiminin ortaya konulmuş olmasıdır. Önceden vatandaşının her türlü farklılığından korkan, çekinen bir devlet anlayışı vardı. Gayrimüslim vatandaşından, dindar vatandaşından, 18-20 yaşındaki kız çocuklarının başındaki başörtüsünden, vatandaşın kullandığı dilden, dinlediği müzikten çekinen, vatandaşının siyasi ideolojisinden korkan bir devlet anlayışı vardı. Şimdi bu demokratikleşme paketiyle Türkiye uzunca bir süredir bu milletin gösterdiği istikamette atılan adımların çok doğal bir sonucu olarak yeni bir demokratikleşme paketini ortaya koyuyor. Ama önce zihniyet değiştiriyor Türkiye. Türkiye artık vatandaşından korkan bir devlet eliyle yönetilen bir ülke olamaz. Vatandaşımızdan ne farklılık varsa, yaşam tarzı bakımından, inanç bakımından, düşünce bakımından, kılık kıyafet bakımından, dil bakımından bütün farklılıkları Türkiye'nin bir kazanımı olarak gören, bütün bu farklılıkları Türkiye'yi daha ileriye götüreceğini bilen bir zihniyette bu hazırlanmıştır. Bu paket uygulanmaya konuldukça bu söylediklerimin ne manaya geldiğini çok daha iyi anlayacağız. Türkiye'de çok paketler hazırlandı ama bu paketler komisyonlara havale edilir, zaman içerisinde paketleri hazırlayanlar, üzerinde çalışanlar da ne hazırladıklarını unuturlar. Bu paketin böyle bir özelliği de yok. Bu paket sayın başbakanımız tarafından 30 Eylül'de ilan edildikten sonra o hafta içerisinde hemen birçok maddeleri uygulamaya konuldu. Mesela bunlardan bir tanesi ta 12 Eylül 1980'den beri devam eden, 28 Şubat 1997'den itibaren de bir zulüm haline dönüşen vatandaşlarımızın dini inançları gereği taktıkları başörtüsüyle kamusal alanda olmalarını sağlayacak olan değişiklik. Ayrıca yer isimlerinin değiştirilmesi. Bununla ilgili teklifler hazırlandı, parlamentoya sunulma aşamasına geldi. Bir paket hazırlanıp, rafa konulmadı. O paketin daha mürekkebi kurumadan uygulandı. Ben artık Türkiye'nin rotasından geri döndürülemeyecek bir şekilde, halkın büyük çoğunluğu tarafından demokratikleşmeyi, barışı, özgürlüğü talep ettiğini biliyorum. Türkiye bu istikametten geri dönmeyecektir. Birileri bu seçim süreçlerinde belki ortalığı karıştırabilecek işler yapabilirler. Birileri bu süreçlerin geri döndürülmesi için bir takım oyunlar oynayabilirler ama beyhude. Bunların hiçbirisi para etmeyecek. Bir takım elitler, bir takım seçkinler millete rağmen Türkiye'de demokrasiyi geri döndürmeye çalışıyorlar. Güçleri yetmiyor ihtilal yapıyorlar. İhtilalden sonra ortaya konulan ilk sandıkta da millet cevabını veriyor. Ben artık bu kitlelerin de, balyozcu, Ergenekoncu, elit, seçkin bir takım çevrelerin de artık bu oyunları sürdüremeyeceğini düşünüyorum. Bu memlekette bir daha 28 Şubatlar, 12 Eylüller gibi tezgahın kurulamayacağına inanıyorum. Çünkü artık gerçekten köprülerin altından çok sular geçmiştir. Bu millet kararını vermiştir. Bu millet istikametini tutturmuştur ve bu istikametten geri dönüş asla ve asla olmayacaktır. "