DSP Genel Başkanı Masum Türker, Başbakan Erdoğan'ın öğrenci evleri ile ilgili açıklamasıyla ilgili olarak, "Başbakan aslında bu söylemi ile bazı cemaatlere ve tarikatlara gözdağı veriyor. Onlara bu bahaneyle 'Sizlerin evini, sizin öğrencilere tahsis ettiğiniz evleri basarım' demek istiyor" dedi.
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi'nde düzenlenen Kariyer Günleri söyleşilerine katılmak üzere gelen Masum Türker, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'ni ziyaret ederek, öğretim üyeleriyle sohbet etti. Fakülte ziyaretinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Türker, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın öğrenci evlerine yönelik açıklamalarını değerlendirerek, "Başbakan'ın bazı duyumları varsa bile bunları söylememe sorumluluğu var. Bir sorumlu kişi çok iyi incelenmeden ve irdelenmeden bazı konuları gündeme getirmemesi gerekir. Bunu ilk kez kızlar ve erkeklerin aynı kampüste olmamaları yolunda gündeme getirdi. Bu yanlış bir düşüncedir. Bugün Türkiye'de aynı binanın içinde kalan yurt olarak kız ve erkek yoktur. Ama kampüsün bazı noktalarını ortak kullananlar vardır. Şimdi ise Başbakan aslında bu söylemi ile bazı cemaatlere ve tarikatlara gözdağı veriyor. Kontrol edemediği bazı tarikatlar ve cemaatler var. Onlara bu bahaneyle 'Sizlerin evini, sizin öğrencilere tahsis ettiğiniz evleri basarım' demek istiyor. Bu söylem daha çok artık Başbakan'ın referans aldığı islami camianın öğrencilere yönelik faaliyetlerini kontrol altına almayla ilgili çatışma anlayışından kaynaklanıyor. Bunu halktan saklıyorlar. Öğrencilerin böyle bir birlikteliği yok. Üniversite öğrencilerinde aynı evde kalan kız ve erkek öğrenci yoktur. Varsa başbakana düşen o adresleri derhal vermesidir. Bu konuda kendi içindeki cemaatlerle ve tarikatlarla çatışmasıdır" dedi.
POLİS OKULLARINI ÖRNEK GÖSTERDİ
Türker, kız ve erkeklerin aynı yurtta kalmasıyla ilgili polis okullarından örnek vererek, şöyle konuştu:
"Ben Başbakan'a şu soruyu sormak istiyorum; Sen bunları birbirinden ayırıyorsan, polis okullarında kız ve erkekler aynı binada kalıyorlar. Yurt olarak yani, farklı yerlerde ama aynı yerde, aynı kampüste. Ve polis okullarında kızların ayrı sosyal alanları var, erkeklerin ayrı. Bir tek ortak alan olarak kantini ortak kullanıyorlar. Şimdi sorumlu olması gerekir dediğim şey bu başbakanın. Ama başbakan başka bir şeye daha işaret vermek istiyor. Bunu son olarak yurt dışında birkaç tanınmış gazete de haber yaptı. Bir de Başbakan'ın akademisyen bir danışmanı Amerika'daki bir dergide yazdı, biz kademeli karşı devrim gerçekleştiriyoruz diye. Karşı kelimesini onlar kullanmıyorlar, kademeli devrim diyorlar ama bu kademeli karşı devrimdir, çünkü biz devrimi 1920'de gerçekleştirdik. Bu kademeli karşı devrimi de şöyle anlatıyor, diyor ki; 'Ele geçirdiğimiz yerlerin önce içini doldurduk, şimdi yumuşak geçiş ve kimse bize itiraz etmiyor' Ve örnek olarak Silahlı Kuvvetler'i, YÖK'ü, Danıştay'ı ve Yargıtay'ı veriyor. Bu söylemle AKP'nin yayınladığı sessiz devrim adı altındaki, sessiz devrim Demokratik Sol Parti'nin 2002 seçim bildirgesidir. Onun adını kullanırken sessiz devrim dedikleri doğrudur ama sessiz karşıt devrimdir."
BAŞKA CUMHURİYET ADI ARIYOR
Türker, Devlet nişanlarından Atatürk silüeti ve T.C. ibarelerinin kaldırılmasını Türkiye'nin ayıbı olarak niteleyerek, "Her ülkenin bir kurucu lideri vardır. Bugün Çin Cumhuriyeti'nde bile Atatürk ders olarak okutuluyor. Atatürkçülük diye okutuluyor ve Türkiye'nin kuruluşu anlatılıyor. T.C.'yi de kaldırmalarının nedeni, aslında "Tayyip Cumhuriyeti" ne uyuyor ama onlar başka bir Cumhuriyet adı arıyorlar onun için" şeklinde konuştu.
Türker, daha sonra Kültür Merkezi'nde öğrencilerle bir araya geldi. Kürsüye çıktığında siyasi kimliğini bir tarafa bıraktığını söyleyen Türker, öğrencilere kariyeri için yaptığı çalışmaları anlattı.