'GERGİNLİK OLMASIN DİYE HASSAS DAVRANIYORUZ'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında, "Toplumda kutuplaşma gerginlik omasın diye çok hassas davranıyoruz. Bazı hataları toplumda fazla kutuplaşma olmasın diye görmüyoruz. Soma olaylarında Gezi olaylarında toplumda kutuplaşma olmasın diye çok hassas davrandık. Biber gazını, copları bizim milletvekillerimiz yedi. Neden? Vatandaşın çocuğu dövülmesin biber gazı yemesin diye. Yanlış mı yapıyoruz biz acaba?" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan'ın Soma ziyareti sırasında çıkan olaylara değinen, Kılıçdaroğlu, "Hakeret ediyor. 4 bin polisle gidiyor ve de markete sığınmak zorunda kalıyor. Sonra marketteki bir vatandaşı da tokatlıyor. İlk kez bizim tarihimizde, bir ülkenin başbakanı kendi vatandaşını tokatlıyor. Bu ülkenin insanlarının 76 milyonun vicdanına sesleniyorum: Seni tokatlayan adamın hala arkasındaysan oraya ben üç nokta koyuyorum. Kimse kusura bakmasın. Böyle bir şey olabilir mi?" dedi.
'SOMA'DA EYLEM YAPAN BÜTÜN İŞÇİ KARDEŞLERİMİZİ YÜREKTEN KUTLUYORUM'
Soma'da eylem işçileri yürekten kutladığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Taşeron işçiliğin kaldırılmasını isteyen tek parti CHP'dir. Taşeron işçilik döneminin bitmesi lazım. Defalarca bütün mitinglerde bunu dile getirdim. TBMM binası dahil bütün kamu kurumlarında taşeron işçi çalıştırılıyor. Sendikalara sesleniyorum. Taşeronluğa karşıysanız adresiniz CHP'dir. Taşeronluğu Türkiye'ye bela eden bu düzeni savunacak mısınız savunmayacak mısınız? Soma'da eylem yapan bütün işçi kardeşlerimizi yürekten kutluyorum. Sizin emeğinizi satan sendikacılara sakın güvenmeyin. Her zaman sizin yanınızda olacağız. Bu düzeni değiştireceğiz. Hakça bir düzen kuracağız" ifadelerine yer verdi.
'ÖLEN KARDEŞLERİNİZİN MÜCADELESİNİ YAPMAK ZORUNDASINIZ'
Kılıçdaroğlu, "Ama hala gidip de sizin emeğinizi sömüren, örgütlenmenize engel olan bir siyasal partiye destek verirseniz başınıza daha çok şey gelecek. Hep beraber ağlayacağız ama ağlamak çözüm değil. Çözümü beraber üreteceğiz. AB'de, ABD'de, Japonya'da hangi haklar varsa Türkiye'de de o haklar olsun diyoruz biz. 2 milyon taşeron işçiye tekrar sesleniyorum. Kimse kusura bakmasın. Sizin yeriniz, sizin ocağınız CHP'dir. Siz halktan birisiniz. Sizin haklarınızı arıyoruz. Ne arıyorsunuz sağda solda. Umut mu bekliyorsunuz. Onlardan size umut yok. onların kendisi köşeyi dönmeyi istiyor. Ölen kardeşlerinizin mücadelesini yapmak zorundasınız. Onlar da işçiydi siz de işçisiniz. Onlar da çalışıyorsunuz siz de çalışıyorsunuz ama emeğinizi sömürtmeden. Yeriniz artık bellidir. Geleceksiniz eliniz mahkum. Ya sömürülmeye katlanacaksınız ya da ben de emeğimin hakkını almak istiyorum diyeceksiniz" açıklamasında bulundu.
'TÜRKİYE RİSKLİ BİR SÜRECİN İÇİNE GİRDİ'
Kılıçdaroğlu, "Türkiye riskli bir sürecin içine girdi. Gerginlik yaşanıyor ülkede. Kullanılan dil gerginliği besliyor. Tekerlek kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur ama biz tekerlek kırılmadan önce yol gösteriyoruz. Siyasetçinin sorumluluğu aydınlardan biraz daha fazladır. Çünkü temsil yetkimiz var. Halktan oy almışız. Kendisi sorun olan iktidara karşı çözüm üretmeliyiz" dedi.
'EMİN OLUN 3 GÜN SUSSA TÜRKİYE'DE HUZUR OLACAK'
Kılıçdaroğlu, "Her gün kavga nereye kadar? Emin olun 3 gün sussa Türkiye'de huzur olacak. Her gün konuşuyor her gün kavga. Sürekli bir gerginlik ortamı yaratılıyor ve belli siyasi partiler bunlardan beslenmeye çalışıyor. Biz muhalefet görevimizi yapıyoruz. Hükümet ülkeyi akılla yönetmeli öfkeyle değil. Kendisiyle kavga eden bir siyasal anlayış olabilir mi?" dedi.
'TOPLUMDA KUTUPLAŞMA GERGİNLİK OLMASIN DİYE ÇOK HASSAS DAVRANIYORUZ'
Kılıçdaroğlu, "Toplumda kutuplaşma gerginlik olmasın diye çok hassas davranıyoruz. Bazı hataları toplumda fazla kutuplaşma olmasın diye görmüyoruz. Soma olaylarında Gezi olaylarında toplumda kutuplaşma olmasın diye çok hassas davrandık. Biber gazını, copları bizim milletvekillerimiz yedi. Neden? Vatandaşın çocuğu dövülmesin biber gazı yemesin diye. Yanlış mı yapıyoruz biz acaba?" ifadelerine yer verdi.
'YÜZÜ MASKELİ ELİNDE SİLAH OLAYLARI ÇIKARANLAR KİMSE BUNLAR, BUNLARI ÇIKARSINLAR'
Kılıçdaroğlu, "Yüzü maskeli elinde silah olayları çıkaranlar kimse bunlar, bunları çıkarsınlar. Biz bunlara karşıyız. Her zaman söyledim yine söylüyorum. O kişiler acaba kim?" diye sordu.
'GEZİ OLAYLARINDA TOMA'YA MOLOTOF ATAN POLİSLERİ GÖRDÜK'
Kılıçdaroğlu, "Gezi olaylarında TOMA'ya Molotof atan polisleri gördük. Fotoğraflarını gördük. Şimdi toplumda bu kutuplaşmayı yaratanlar kimler? Hükümetin bir an önce bunu çıkarması lazım. Ben 68 kuşağındanım. Hep ülkemin bağımsızlığını savundum, huzuru savundum. 1960 ihtilali sonrası üç siyasetçiyi darağacına gönderdik. O dönem belki birileri alkışladı ama bugün siyasetçilerin idam edilmesinin ne kadar yanlış olduğunu hepimiz görüyoruz. Daha sonra üç gencimizi idame gönderdik. Neden? İntikam hırsıyla. Biz yaşananlardan ders çıkarmak zorundayız. Uygar dünya yaşadığı acıları bir toplumsal kazanıma dönüştürdü. Biz tarihten ders almadık. O acıları toplumsal kazanıma dönüştüremedik. Birileri geldi bizi geçti biz toplumu ayrıştırarak yeni fay hatları yaratarak toplumu ayrıştırıp bölüyoruz. Bu bizim kabul edebileceğimiz bir şey değil" diye konuştu.
'TOPLUM AYRIŞMIŞ DURUMDA'
"Toplum ayrışmış durumda" diyen Kılıçdaroğlu, "Bugün cumhuriyet tarihinin en büyük kırılmasıyla karşı karşıyayız. Toplum ayrışmış durumda. Ayrıştıran bölen halkı kullanan halkı kendisine köle haline getiren siyasetçiler. Eğer siz karşınızdaki insanı insan yerine koyup onun derdini acısını bilirseniz, acısını paylaşabilirseniz toplumsal kazanım yakalarsanız. Ama onu ötekileştirirseniz yakalayamazsanız. Siz düşünebiliyor musunuz empati kuramayan bir siyasetçi? Onu oy makinesi olarak gören bir siyasetçi. Onun sorunlarına çözüm üreten değil. Türkiye onları aşmak zorundadır. Yeni bir Türkiye'yi yaratacağız. Farklılıklarımız var mı elbette var. Ama onları zenginlik olarak göreceğiz. Eğer siz birisini ötekileştirirseniz, yaptığınız tüm haksızlıkları meşrulaştırmış olursunuz. İnanç açısından, mezhep açısından ötekileştirir ve ondan sonra söyleyeceklerine meşruluk kazandırmaya çalışır. Bakın tarihe. Biz bunlardan ders çıkardık mı? Hayır ders çıkarmadık. Her seferinde başa dönüyoruz. Biz kalkınamıyoruz, büyüyemiyoruz. Kendi iç sorunlarıyla sürekli kavga eden bir siyaset anlayışını bir tarafa bırakmak zorundayız. Bizde güzel bir laf var "Susma sustukça sıra sana gelecek" işçilerimizin söylediği. Sadece sizin sorunlarınızı değil Türkiye'deki bütün işçilerin sorunlarını çözmeye talibiz. Emeklinin sorunu, çiftçinin sorunu, işçinin sorunu, ev hanımlarının sorunu hepsini çözmeye kararlıyız. Ama bu slogan ne zaman atılıyor? Sıra onlara geldiği zaman atılıyor. Oysa bizim inancımızda haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır deniyor. Haksızlıklara karşı susmayacaksın" ifadelerine yer verdi.
'SENDİKA AĞALIĞINI YIKACAĞIZ VE ONLARDAN DA HESAP SORACAĞIZ'
Kılıçdaroğlu, "Ben isterdim ki TEKEL işçileri Kızılay'da dövüldüğü zaman Türkiye'nin bütün işçileri Ankara'da olsun. ben isterdim ki Soma'da 301 işçi hayatını kaybederken bütün sendikalar orada olsun. Ama bunlar olmuyor. İşçi kardeşim size sözüm var, bu sendika düzenini, sendika ağalığını yıkacağız ve onlardan da hesap soracağız. Ayrışmadan söz ettik, kamplaşmadan söz ettik. Siz kamplaştırırsanız renkleri yok edersiniz. Bir siyah kalır bir beyaz kalır. Oysa güneş bile yedi renkli. Neden politikacı sert bir dil kullanıyor? Neden umut vaat etmiyoruz. Neden hep kavga ediyoruz. Neden ağzını açtığı zaman tepeden tırnağa hakaretlerle bu insanı maruz kalıyor. Bakın 301 işçi hayatını kaybetti. Ben de Soma'ya gittim. Bir kadıncağız bize sitemini yaptı. Yanımdakine de bu kadıncağız haklı dedim. Kimse dinlemiyor" açıklamasında bulundu.
'SOMA'DA ÖRNEK VERDİĞİ TARİHTE DAHA AMPUL İCAT EDİLMEMİŞTİ'
Kılıçdaroğlu, "Bu ülkenin başbakanlık koltuğunda oturan zatta gitti. Evet gitmesi gerekir. Gayet güzel, bakın 301 kişi hayatını kaybetmiş. Yaş ortalaması 10 olan 432 çocuk yetim kalmış. Eşler yok, evlatlar yok. Büyük acı yaşanıyor. Bu gidiyor, sanki miting meydanı gibi kürsüyü koyuyor, başlıyor konuşmaya. Doğal bir ölüm kabul ediyor. Madenciliğin fıtratında doğasında böyle ölümler var diyor ve 1870'in 60'ın İngiltere'sinden örnek veriyor. 1860'da Abdülmecit tahtta ve ampul icat edilmemiş. Sen nasıl bu örneği verirsin. Bundan sonra Soma ayağa kalkıyor. Herkes itiraz ediyor, yuh çekiyor. Efelenerek vatandaşın üzerine yürüyor. Yuh çekersen tokadı yersin diyor" diye konuştu.
'SENİ TOKATLAYAN ADAMIN HALA ARKASINDAYSAN ORAYA BEN ÜÇ NOKTA KOYUYORUM'
Kılıçdaroğlu, "Ona da hakaret ediyor. Sonra 4 bin polisle gidiyor ve de markete sığınmak zorunda kalıyor. Sonra marketteki bir vatandaşı da tokatlıyor. İlk kez bizim tarihimizde, bir ülkenin başbakanı kendi vatandaşını tokatlıyor. Bu ülkenin insanlarının 76 milyonun vicdanına sesleniyorum: Seni tokatlayan adamın hala arkasındaysan oraya ben üç nokta koyuyorum... Kimse kusura bakmasın. Böyle bir şey olabilir mi? Bu şu demek, gidiyorsunuz cenaze evine başsağlığı dilemeye. Cenaze sahibine hakaret ediyorsunuz, bir de dövüyorsunuz. Biz oraya acıları paylaşmak için gittik. Onlar itiraz eder elbette eder. Düne kadar kim dinledi onları? Adam yerine bile koymadılar. Gideceksiniz çalışacaksınız dediler. Okmeydanı'nda olaylar oldu. Bir vatandaş başsağlığı için cemevine gidiyor ve bir kurşunla hayatını kaybediyor. Olaylara giren bir insan değil, çocuğu var küçücük, eşi var ve öldürülüyor" ifadelerine yer verdi.
KIZILAY ŞUBE BAŞKANI'NIN ATTIĞI TWEET
Kılıçdaroğlu, "Bu ölüm üzerine bir yandaş şöyle bir tweet atıyor. İstanbul Kızılay Şube Başkanı İlhami Yıldırım "Ya bu ülkede eşek gibi sessizce yaşayacaksınız ya da defolup gideceksiniz" Siz Erdoğan'ın bunu eleştirdiğini duydunuz mu? Bu kişi Kızılay'dan atılacak mutlaka dediğini duydunuz mu? İşte toplumu bölmek budur. Biz Uğur Kurt'a da üzülürüz Ayhan Yılmaz'a da üzülürüz. Bu topraklardaki her kişi bizim kardeşimizdir. Bize oy versin vermesin o bir insandır değerlidir ve biz ona saygı göstermek zorundayız" açıklamasında bulundu.
'SENİN DEFOLUP GİTMEN LAZIM'
Başbakan Erdoğan'ı sert bir dille eleştiren Kılıçdaroğlu, "Toplumu bölüyor, renklere tahammül edemiyor. Senin defolup gitmen lazım. Yine söyledim söylüyorum. Devlet akılla yönetilir. Sabırla yönetilir. Polislerin sabrına şaşıyorum diyor. Alsınlar silahları hepsini tarasınlar. Bir başbakan nasıl söyler bunu? Devletin sabırla yönetileceğini bilmiyorsa nasıl oturuyor o koltukta" dedi.
'O KOLTUĞUNU KORUMAYI AYRIŞMAYA BORÇLU'
Kılıçdaroğlu, "Siz eğer aklınızı yitirmişseniz, ülkeyi felakete götürürsünüz. Herkes birbirine kuşkuyla bakıyor. Geldiğimiz nokta budur. Bütün bunları emin olun bilinçli yapıyor koltuğunu korumak için. Ama bu ülkenin insanı ayrışmadı, bölünmedi. Farklı renklere saygı göstermek istiyor. Ama o ısrarla bölünün ayrışın diyor. Niye kavga edelim niye ayrışalım? O koltuğunu korumayı ayrışmaya borçlu. Bunu yapmak istiyor. Biz her türlü uyarıyı yapıyoruz. Sorumluluk üstleniyoruz. Bizim de sorumluluğumuz var. Ülkenin ayrışmasına izin vermeyeceğiz" açıklamasında bulundu.
'MERKEL'İN DİPLOMATİK AĞIR UYARISINA ÇOK ÜZÜLDÜM'
Merkel'in açıklamalarına üzüldüğünü söyleyen Kılıçdaroğlu, "Kavgaya izin vermeyeceğiz. Beraber yaşamak istiyoruz. Bunu sağlamak zorundayız. Sadece biz mi uyarıyoruz, hayır. Bakın Erdoğan Almanya'ya gitti. Merkel'in bir açıklaması var. "Sorumluluk bilinciyle hassas davranacağını bekliyorum" diyor. Diplomatik bir dille en ağır uyarıdır. Neden? Erdoğan'ın kendisini yönetmeyi beceremediğini, kontrolü kaçırdığını o da çok iyi biliyor. Böyle bir ağır eleştiriye emin olun ben çok üzüldüm. Almanya'nın iç barışını bozmasınlar diyor. Sen kavgaya gelirsin diyor, umarım bunu yapmazsın diyor. Diplomatik bir dille en ağır sözler" dedi.
'TABİ ERDOĞAN SADECE KENDİ İTİBARINI DEĞİL TÜRKİYE'NİN İTİBARIYLA DA OYNUYOR'
Kılıçdaroğlu, "Tabi Erdoğan sadece kendi itibarını değil Türkiye'nin itibarıyla da oynuyor. Eğer Türkiye'nin güçlü olmasını istiyorsanız, huzur içinde yaşayan bir Türkiye diyorsanız o zaman yeniden düşünmek zorundasınız. Hep beraber düşünmek zorundayız" ifadelerine yer verdi.

(HT/SS)