MERSİN'DE 20 BİN KİŞİYE HİTAP ETTİ
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Mersin'de yoğun ilgiyle karşılandı. Mersin Tevfik Gür Stadyumu önündeki alanda bekleyen yaklaşık 20 bin kişiye, Kılıçdaroğlu konuşmadan önce, istifa eden eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın istifa ederken yaptığı açıklama dinletildi. Daha sonra da Başbakan Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan ve yine Erdoğan ile eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin'e ait olduğu öne sürülen ses kayıtları hoperlörlerden yayınlandı.
'AR DAMARI KAR DAMARI OLMUŞ'
Kılıçdaroğlu, çok uzun araç konvoyuyla geldiği Mersin'de yine Başbakan Erdoğan'a yüklendi. Konuşması sık sık 'Başbakan Kemal', 'Hırsız Tayyip', 'Hükümet istifa', 'Baş çalan Tayyip', 'Hırsız Tayyip Erdoğan' sloganlarıyla kesilen Kılıçdaroğlu, adı şaibeye bulaşmış bir kişinin başbakan koltuğunda oturamayacağını, aklanması gerektiğini söyledi. Bunun için de 29. Hükümet'te başbakanlık yapmış olan Suat Hayri Ürgüplü'yü örnek gösteren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Geçmişte tarihimiz var. Suat Hayri Ürgüplü. Kayseri milletvekili aynı zamanda bir bakan. Adı bir yolsuzluğa bulaşıyor, adam gibi adam. Derhal istifa dilekçesini veriyor. 'Beni yüce divana gönderin, ben aklanma hakkımı kullanmak istiyorum' diyor. Çıkıyor yüce divana aklanıyor ve iniyor aşağıya. Bu ülke onu aynı zamanda Başbakan yaptı. Çünkü namuslu adamdı, çünkü aklanmadan korkmadı. Şimdi bir de buna bakın. Ar damarı yok. Ar damarı çıkmış olmuş kar damarı. Artık bütün dünya onu şaibeli bir başbakan olarak görüyor. Ben merak ediyorum yarın yurt dışına gittiği zaman, başka bir ülkenin başbakanıyla karşılaştığı zaman o başbakanın aklından ne geçecek? Onun için söylüyorum. Ar damarın varsa, pirinç tanesi kadar onurun varsa o koltuğu bırak. O koltuk, siyasette halka hesap vermeyi, namuslu görev kabul edenlerin koltuğudur. O koltuk, halka hesap vermeyi onurlu kabul edenlerin, kul hakkı yiyenlerin değil kul hakkı yiyenlerden hesap soranların koltuğudur."
'ŞEB-İ ARUS GÜNÜ MASKELERİ İNDİ'
17 Aralık operasyonu ve sonrasında yaşananlara da değinen Kılıçdaroğlu, "Türkiye'nin vicdanına sesleniyorum" diyerek sürdürdüğü konuşmasında daha sonra şunları söyledi:
"Mersin ayağa kalkmış 'Hükümet istifa' diyor. Mersin 'Başbakanlık koltuğunda şaibeli bir kişi oturmaz' diyor. Mersin söylüyorsa tüm Türkiye söylüyor. Mersin'de 81 ilden yurttaşımız var. Rize'ye gittim aynı slogan, Çanakkale'ye gittim aynı slogan, Mersin'e geldim aynı slogan. Hala çıkmış meydanlarda oy istiyor. Benim bildiğim kadarıyla adı hırsıza çıkmış insanlara bu ülkenin namuslu insanlar oy vermez. Bu kadar açık, bu kadar net söylüyorum. Bir gerçeğin altını özenle çizmek istiyorum. Ben, bu baş çalanla Adalet ve Kalkınma Partisi'ne oy veren yurttaşlarımı aynı kefeye koymuyorum. Çünkü o çıktı meydanlara dedi ki 'Ben yırtık ayakkabıyla siyasete giriyorum, yoksul bir aileden geliyorum bana oy verin.' Millet inandı oy verdi. Meydanlara çıktı dedi ki 'Ben yolsuzluk hesaplardan soracağım.' Millet inandı 'Madem yolsuzluk yapanlardan hesap soracaksın gel arkadaş' dedi oy verdi. 'Ben yoksullukla mücadele edeceğim. Herkesin geliri herkesin işi olacak' dedi Millet de inandı oy verdi ve başbakan yaptı. 'Ben yasaklarla mücadele edeceğim. Özgür ve bağımsız bir Türkiye'yi inşa edeceğim. Yasaklar bizim iktidarımızda olmayacak' dedi millet gitti oy verdi. Şimdi Türkiye'nin vicdanına sesleniyorum. Adalet ve Kalkınma Partisi'ne oy veren yurttaşlarımın vicdanına sesleniyorum. Sizler demokrasinin gereği olarak inandığınız bir partiye oy verdiniz 'Bunlar gelecek yolsuzluk, hırsızlık, yasaklar, yoksulluk bitecek' dediniz. Ama şimdi 17 Aralık günü, 'Mevlana'nın düğünü' dediğimiz Şeb-i Arus günü bunların maskeleri indi. Ve sizi Türkiye'yi kandırdıklarını sadece bu ülkede yaşayanlar değil bütün dünya gördü. Size yalan söylediler, sizi kandırdılar. Sizi kandıran bir siyasal partinin liderine hala oy verecek misiniz? Halkı kandırana oy verilmez."
'HARAMA ORTAK OLMAYIN'
Bir vatandaşın Başbakan Erdoğan'ın mitingine gittiğini ve mitingde cüzdanının çalındığını belirten Kılıçdaroğlu, "Bir bakmış cüzdan yok, cüzdanı götürmüşler ama korkusundan 'Hırsız var' diyememiş. Çünkü dese dayak yiyecek. Böyle bir halde bu ülke. Eğer bir ülke böyle bir hale gelmişse oturup düşünmemiz lazım. 17 Aralık'ta Baş çalan Bilal Erdoğan'a telefon ediyor saat 8'i 2 geçe. 'Evladım şu bakanların çocuklarının evlerinde polis arama yapıyor. Adı rüşvet yolsuzluk araması. Evde ne var?' diyor, 'Babacığım sen biliyorsun' diyor. 'Oğlum evdeki paraları sıfırlayın.' Ama biliyor ki Bilal oğlan tek başına sıfırlayamayacak. 'Sana kardeşin Sümeyye'yi gönderiyorum. Ağabeyin Berat da gelecek. Ayrıca dayını, amcanı çağır onlar da yardım etsin dolarları sıfırlayın' diyor. Ertesi gün saat 10.58'de yine telefon ediyor. 'Oğlum paraları sıfırladınız mı?' 'Babacığım bir miktar kaldı' diyor. 'Kaç lira kaldı oğlum' diyor, '30 milyon Avro kaldı' diyor. Türkiye'nin vicdanına, Adalet ve Kalkınma Partisi'ne oy veren yurttaşlarıma sesleniyorum. Dünyanın hangi ülkesinde bir Başbakanın oğlunun evinde paralar sıfırlandıktan sonra 30 milyon avro kalıyor. Elinize vicdanınıza koyun, 30 Mart'ta sandığa öyle gidin. Ya helalden yana oy kullanın ya haramdan yana oy kullanın. Harama ortak olmayın helale ortak olun" diye konuştu.
BAYKAL GİBİ SEN NEDEN DİLEKÇE VERMİYORSUN?
Siyasete girer girmez mal varlığını açıkladığını ama Başbakan Erdoğan'ın mal varlığını açıklamadığını belirten Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan'a seslenerek ses kayıtlarını bağımsız bir kuruluşa göndermesi çağrısında bulundu. Kılıçdaroğlu, "Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı var. 76 milyon yurttaşın telefonlarının izlendiği ve takip edildiği yer. Oranın kayıtlarını açıkla. 'Açıkla' diyorum açıklamıyor. 'Montajsa gönder' diyorum göndermiyor. Neden? Çünkü gerçek olduğunu o da çok iyi biliyor. Wikileaks belgelerinde ne çıkmıştı? İki ayrı kaynaktan çek ettik. Dönemin ABD büyükelçisinin kriptoyla Washington'a gönderdiği bilgi, 'Recep Tayyip Erdoğan'ın İsviçre bankalarında 8 ayrı hesapta paraları var' diye. Daha önce bu konuda bir suçlama eski Genel Başkanımız için de yapıldı. Sayın Deniz Baykal hemen dilekçe verdi, 'İsviçre bankalarında hesabım varsa bana bildirin' dedi. Oradan gelen cevap, 'Sayın Deniz Baykal'ın İsviçre bankalarında beş kuruşluk hesabı yoktur' diye. Ama ben Recep Tayyip Erdoğan'a sesleniyorum. Senin İsviçre bankalarında hesabın olmadığını söylüyorsan neden sen de Sayın Deniz Baykal gibi dilekçe vermiyorsun?" dedi.
BU HIRSIZLIĞIN ÜZERİNİ ÖRTECEK BEZ DAHA İMAL EDİLMEDİ
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, konuşmasının devamında Erdoğan'ın Eskişehir mitinginde yaptığı konuşmaya da değinerek, "Geçenlerde bir mitingde beni eleştirecek. Eskişehir mitinginde ne söylemiş. 'Evlatlarıma helal lokma yedirmediğim halde haramdan bahsedecek kalitede değilsin' diyor. Kendi ağzından, televizyondan bütün milletin önünde söylüyor. Biz de zaten aksini söylemiyoruz ki senin söylediğini söylüyoruz. Sen nasıl bir babasın çocuğunu harama ortak edersin? Ne diyordu eskiden? 'Evlattan babaya hırsızlık geçmez' diyordu değil mi? Şimdi geldiğimiz nokta bu noktadır. Sen kendi hırsızlıklarına kendi evlatlarını ortak ettin. Sen de hiç ar, haya yok mu?" Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Bugün gazetelerde bir haber. AB'ye demişler ki 'Türkiye'de biz yargıya müdahale etmiyoruz.' İnanıyor musunuz? Adamın bütün hayatı yalan üzerine inşa edilmiş zaten. Bu çıkıp falan iş adamına, davası görüşülüyor. 'O işadamının mahkum olması gerekir' diye ses kayıtlar düştü mü? Düştü. İnkar etti mi? Etmedi, 'Ben Adalet Bakanı ile görüşürüm' dedi. Sen hakimsin o işadamının mahkum olmasını istiyorsun. Şimdi kalkmış AB'ye 'Biz yargıya müdahale etmiyoruz' diyor. CHP'nin iktidarında yargı bağımsız ve tarafsız olacak, adalet türümüyle tecelli edecektir. 'Yolsuzluk ve hırsızlıklar ortaya çıkmasın' diye polisleri, emniyet amirlerini, valileri, savcıları değiştirdiler. Değiştirdikleri savcıları bir daha değiştirdiler hırsızlığı örtmek için. Mersin'den söylüyorum. Senin yaptığın hırsızlık dünya tarihine geçecektir. Hırsızlığın boyutları o kadar büyük ki bunu öretecek bez daha dünyada imal edilmedi."
BEYAZ SARAY YALANLADI
Erdoğan'ın, ABD Başkanı Obama ile yaptığı görüşmeye de değinen Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
"Geçen gün televizyon ekranlarına çıktı. 4 tane tuzluk gibi gazeteci dizilmiş. Biliyorsunuz havuz medyasından. Eskiden 'Yüreğin varsa benimle milletin önüne çık' derdim. Şimdi söylemiyorum. Çünkü ben bir hırsızla aynı yere oturamam. Hırsızın, kul hakkı yiyenin elini sıkamam. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenle aynı yerde duramam. Sözde telefon etmiş Obama'da demiş ki 'Mesaj alındı.' Beyaz Saray'dan açıklama yaptılar 'Böyle bir şey söz konusu değil' diye. Yani 'Yalan söylüyor' diye."
Kılıçdaroğlu, konuşmasının ardından milletvekilleri ve belediye başkan adaylarıyla birlikte barış güvercinleri uçurup mitinge katılanlara çiçek attı.

(OA/SS) (FOTOĞRAFLI)