19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı nedeniyle Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gençler ve sporcuların katılımı ile düzenlenen resepsiyonda gençlere hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, kolu havaya eylem yapmak, yumruk vurmak için değil, kolu havaya selam vermek, dua etmek ve iş yapmak için kalkan gençlere ihtiyaç olduğunu söyledi. Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihi sürekliliğin son temsilcisi olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Samsun’a çıkması ile yakılan istiklal ateşi, 23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisi'nin toplanması ile tamamen milli bir dava haline dönüştü. Çok zor şartlarda verilen Kurtuluş Savaşımızı başarıya ulaştırdıktan sonra 29 Ekim 1923’te yeni devletimiz olan Türkiye Cumhuriyeti'nin ilanı ile bu mücadelenin ilk safhasını sonuçlandırdık. Kurtuluş Savaşımız bu coğrafyada Malazgirt’ten beri sürdürdüğümüz mücadelenin en önemli halkalarından birisidir. Kurtuluş Savaşımızı Balkan Harbi’nden, Birinci Dünya Savaşı'ndaki Çanakkale, Kut’ül Amare, Filistin Cephesi, Kafkas Cephesi, Medine müdafaasından ayrı düşünemeyiz. Bunların hepsi de yenilgisi ile zaferi ile birbirinin devamı olan, birbirini adeta besleyen, tamamlayan mücadelelerdir. Esasen cumhuriyetimiz Osmanlı’dan, Selçuklu’dan Cumhurbaşkanlığı forsumuzda temsil edilen diğer devletlerimizden farklı nevzuhur bir devlet de değildir. Tam tersine Türkiye Cumhuriyeti bu tarihi sürekliliğin son temsilcisidir. Bunun için Sultan Alparslan’ı Osman Gazi’den, Kılıçarslan’ı Fatih Sultan Mehmet’den, Kanuni’yi Sultan Abdulhamit’ten ayrı göremeyiz. Gazi Mustafa Kemal’i de devlet kuran bir kumandan ve lider olarak bugün bir kez daha saygı ile anıyoruz. Aynı şekilde cumhuriyet döneminde ülkemize büyük hizmetleri olan rahmetli Mendres’i, Özal’ı, Türkeş’i ve Erbakan hocamızı da tazimle yad ediyoruz. Bunların hepsi de milletimizin gönlüne adeta nakşedilmiş, milletimizin kalbinde abiyeleşmiş isimlerdir. Asıl olan da budur. Yani milletin gönlünde yer etmektir” dedi.

“PROJE GELİŞTİRİN, ÇALIŞIN, ÜRETİN, KARİYER YAPIN”
Gençlere tavsiyelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şayet yaptığınız hizmetlerle, duruşunuzla, mücadelenizle bunu başaramadıysanız, tarihin tozlu sayfaları arasında kaybolmaya mahkum olursunuz. Siyasi hayatının tamamında millete hizmet için, milletin gönlünü kazanmak için çalışmış bir kişi olarak siz gençlere de aynısını tavsiye ediyorum. Kendinizi yetiştirin. Proje geliştirin, çalışın, üretin, kariyer yapın. Elbette biliyorum, bunları ihmal etmeyeceksiniz. Ama milletle birlikte olmak, milletle beraber yol yürümek, onun gönlüne girmek daima önceliğiniz olsun. Hani Baki ne diyor, ‘Baki kalan bu kubbede hoş bir seda imiş meğer’ diyor. Aslolan bu kubbede hoş bir sedayı bırakabilmektir. Hepimiz öleceğiz, ölüm bizim için mukaddes, bundan kaçmak, uzaklaşmak mümkün mü? Ölüm bizim için mukadder olduğuna göre öldükten sonra rahmetle anılmakta var, rahmetle anılmakta var. Temenni ederim ki bizler rahmetle anılanlardan olalım. Bugün burada olmanızı dahi bu yöndeki kararlılığınızın bir emaresi, bir işareti olarak görüyorum. Allah yolunuzu ve bahtınızı açık etsin” diye konuştu.

“BİRİNCİ SIRADA AMERİKA, İKİNCİ SIRADA TÜRKİYE VE ÜÇÜNCÜ SIRADA İNGİLTERE”
19 Mayıs’ta ilk adımı atılan yeni süreç sonunda cumhuriyetin kurulduğunu, istiklal ve istikbal mücadelemizin bitmediğini ve bitmeyeceğini kaydeden Erdoğan, “Şöyle geriye doğru bir dönüp sadece 93 yıllık cumhuriyet tarihimize baktığımızda dahi farklı görüntü ve isimler altında bağımsızlık mücadelemizin kesintisiz şekilde sürdüğünü görüyoruz. Balkanlar’da, Kafkaslar’da, kuzeyimizde, güneyimizde yaşanan hadiselerin hepsi de bizim geçmişimiz ve bugünümüzle yakından ilişkilidir. Karşımdaki siz genç kardeşlerime baktığımda 20 yılı bile inanıyorum ki zor hatırlarsınız. Acaba 20 yıl önce nasıl bir Türkiye vardı, bunu yaşamak başka bir şey, okumak başka bir şey. 20 yıl önce nasıl bir Türkiye’ye sahiptik, acaba bugün nasıl bir Türkiye’ye sahibiz. Komşularımızla ilişkilerimiz ne noktadaydı, kim Suriye’de, Irak’ta, Ortadoğu’da yaşananların bizimle ilgilisi olmadığını söyleyebilir. Kim Libya’daki, Kuzey Afrika’daki gelişmelerin bizimle hiçbir alakasının bulunmadığını iddia edebilir. Karadeniz, Akdeniz, Ege çevresinde meydana gelen her hadisenin bizi ilgilendirmediğini kim düşünebilir. Bu halkayı Güney Asya’dan Doğu Avrupa’ya kadar dilediğiniz kadar genişletebilirsiniz. Bizim ne bölgemize ne de dünyaya sırtımızı dönme şansımız ve hakkımız yok. Sorumluluğumuz böyle büyük olduğu için görevlerimizde çok ağır. Gerçek bağımsızlığın ancak her alanda kendi ayaklarınızın üzerinde durabilmenizle mümkün olduğunu biliyoruz. Bu anlayışla geçmişte temelleri atılmaya başlanan demokrasi ve kalkınma çabalarını son 13 yılda çok ileri düzeylere ulaştırdığımıza inanıyorum. Gençler; unutmayın, 2002’nin sonunda sadece IMF’ye 23.5 milyar dolar borcu olan bir Türkiye vardı. Bugün IMF’ye borç verebilecek noktaya gelmiş bir Türkiye var. Merkez Bankamızın döviz rezervinin 27.5 milyar dolar olduğu bir Türkiye vardı, ki Başbakanlık’tan ayrıldığım dönemde aslında 136 milyar dolara kadar döviz rezervimiz çıkmıştı, şuanda 113 milyar dolar, inşallah yeniden toparlayacak ve 165 milyar doları da yakalayacağız, ben buna inanıyorum. Döviz rezervimiz ne kadar güçlü olursa, finans sektöründe ne kadar güçlü hale gelirseniz dünyaya karşı ekonomide dik duruşunuz da o kadar farklı olur. Bugün Türkiye küresel ve bölgesel düzeyde yaşanan tüm krizlere rağmen hala hedefleri doğrultusunda yürümeye devam ediyorsa son 13 yılda elde edilen başarılar sayesindedir. Bakınız şuanda, dünya donör ülkelerine baktığımızda birinci sırada Amerika, ikinci sırada Türkiye ve üçüncü sırada İngiltere. Neyle biz ikinci sıradayız? 2015 rakamını veriyorum, 4.5 milyar dolar biz az gelişmiş ülkelere destek veriyoruz, yıllık bu. Fakat milli gelire oranla baktığımızda şuanda dünya birincisi Türkiye. Milli geliri bizden fazla olan ülkeler maalesef bu tür yardımları yapmıyorlar. Ama biz veren el alan elden üstündür diyerek yardımlarımızı devam ettiriyoruz. İşte Suriye’de 6 yıl içinde sadece faturalı olarak 10 milyar doların üzerinde biz Suriye’ye destek verdik. STK’larımız, belediyelerimiz, bir o kadarda onların desteği var. Biz acaba bize Avrupa’dan Mülteciler Konseyi’nden para gelecek mi gelmeyecek mi buna bakmadık. 10 milyar doları aşkın bu desteği verdik. Şuanda 26 noktada çadır kentler, konteynır kentler var. Şuanda Avrupa’nın ‘şu kadar verelim, bu kadar verelim’ şeyleri ile çok fazla ben ilgilenmiyorum. Verseler de vermeseler de bu para bizim bütçemize girmeyecek, bu Suriyeli kardeşlerimize gidecek, ama oyalıyorlar. Şuana kadar bize BM Mülteciler Konseyinden gelen destek 450 milyon dolardır. Bizim yaptığımız harcama ise faturalı 26 milyar dolardır. Yani 1’e 20’nin üzerinde. Türkiye bu” şeklinde konuştu.

“SİZLERLE HER BİR ARAYA GELİŞİMDE ÜLKEMİN GELECEĞİNE DAİR ÜMİTLERİM DAHA DA ARTIYOR”
2023 hedeflerini gerçekleştirmek için Türkiye’nin önüne çıkan ve çıkartılan tüm engellere rağmen çalıştıklarını belirten Erdoğan, “Hamdolsun bu yolda her gün mesafe katediyoruz. Bunun yanında sizlere 2053, 2071 vizyonlarını geliştirip, hayata geçirebilmeniz için en uygun, en ideal zemini oluşturmaya çalışıyoruz. 2053’ü, 2071’i siz hazırlayacaksınız. Biz o günleri göremeyeceğiz, biz ebedi alemden sizleri izleyeceğiz. Ama sizler onun inşallah mimarları olacaksınız. Bugün burada bulunan sizler başta olmak üzere tüm gençlerimizden şimdiden 2053 vizyonu için hayallerini, ideallerini, hedeflerini ortaya koymalarını bekliyorum. Biz sizlere teslim aldığımızdan daha iyi bir Türkiye bırakmak için çalıştık, çalışıyoruz. Sizlerin de daha sonraki nesillere çok daha büyük, güçlü bir Türkiye devredeceğinize inanıyorum. Sizlerle her bir araya gelişimde ülkemin geleceğine dair ümitlerim daha da artıyor. Heyecanınızla, dinamizminizle, gayretinizle, ufkunuzla bize güç veriyorsunuz. Tarihe de tarife de sığmayan bir milletin evlatları solarak gözlerimizdeki ışık, yüreğinizdeki sevgi inşallah hiç eksilmesin.

Ecdadımızın mirasını yükseltecek, yüceltecek bir gençlik yetiştirmek için her alanda çok önemli çalışmalar gerçekleştirdik. Sizler Güneydoğu’nun o dağlarında, bu ülkeden kaçarak Kandil’in dağlarında bu ülkeye ihanet eden o şebekenin elhamdülillah içinde değilsiniz, sizler silahını kalemi olarak kullanan, siz kalemin silahtan üstün olduğuna inanan bir gençliksiniz. Sizler bilgisayarın tuşlarına basıyorsunuz, silahların tetiğine değil, sizin farkınız bu. Siz bu tuşlarla dünyada yeni bir gelecek inşallah inşa ediyorsunuz. Üniversite öğrencisiyseniz düşünün 76 üniversiteden aldık, şuanda 193 üniversite ile istedik ki benim Muş’taki gencim, Hakkari’deki gencim nasıl Ankara’ya, İstanbul’a gelecek. Parası pulu var mı? O buraya gelemeyecekse biz devlet olarak ilmi, okulu onun ayağına götürelim dedik ve Hakkari’sinde, Muş’unda, Ağrı’sında, Kars’ın, her yerde üniversite olmayan il bırakmadık. Eğer yurtlarda kalıyorsanız, 294 bin yatak kapasiteli, 425 yeni yurdu biliyorsunuz. Yüksek öğrenim kredi ve burslarını 45 liradan aldık, 400 liraya çıkarttık. Bunun yanında 280 lira da beslenme yardımı da var. Bu rakamın lisansüstü eğitimi için 800 lira olduğunu görüyoruz, doktora eğitimi için bin 200 lira olduğunu biliyorsunuz. Geçmişte bunlar var mıydı? Biz sizinle beraber adeta bu yolu yürüdük. İstedik ki, bizim gençlerimiz ele bakmasın. Benim devletim var, benim devletim bizi yolda yalnız koymaz. İlkokulda, ortaokulda, lisedeki yavrumuz sırasının üzerinde kitabını bulsun istedik, çünkü biz kitap bulamıyorduk. Biz kitap bulamadığımız için hocalarımız ders anlatırdı biz çalakalem not tutardık veya ağabeylerimizden teksir notu satın alırdık. Biz böyle okuduk. Ama şimdi kuşe kağıt ile hazırlanmış kitapları yavrularımızın sırasının üzerine okullar açılırken veriyoruz. Geleceği sağlam inşa etmek için. Cebinizdeki telefonların, kullandığınız internetin, çantanızdaki bilgisayarın, yani hayatınızın her alanında vazgeçilmez öneme sahip teknoloji konusunda nereden nereye geldiğinizi biliyorsunuz. Geçtiğimiz 13 yılda 5 milyon 645 bin yeni istihdam oluştuğunu, yani 5 milyon 645 bin kişiye iş sağlandığını hatırlatayım. Aynı dönemde spor tesisi sayısının bin 575’ten 3 bin 377’ye, lisanslı sporcu sayısının 278 binden 6 milyon 232 bine çıktığını burada duyurayım. Sporcu bir gençlik. Ama hepsinden öte istiyorum ki sportmen bir gençlik. Hangi alana bakarsak bakalım, işte geldik 79 senede 6 bin 100 kilometre bölünmüş yolu olan Türkiye vardı ama şu son 12 yılda biz yaklaşık 18 bin kilometre bölünmüş yol inşa ettik. ‘Yapılmaz, olmaz’ denilen Marmaray’ı yaptık. Denizin altından. Çünkü bizim dedemiz Fatih karadan kadırgaları yürüttü, biz d denizin altından hızlı treni yürütüyoruz. 3 yılda geçen yolcu sayısı 130 milyon. Şimdi Yavuz Sultan Selim Köprüsü bitiyor, inşallah 26 Ağustos’ta açacağız. Bağlantı yollarının ihalesi de yapıldı, inşallah en geç 3 yıl içinde o yollar da bitecek. Manzaralar doyumsuz.

Hamdolsun ülkemiz nereden nereye geldi. Bitmedi, şimdi birde Avrasya Tüneli'ni bu yılın sonuna kadar bitirme gayretindeyiz. Denizin altından bu defa araçlar geçecek, katlı tünel. Bir başka adım, İzmit Körfezi, onunda son tabliyelerini Ulaştırma Bakanımız ve Başbakanımızla birlikte gittik monte ettik, hızla devam ediyor, ama karşı tarafta Yalova-Orhangazi arasında Osmangazi Köprüsünü 40 kilometrelik bir otoyol ile bağladık. O da İstanbul’u İzmir’e bağlayacak, süre 8.5 saatten 3 saat 15 dakikaya düşecek. Bunlar modern Türkiye’nin işaret fişekleridir. Bunun yanında terör örgütlerinin maşası haline gelen, kendisini yetiştirmek yerine zamanını kötü alışkanlıklarla öldürmeyi tercih eden gençlerimiz de yok değil. Eskiler eskimezler, ‘sui misal emsal teşkil etmez’ yani kötü örnek, örnek gösterilmez, biz iyilere bakacağız. Asıl önemli olan idealimizdeki gençlerimiz için neler yaptığımızdır, neler yapabileceğimizdir. Sadece iyi mühendis, doktor, avukat, öğretmen olmak yetmez. Aynı zamanda inancı, kültürü, irfanı, idraki ile iyi birer insan da olmamız gerekiyor. Biz bu yola çıkarken bu inançla çıktık. Gençler; bilgi ve hikmet, bu iki kavramı unutmayın. Bilgisiz hikmet, hikmetsiz bilgi olmaz. Kolu eylem, yumruğunu vurmak için kalkan değil, selam vermek, dua etmek, iş yapmak için kalkan gençlere ihtiyacımız var. Yüreği kendi devletine, kendi halkına kin ile, nefret ile, öfke ile dolmuş değil, kalbi ülkesine ve milletine hizmet aşkı ile, sevgisiyle kıpır kıpır olan gençlere geleceğimizi emanet etmek istiyoruz. Vaktini heba eden değil, vaktini en iyi şekilde değerlendiren, yıkıcı değil yapıcı düşünen, konuşan, hareket eden gençlerle yol yürümek arzusundayız. Bugün her biri taze fidan olan gençlerimizin yarın ülkelerini ve milletini kucaklayacak ulu çınarlara dönüşmesini sağlayacak şartları oluşturmak için hep birlikte çok fazla gayret göstereceğiz. Sporcularımıza önümüzdeki olimpiyatlarda üstün başarılar diliyorum. Altınlarınız bol olsun, gümüşleriniz bol olsun, bronzlarınız bol olsun. Gelecekle mukayese edilmeyecek kadar bol olsun. Allah sağlığınızı daim etsin” şeklinde konuştu. 
Erdoğan gençlere tavsiyelerde bulundu