İHSANOĞLU : SADIK BİR TÜRK VATANDAŞIYIM"

Ekmeleddin İhsanoğlu, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu ziyaret etti. Kemal Kılıçdaroğlu başbaşa görüşmeden sonra İhsanoğlu’nu önce MYK üyeleri, sonra CHP İl Başkanları ile bir araya getirdi.

KILIÇDAROĞLU : SİYASETLE İLGİSİ YOK AMA ÜLKENİN SORUNLARINI YAKINDAN İZLEYEN BİRİSİ

Kılıçdaroğlu, "Değerli basın mensupları, Sayın Cumhurbaşkanı adayımızı burada görmekten son derece mutluyuz. O bilge bir kişi. Siyasetle ilgisi yok ama ülkenin sorunlarını yakından izleyen birisi, dünyanın sorunlarını yakından izleyen birisi. Toplumun her kesimini kucaklayacak. Onun en büyük özelliği toplumun bütün kesimlerini kucaklaması ve hiçbir kesimle ilgili şuana kadar ve bundan sonrada negatif bir dil kullanmaması. O nedenle biz onun Cumhurbaşkanlığı adaylığını destekliyoruz. Kendisine tekrar buraya geldiği içinde teşekkürlerimizi ve şükranlarımızı sunuyoruz" diye konuştu.

İHSANOĞLU : "CHP'YLE MHP ARASINDA BAŞLAYAN BU UZLAŞMA GİDEREK BÜYÜYOR"

Ekmeleddin İhsanoğlu,"Estağfurullah. Çok teşekkür ederim Sayın Genel Başkan. Bu nazik sözleriniz, ifadeleriz ve daha önceki beyanlarınız için teşekkür ederim. Ayrıca CHP yönetimine, Başkan Yardımcılarına, milletvekillerine ve parti mensuplarına adaylığım konusunda yaptıkları, gösterdikleri destek için ve büyük uzlaşma için attıkları önemli adımlar için teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Gerçekten CHP’yle MHP arasında başlayan bu uzlaşma giderek büyüyor. Bugün iki önemli mecliste temsil edilmeyen ama Türk siyasi hayatında önemli mevki olan, yeri olan Büyük Birlik Partisiyle DSP Genel Başkanları ve yönetim kurullarıyla görüştüm. Orada bu uzlaşmanın temelinin ne kadar sağlam olduğunu ve atılan adımın bu inisiyatifin ne kadar milli menfaatlere, milli hedeflere uygun olduğunu, Türkiye’yi büyük bir badireden kurtaracağını gördüm. Türkiye kutuplaşmak istenilen, cepheleştirilmek istenilen, toplumun büyük bir kesiminin ötekileştirilmek istenilen günler yaşamaması lazım. Türkiye içerde huzur, dışarıda itibar yeniden sağlanması lazım ve bu bence her Türk vatandaşının hedefidir. Çok huzursuzluklar var, sıkıntılar var. Bunları gidermek siyasette alternatif yaratmakla mümkündür. Siyasette alternatif olmadığı zaman demokrasiden bahsetmek mümkün değildir. O bakımdan ben bu görevi bu anlayış içerisinde kabul etmiş bulunuyorum. Biliyorum herkesin bu kısa zamanda benden duymak istediği bazı hususlar var. Bende bunları çok kısa ifadelerle belirtmek istiyorum. Tabi bazı çevreler beni tanımıyor, onlara tanıtmak benim görevimdir. Bazı çevreler yanlış tanıyor. Onların bu yanlışlarını düzeltmem gerekiyor, bilgi vermem gerekiyor. Bazıları tezvirat yapıyor. Onlarla ben hiç meşgul değilim. Şimdi ben kendimi, ben okuryazar bir insanım. İlgilendiğim konularda fikrini beyan eden, yazan, anlatan bir insanım. Onun için böyle gizli gündemi olan ve günlük politika peşinde bir şeye evet deyip ak deyip ertesi gün kara diyen, pozisyon değiştiren bir insan değilim. Yazılarım mevcuttur. Hatta bir kısmı internettedir, bir kısmı kütüphanelerdedir, evlerdedir ve koleksiyonlardadır. Herkes bunlara ulaşabilir" diye konuştu.

İHSANOĞLU : "ANAYASADA BEYAN EDİLEN VASIFLARINA SADIK BİR TÜRK VATANDAŞIYIM"

İhsanoğlu, "Ben bu cumhuriyetin kurulu olduğu ilkelere ve anayasada beyan edilen vasıflarına sadık bir Türk vatandaşıyım. Ayrıca Atatürk konusunda her zaman Atatürk’ün büyük bir milli kahraman olduğunu, istiklal savaşını bu ülkeye kazandıran büyük bir insan olduğunu ve Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu olduğuna inanıyorum ve ona karşı herkesin saygılı olması gerektiğine inanıyorum. İkinci husus, laiklik meselesi. Ben bu konuda yeni yüzyılda İslam dünyası adlı kitabımdaki ben bu kitabı ilk önce 2009 senesinde Columbia Üniversitesi matbaasında ve İngiltere’de çıktı. Daha sonra Türkçe, Arapça, Rusça’ya ve başka dillere de tercüme edildi. 6, 7 dile tercüme edildi. Orada açıklıkla söylüyorum din ve siyaset işlerinin birbirinden ayrılması lazım. Ne din siyasete tahakküm etmeli, ne siyaset dine tahakküm etmeli ve bu karşılıklı saygı. Çünkü dini değerler inanç sahipleri için bunlar mutlak değerlerdir, değişmeyen değerlerdir. Halbuki siyaset günlük meselelerle, dünyevi işlerle ilgilidir. Bir hususu, bir sahayı diğer sahanın tahakkümüne sokmak iki tarafı da sıkıntıya sokar. Zaten tarihte de bunun yanlış örneklerini görüyoruz. Bugün İslam dünyasının çekmekte olduğu sıkıntıların baş müsebbiplerinden bir tanesi bu dini siyasete, siyaseti dine karıştırmaktır. Birde buna yeni iki unsur çıktı maalesef. Birisi aşırıcılık. Şiddet kullanarak belli dini anlayışları zorlamak radikal grupların. Birde mezhepçilik meselesi çıktı. Bunlar hakikaten İslam dünyasını perişan eden ve bunların hiçbirisinin doğru bir hedefi, bir amacı yok. Bunların çoğu karanlık hareketlerdir. Bunlar ne kendi ülkelerine, ne mensup oldukları bölgelere, ne temsil etme iddiasında oldukları dine hizmet etmiyorlar. Bütün bu değerlere ters düşen ve o değerleri yerle bir eden hareketlerdir" dedi.

İHSANOĞLU : MAALESEF PATLAYAN MEZHEPÇİLİKLE UĞRAŞTIM

İhsanoğlu, "Ben 9 sene İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri olarak şiddetle, aşırılıkla ve maalesef patlayan mezhepçilikle uğraştım. Mezhepçilik konusunda yaptığım çok önemli bir çalışma vardır. 2006 senesinde Irak’ta iç savaş başladığı zaman mezhep ve kimlik üzerine karşılıklı öldürmeler, karşılıklı patlatmalar olduğu zaman büyük mücadele vererek o günkü hükümeti ikna ederek, o günkü dini liderleri ikna ederek 15 Sünni alimi, 15 Şii alimi bir araya zorla getirerek yani ikna ederek, yani fiziki cebirle değil. Büyük mücadele vererek ikna ettik. Bunların olmadığı yönünde anlaşmalarını sağladık. 2006’da yapılan bu anlaşma bütün Irak’ta Ayetullah Sistani’den tutunuz şuna buna ve Sünni liderler altına imza attı. Ve ben Genel Sekreter olarak son imzayı ben attım. Bu anlaşma bütün dünyada, bütün İslam dünyasında aynı an, aynı gece yaptığımız merasim bütün dünyaya yayıldı CNN’den, BBC’den tutunuz El Cezire’sine vs. Ve aynı anda bütün İslam dünyasında, batı dünyasında yani BM’nin AB, Amerikan Dışişleri Bakanlığı, İngiliz Dışişleri Bakanlığı açıklamalar yaptılar ve Ruslar açıklamalar yaptılar ve bunlar memnuniyetle karşılandı. 2006’dan 2007, 2008, 2009 birkaç sene bu çatışma önlendi ve oradaki Sünni liderlerle Şii liderler, dini liderler çok büyük bir anlayış içerisinde oldular ve hala bu anlayış mevcuttur.

Fakat ne yazık ki daha sonra yapılan seçimlerde bu mezhep çatışması, giden mezhep çatışması önlenen, söndürülen ateş siyasiler arasında çıktı. Ve siyasiler işte burada en büyük tehlike bu mezhepçiliği kullandıkları zaman Irak’taki gördüğümüz problemler çıktı ve bugün yine seçimler yapılmış olduğu halde geçen 4 sene önce seçimler yapıldığında bir sene hükümet kurulmadı. Burada da seçimler yapılalı bayağı bir zaman oldu yine hükümet kurulamadı bu sebeplerden dolayı ve Irak’ta gördüğümüz hadiseler hepimizin malumudur" diye konuştu.

İHSANOĞLU : "CEPHELEŞEN, KUTUPLAŞAN, ZITLAŞAN BİR TÜRKİYE DEĞİL HUZUR İÇERİSİNDE YAŞAYAN BİR TÜRKİYE"

İhsanoğlu, "O bakımdan aşırılık, mezhepçilik ve dini siyasete alet etmek, siyaseti dine alet etmek hususunda benim fikirlerim çok açıktır. Bunları görebilirsiniz. Gerek benim o yazdığım kitapta, başka yazılarımda yapmış olduğum resmi ifadelerdir. Bu hususlara temas ettikten sonra önümüzdeki günlerde temaslarımız devam edecektir ve ben herkesin burada benim eski meslektaşlarım, dostlarımda var. Herkesten burada destek istiyorum. Bu büyük uzlaşma hiçbir parti adına değil evet CHP ve Sayın Genel Başkan bu konuda çok önemli inisiyatif almıştır, çok cesur bir inisiyatif almıştır ve büyük sorumluluk almıştır. Fakat bu sorumluluk kendi şahsına ait değildir. Bütün Türkiye’ye ait bir şeydir ve ben şahsen bu teveccühe mazhar olan bir insan olarak bunu memnuniyetle kabul ettim ve biz Türkiye’nin önünü açmak istiyoruz. Cepheleşen, kutuplaşan, zıtlaşan bir Türkiye değil huzur içerisinde yaşayan bir Türkiye. Türkiye ve yine dünyada itibar gören bir Türkiye yaratmak için bu uzlaşmanın önünü açarak daha büyük bir hale getirerek ve bu değerlerimizi de gelecek yıllara taşımak için elbirliğiyle çalışmak istiyoruz. Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkürlerimi sunmak istiyorum" dedi.

Ekmeleddin İhsanoğlu, "Yani benim esas hedefim Türkiye’nin birliğini, beraberliğini göstermektir. Türkiye büyük bir millet, büyük bir devlet ve uzun tarihi olan bir ülke. Burada asırlar boyu bir arada yaşayan insanların bugünümüzü bizi yapan bu değerlerin hepsinin saygıya değer olduğunu ve hepsinin bizim müşterek mirasımızın, kültür mirasımızın olduğunu ifade etmek istiyorum. Onun için bu saydıklarınıza ilave olarak başka şeylerde olacaktır. Onların hepsini hep beraber göreceğiz" dedi.