CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, siyaset ve anayasal dünyada yaşanan krizin ekonomiye yansımaya başladığını belirterek, "Anayasal ve siyasal bir kilitlenme var. Çatışmanın yumuşacağına dair bir işaret yok. Bu manzara karşısında demokratik, hukuki,meşru bir çözüm ihtiyacı bu kilitlenmeyi açacak bir anahtar anlayışı haklı olarak herkesin, bütün vatandaşlarımızın gönlünde yatıyor" dedi.
CHP eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, saat 12.30’da TBMM Başkanı Cemil Çiçek’i makamında ziyaret etti. İkili, yaklaşık 20 dakika özel bir görüşme gerçekleştirdi. Ziyaretin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Baykal, yarın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüşeceğini söyledi. Bir süreden beri ülkede giderek derinleşen bir bunalımla karşı karşıya olunduğunu belirten Baykal, şöyle konuştu:
"Yaşanan olaylar ne yazık ki her geçen gün dahada ağırlık kazanıyor ve daha da ülkemizdeki istikrarı, barışı ve huzuru tendit eden bir duruma geliyor. Olaylar Türkiye’de temel kurumların birbirleriyle çatışmaya başladığı temel anayasa erklerin kendi içinde yarıldığı parçalanmaya maruz kaldığı rejimin işleyişini anayasanın işleyişinin tehlikeye düşmeye başladığı bir duruma geliyor. Yaşanan bunalımın önemüzdeki dönem sakinleşeceğine dair bir işaret henüz yok. Tam tersine daha da derinleşmesi ve yaygınlaşması kimseyi şaşırtmayacak. Böyle bir tabloyla karşı karşıyayız. Yaşanan siyaset dünyasındaki ve anayasal çerçevedeki kriz, ekonomiye yansımaya başladı. Ekonomiyi de etkisi altına almaya başladı ve giderek tahammül edilmesi güç bir noktaya geldi. Anayasal ve siyasal bir kilitlenme var. Çatışmanın yumayaşacağına dair bir işaret yok. Bu manzara karşısında demokratik, hukuki,meşru bir çözüm ihtiyacı bu kilitlenmeyi açacak bir anahtar anlayışı haklı olarak herkesin, bütün vatandaşlarımızın gönlünde yatıyor. Hepimiz böyle bir arayışı zorunlu görüyoruz. Aslında bu anahtar siyasettir.Yaşanan krizi aşmanın yolu siyaseti işletmektir. Siyasal mekanizmaları çalıştırmaktır."
'CUMHURBAŞKANLIĞI BU GÜNLER İÇİN VARDIR'
Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Siyaset doğru biçimde işler ve çalışırsa umarım bu krizi denetim altına almamız mümkün olabilir. Siyasetin bu kriz karşısında etkili çalışma yapabilecek iki temel anahtarı var, bunlardan biri parlamentodur. Parlamento bu kriz karşısında yeni bir anlayış içine girmelidir. Parlamento elbette yürütme organıyla uyum içinde çalışacaktır ve destek olacaktır. Ama bazen parlamentonun yürütmeyi yönlendirmesine ihtiyaç ortaya çıkabilir o zamanda bağımsız bir etkinlik sergileyerek parlamentonun yürütmeyi yönlendirme işlevini yerine getirmezsi lazımdır. Bir başka temel siyasi mekanizma cumhurbaşkanlığıdır. Anayasamız cumhurbaşkanlığını böyle bunalım dönemlerinde sorunların çözümene yardımcı bir kurum olarak düşünmüştür. Cumhurbaşkanlığı bu günler için vadır. Ben bu anlayış içindeyim. Bu siyasal mekanizmaların yeni anlayış içinde yeni bir duyarlılıkla harekete geçirilmesinin gerekli olduğunu düşünüyorum ve bu anlayışımı sayın meclis başkanımızla paylaştım. Yarında sayın Cumhubaşkanıyla paylaşacağım. Milletçe bu bunalım karşısında bir çıkış yolunun ortaya konulmasına ihtiyaç var. Aslında bunalım dönemleri doğru yönetilirse ülke için çok yararlı sonuçların alınmasına da yardımcı olabilir. Bu krizide bizim bu anlayışla yönetmemiz lazım. Bu krizle Türkiye’de bir arınma çıkartılmalıdır. Türkiye'nin bir arınmaya mecburiyeti vardır. Bu kriz arınmayı engelleyen kapatan değil, tam tersine arınmanın önünü açan bir çözüme doğru Türkiye’yi sürüklemelidir. Bu krizden yargının önemini, yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığının önemini anlayarak çıkmamızdır. Herkesin kendine göre bir yargı tarafsızlığı ve bağımsızlığı anlayışı vardır. Ama o anlayışlarla hiç bir yerlere varılamayacağı yaşanan deneylerle ortaya çıkmış olmalıdır. Gerçekten hepimizinde bağımsız, tarafsız ve etkin bir yargıya ihtiyacımız vardır. O yargıyı bulmalıyız. Bu krizden o yargıya ulaşmalıyız. Gerçek bir demokrasiyi işletmeliyiz. Yani tek bir güç odağında ülkenin kaderinin şekilendirilmesinin söz konusu olmadığı, gerçek bir demokratik anlaşışı saygı görüldüğü, insanın özgürce düşüncesini ifade edebildiği ve gerekli güvencelere sahip olduğu çoğulcu bir demokratik yapıyı, yasamanın, yargının ve yürütmenin dengesinin sağlıklı kurulduğu bir gerçek demokrasiyi bu krizden çıkartmalıyız. Bu mümkünmüdür, mümkündür. Çünkü bu krizden herkesin zarar gördüğü açıktır. Bu krizin kimseye yarar getirmesi sözkonusu değildir. Kimse bu krizde kendisi için daha elverişli bir ortam bekleme konumunda olmamalıdır. Herkes kaybedecektir. Önemli olan birilerinin kaybetmesi deği, ülkenin kazanmasıdır. Bu krizden gerekli bedeller ödenerek, gerekli hesap sorma mekanizmaların işletilerek, ama sonunda daha arınmış bir Türkiye, özgürlüklerin güvence altında olduğu, yargının bağımsız bir şekilde işlediği bir Türkiye'yle ulaşmanın yolunu bulmalıyız."
'BAŞBAKAN'LA GÖRÜŞME PROGRAMDA YOK'
Bir gazecenin Başbakan Erdoğün ile görüşecek misiniz sorusuna Baykal, "Böyle bir programım yok. Sayın Cumhurbaşkanı ile konutta görüşeceğim. Yani herhangibir yarar katkı sağlayacağını göreceğim her ilişkiyi, her teması gerçekleştirirm. Ama şu anda Cumhurbaşkanına bu anlayışımı ifade etmem gerekir" dedi.
Bir başka gazetecinin,’Gündemde kumpas ve kaset iddiaları var.Siz de kumpasa uğradığınızı düşünüyormusunuz?’ sorusuna Baykal; "Bütün bir krizi beli bir somut kurumların yada kişilerin sorunları etrafına çekerek bir şey yapamayız. Yapmamız gereken bu krizi ülkenin geleceği bakımından daha sağlıklı bir noktaya ulaşmak için nasıl kullanabiliriz. Yaşanan bu kriz tarafların hiç birinin kazançlı çıkmayacağı bize göstermiştir. Buradan şimdi Türkiyeyi kazançlı çıkartmaya ihtiyaç var" diye cevapladı.