"DEVLET KUTSAL DEĞİLDİR, DEVLETİ YÖNETENLER KUTSAL DEĞİLDİR"

Cumhurbaşkanı Adayı Selahattin Demirtaş daha sonra Bursa'daki sivil toplum kuruluşları temsilcileri ile iftar programında buluştu. İftarda bir konuşan Demirtaş, bugüne kadar Türkiye'de devlet yada hükümet başkanlarının o makamlara geldikleri günden itibaren sadece devletin büyük çıkarlarını düşündüklerini söyledi. halkın çıkarlarının asla umurlarında olmadığını dile getiren Demirtaş, "Binlerce örneği vardır. Halk Sivasta yakılmıştır. Devletin başında olan, 'devlet zarar görmesin diye olayı büyütmeyelim. Bir trafik kazanında bir futbol maçında bile bu kadar insan ölebilir' demiştir. Çünkü o an onun işi halkı, halkın çıkarlarını korumak değil. O anda Sivas'ta, bir otelde diri diri yakılan insanlar onun için bir şey ifade etmiyor. Roboski'de savaş uçakları 34 kişiyi parçalar ama o anda devleti yöneten kişinin yüreği sızlamaz. Çünkü onun için önemli olan devletin çıkarlarıdır. Bu nedenle hemen Roboski katliamından sonra Başbakan, Genelkurmay Başkanı'na teşekkür etmiştir. Soma'da 301 işçi katledilir ama onun aklına işçilerin ailesi gelmez. Onun için önemli olan devletin çıkarlarıdır. Aman devlet zarar görmesin. bu nedenle bu işin fıtratında bu vardır. kader der. Devlet zarar görmesin diye 301 işçinin cenazesinin üzerinde rahatlıkla tepinebilirler. Gezi'de Berkin'i, Ali İsmail'i katlettikten sonra ölen ölmüştür işimize bakalım diyebilirler. çünkü onlar için önemli olan devlettir İşte bu nedenle asla halk bugüne kadar iktidara gelmemiştir" dedi.

Bu topraklarda başbakan olmuş ve fakir fukara olarak bir kenara çekilmiş insanların olmadığını anlatan Demirtaş, "Yedi sülalesi zengin olmadan bakanlık dönemi bitmiş kaç bakan tanıyorsunuz? Bu milletin malı mülkü hep bunlara peşkeş mi çekilecek, bunu kimse denetleyemeyecek mi? Halk kendini yönetemeyecek mi? Halkın başına bir iş geldiğinde, halkın yanında olan önce kendini düşünen bir cumhurbaşkanımız, bir başbakanımız olmayacak mı? Bizler mecbur muyuz? Yüz yıldır bizi bu şekilde yönetiyorlar. Yüz yıl daha böyle mi yönetmelerine tahammül göstereceğiz" diye konuştu.

Bu devrin kapanması gerektiğine dikkat çeken Demirtaş, ülkede herkesin el ele vermesini istedi. Kürtlerin yakın bir zamana kadar ezilen ötesi bir halk olduğunu belirten Demirtaş, yaptıkları mücadele sonucunda bu durumun biraz daha iyileştiğini ve ezilen konumuna geldiklerini söyledi. Demirtaş sözlerine şöyle devam etti:

"SAHTE OLAN, ŞU AN YAŞANANLAR"

"Öyle bir cumhurbaşkanımız olsun ki bir Alevi, hakarete uğradığında o akşam o Alevi'nin evinde olsun, yemeğini yesin, çayını içsin. Bir başörtülü çalıştığı yerde horlanıyorsa, Cumhurbaşkanı ertesi gün onun yanında olsun, elinden tutsun. Eğer bir işçi grevi varsa, maaşları ödenmemiş, işten çıkarılmışsa halkın başkanının işi, Çankaya'da oturmak, MGK ile konuşmak değil, bu işçinin, grevin yanında olmaktır. Eğer biz halkın başkanını seçiyorsak, halk ne ise nasıl yaşıyorsa, neyi düşünüyorsa, başkanının da öyle düşünüp, öyle yaşaması lazım. Bunlar ütopya değil, hayal değil. Gerçek olan bunlar. Sahte olan şu an yaşananlar. Olması gerkenleri söylüyorum. Bu yalanı bize dayatanlar, ikiyüzlü riyakarlığı bize dayatanlar, asıl sahteciliği bize yapanlardır. Devlet kutsal değildir. Devleti yönetenler kutsal değildir. Devleti yöneten, Allah tarafından özel yetkilendirilimiş yada atanmış özel insanlar değil. Bizden üstün değiller. Asil halk. Siz ne istiyorsanız, onlar onu yapmak zorundalar. Yapmıyorlarsa, milletin yetkisini, meşruiyetini yitirirler. Bu kadar kritik dönemde tek adamlıktan bıktıysanız, her akşam parmağını sallayan bir başbakan görmekten bıktıysanız, bağıran çağıran öfkeli bir devlet anlayışından bıktıysanız. 'Oy verdik ama bin defa pişman olduk' diyorsanız ama 'öbüründe de umut yok, öbürü de eskiyi temsil ediyor' diyorsanız, tek alternatif var. Özgürlükçü demokrat tek çizgi var. Biu çizgi dışında Türkye'nin önünü açabilecek başka anlayış yok. Yanı başımızda, Suriye'ye, Irak'a bakın. Bu anlayış gelişmediği için birbirlerini boğazlıyorlar. Aynı masada yemek yiyemedikleri için birbirlerini kesiyorlar. Türkiye'de işte bu gidişatı önlemenin tek yolu, aynı masada dostça, kardeşçe ekmeğinizi, yemeğinizi paylaşabilmektir."

"MİLLETİN TEKLİĞİ KADAR FAŞİZAN BİR DÜŞÜNCE OLAMAZ"

Asıl tehlikeli olanın teklik anlayışı olduğunu ifade eden Demirtaş, tek dil kadar faşizan bir düşüncenin olamayacağını söyledi. Demirtaş, "Milletin tekliği kadar faşizan bir düşünce olamaz. Milletin kendi içinde birliği beraberliği olur ama tekliği olmaz. Siz 'illa da öyle yapacağım' diyorsanız, başaramazsınız. Bundan zulüm, faşizm ve katliam çıkar. Bundan huzur, demokrasi, birlik çıkmaz. Zorla dayatma ile kimsenin kimliğini elinden alamazsınız. Bu hakaretlerin büyüğü de Türkleredir, Türk halkınadır. Bu Türk milletini ezmek değil midir? Türkiye'de 'ben Türk değilim' diyenlerin zorla, kafasına vura vura 'Sen Türksün' dedirtmek, Türkleri büyüten bir şey değil. Bu Türklük adına yapılan en büyük hakarettir. Bütün kimlikler eşit derecede onurludur. Yaşanan bütün acılarla yüzleşerek, ortak geleceğimizi inşa edeceksek, cumhurbaşkanlığı seçimi bize büyük bir fırsat veriyor" dedi.

"'BEN LAİKİM' DEMEYE İNSANLAR ÇEKİNİR HALE GELDİLER"

Bu düşüncelerin sadece kendisine ait değil, milyonlarca insanın ortak fikri olduğuna değinen Demirtaş, "Ortak fikirlerine oy vermede tek kaygınız benim Kürt kimliğim ise bu son derece yanlış ve yanılgılı bir yaklaşım olur. Ben bu kimliğimle siyasetteyim. Kürt kimliğimi inkar edecek de değilim ama unutmasın hiç kimse bu ülkeyi yönetenin Türk, Kürt, Ermeni, çerkez, Gürcü olması önemli değil. Vicdanlı, ahlaklı olması önemlidir. Sizler de eğer bu seçimlerde Türkiye'yi her tarafta bu anlayışın, bu ilkelerin büyümesine destek olursanız, o zaman yeni yaşamın sayfaları açılacak. Kimliğiniz sizin için korkulacak bir durum olmayacak. Ama bir zamana kadar ülkede başörtülüler, müslüman-muhafazakar kesim korkardı. Unutmadık o günleri. Mazlumdu, ezilendi. Kürtler, Aleviler kimliklerini ifade etmeye korkardı. Bakın şimdi iktidardaki anlayış nedeniyle belki muhafazakar kimlik kendini ifade etmekten korkmuyor ama öbür taraftan Aleviler'aleviyim' demeye çekinir hale geldiler. 'Ben laikim' demeye insanlar çekinir hale geldiler. Huzurun tek yolu radikal, gerçek, kalıcı demokrasi. Bunun tek çizgisi birlikte yönetme ve mücadele etmek" diye konuştu.

Başbakan Erdoğan'ı eleştiren Demirtaş, "Kardeşlik, özgürlük, ileri demokrasi en çok Başbakanın kullandığı laflardır. Söylediği laflara, ambalajına bakmayın. Ne yaptığına bakın. Ne halt işlediklerine bakın. Mevzu ezen, ezilen meselesidir. 'Biz bu devletin tepesine özgürlükten, demokrasiden yana bir anlayışı koyacağız. Hakkımızı orada koruyacak bir cumhurbaşkanlığı sistemi yaratacağız' desinler. Artık cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra başka bir Türkiye'ye başka büyük umutlarla yürüyor olacağız" dedi.

1 TL İSTEDİ

Konuşmasının sonunda seçim kampanyasının finans yönü olduğunu belirten Demirtaş, "Büyük paralar toplayalım, büyük işler, kampanyalar yapalım demiyoruz ama herkes en az 1 Lira yatırsın diyoruz. Çünkü bizim için o 1 Lira, hırsızlıkla elde edilmiş 1 milyar dolardan daha değerlidir. Alınterinizle, yürekten, saf, helal bize göndereceğiniz 1 Lira, bizim kampanyanın en büyük gücüdür. Hiçbir şey yapamıyorsanız, bize dua edin." diye konuştu.

Demirtaş konuşmasının ardından İstanbul'a hareket etti.

FOTOĞRAFLI