Felat BOZARSLAN- Bayram BULUT/DİYARBAKIR, () - BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, yerel seçimlerde Ak Parti'nin oylarını gerilettiklerini, Fethullah Gülen cemaatine yönelik operasyon yapılması halinde ilkeli duruşlarını sürdüreceklerini söyledi. Demirtaş, "Bir linç kampanyasını desteklemeyiz" dedi.
Demirtaş, Diyarbakır'da düzenlediği basın toplantısında yerel seçim sonuçlarını değerlendirdi. Uzun süre tartışılacak bir seçim döneminin geride kaldığını anlatan BDP lideri şöyle konuştu:
"Sonuçlar gösterdi ki; Türkiye'de toplum içerisinde çok keskin bir kamplaşma var. Seçmen eğilimleri, seçimden seçime kolay değişmiyor. Büyük toplumsal olaylar seçmen eğilimlerini ciddi şekilde etkilemiyor. Bütün partilerin bu sonuçları önüne koyup tartışması gerekiyor. Yerel belediyeciliğin tartışılması gereken bir seçim yaşamalıydık. Genel seçim havasında bir seçim yaşadık. Gezi direnişi, 17 Aralık, hükümetin yolsuzluk, rüşvet skandalları, tape'ler, kayıtlar, bütün seçim kampanyalarını etkiledi. Görünen o ki tüm tartışmalar içerisinde seçmen kitlesi ağırlıklı olarak görüşünü koruyor."
"AA VE TRT BARİZ BİR BOYKOT UYGULADI"
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, yerel seçimde öngördükleri hedeflerin yüzde 80-85'ine ulaştıklarını, daha büyük başarı elde etme potansiyelini harekete geçirme, birleştirme konusunda zorluklarla karşılaştıklarını söyledi. Demirtaş, şunları söyledi:
"Eşit bir seçim yarışı içerisinde olmadığımızı herkesin görmesi lazım. Medya desteği asla BDP ve HDP'den yana değildi. Devletin resmi kanalları dahil olmak üzere bariz bir ayrımcılık yaşadık. Özellikle Anadolu Ajansı ve TRT'nin BDP-HDP bloğuna bariz boykot uyguladığı gördük. Devlet kanalı ve özel kanalların bir çoğu partilerimize karşı açık bir boykot uyguladı. Sosyal medya yasaklar nedeniyle ağır bir darbe aldı. Çok sayıda arkadaşımız tutukluydu. Diğer partiler yüzlerce trilyonluk devlet yardımıyla seçim kampanyası yürüttü. Bunların hiç birini mazeret olarak görmüyor ve öne sürmüyoruz. BDP önemli bir başarı elde etmiştir. HDP, Batı'da istenilen ölçüde olmazsa bile belli bir kabul gördü."
"AKP'Yİ GERİLETTİK"
Seçim kampanyasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, başta olmak üzere ötekileştirici, kutuplaştırıcı, düşmanlaştırıcı bir dil kullanıldığını söyledi. Demirtaş, bunun toplumda büyük gerilimlere yol açtığını vurgularken şöyle konuştu:
"Bu gerilimin kalıcı olmaması için partilerin çaba sarf etmesi lazım. 'Seçime giriyoruz, savaşa girmiyoruz' dedik. Toplumu bu kadar düşmanlaştıracak siyasetin kimseye yararı olmayacağını söylemiştik. İlkesiz, belden aşağı siyaset içinde olmadık. İlkeli bir tutum sergiledik. AKP'nin yanlışlarını, hem AKP karşıtı cephe içerisinde yer aldığını söyleyip hukuk dışı, belden aşağı yöntemler kullanan cepheyi eleştirdik. Her yerde AKP'yi gerilettik. Oylarımızı artırmayı başardık ve belediye sayımızı artırdık. Düşük oy aldığımız, yerel yönetimleri kaybettiğimiz yerler için kapsamlı tartışma yürüteceğiz. Halk aptal değildir. Halkın organik bir aklı vardır. Herkesin halkın iradesine saygı göstermesi lazım. Bu seçimde BDP-HDP başarı sağlamıştır. Bu sonuçlar kolay elde edilmiyor. En küçük hükümet, devlet desteği yoktu. Ama kösteği de yoktu. Hepsi değil ama ağırlıklı olarak milletvekillerimizin çoğu özverili çalışma sergiledi. Alnımızın akıyla çıktık, etkili sonuçlar aldık. Bu küçümsenecek başarı değil. Halkın iradesi saygındır. Kaybettiğimiz ve kazandığımız yerde halkın iradesine saygı duyuyoruz. Halk en doğru kararı verdi."
Demirtaş, TRT, AA ve TEDAŞ dahil devlet kurumlarının sınıfta kaldığını, seçim sonuçlarının AK Parti'nin bulaştığı suçları, günahlarını temizleyip, ortadan kaldırmayacağını anlatırken şöyle konuştu:
"İnsanların AKP'ye destek vermesinden; hırsızlık, yolsuzluk iddialarına, yapılmış  hırsızlığa destek verdiği anlamı çıkmaz. Hırsızlıktan hesap sornak için mücadele etmek lazım. Hırsızlıkla yolsuzlukla mücadele ederken ilkesiz ve belden aşağı davranarak sonuç alınamayacağını birilerinin görmesi lazım. AKP'nin oylarını artırmasının en büyük nedeni AKP karşıtı cenah diye adlandırılan, AKP karşıtlığından başka hiçbir şeyi olmayan, topluma umut vermeyen, projesi olmayan cenahtır. Biraz ilkeli siyaset yapılsa, ilkeli ittifaklar, ortak mücadele, proje üzerinden seçim kampanyaları yürütülse, kasetler yerine halka bel bağlansa etkili sonuçlar alınırdı. BDP'nin yaptığı buydu.  Kasetler yerine halkımıza güvendik. Halk hırsıza sahip çıkar diye bir şey yok. AKP'ye oy verenler de bunun hesabını soracaktır. AKP'nin karşısına ciddi bir alternatif muhalefet bloğu çıkaramadığımız için AKP dışında Türkiye'nin doğusunda BDP alternatif olarak görülüyor. Türkiye batısında ciddi bir alternatif çıkaramadığımız için AKP oylarını koruyarak, arttırarak yoluna devam ediyor."
"SÜRECİN İLERLEMESİ AKP'NİN ATACAĞI ADIMLARA BAĞLI"
Demirtaş, katılımın da düşük olduğu bazı illerde oylarının azalmasını bir mesaj olarak gördüklerini, yine de muazzam bir zafer ve başarı elde edildiğini, Batı'da oylarının yeterince sandığa ulaşmadığını düşündüklerini söyledi. BDP lideri bunun nedenlerini tartışacaklarını bildirirken, "Seçim sonuçlarının çözüm sürecini etkileyebileceğini tahmin ediyorduk. Sürecin pozitif veya hızlı ilerlemesi AKP'nin atacağı pratik adımlara bağlıdır.  AKP hızlı bir şekilde müzakere sürecine geçiş ve yasal değişiklikler konusunda ilerleme sağlarsa çözüm süreci ilerler. Bunu gerçekleştirmezse çözüm süreci AKP'nin ilerletme niyetine bağlı çökmüş olacak. Koşullar çözüm sürecini ilerletmek için uygun" dedi.
Tutuklama, örgütsel dağınıklıklar ve maddi zorluklardan dolayı parti potansiyelini ortaya çıkarmakta zorlandıklarını vurgulayan Demirtaş, seçim sürecinden önce HDP-CHP görüşmelerinde ilkeli işbirliği ortaklığının tartışıldığını anlatırken, "Bu bir şanstı aslında. CHP ilkeli bir ittifakı deneyip milliyetçi, ulusalcı unsurlardan arınıp demokratik bir birliği seçmek yerine başka türlü ittifaklara girmeyi, daha ilkesiz ittifakları tercih etti. Türkiye o potansiyali de boşa harcadı. Hada-Par çok gürültü çıkardı. Ama seçime negatif veya pozitif bir etkileri olmadı" dedi.
Demirtaş, 'Demokratik özerklik' kavramından ne anladıklarına ilişkin soru üzerine, yerel hizmetlerin nitelikli hale getirilmesi, çok dilli ve kültürlü hizmet verilmesi, ana dilde eğitimden, sağlığa kadar bunun altyapısının oluşturulmasında belediyelerin çaba harcayacağını söyledi. Bunun belediyelerin yetkisi ve görevi içerisinde olduğunu kaydeden BDP Genel Başkanı şöyle devam etti:
"İnsanlar yaşam, kültür, tarih, dillerine, yaşadığı yere uygun hizmet edilsin diye oy verir. Cemevlerini resmileştireceğiz, Alevilerin örgütlenmesine hizmet edeceğiz. Ama sünni ve muhafazakarların olduğu yerlerden de oy aldık. Orada da beklentileri karşılayacağız. Araplar, Süryaniler ve Yezidiler'den de oy aldık. Onların inanç, dilinin gelişmesi için ne kadar imkan varsa kullanacağız. Bunu Kürtçe için de yapacağız. Ders kitaplarının basılmasından, ücretsiz dağıtılmasına, başka dillerde öykü, roman, şiir kitaplarının basılıp dağıtılmasına kadar elimizde ne imkan varsa kullanacağız. Anadilde eğitim yapılması için örnek model sınıflar açılması için ugraşacağız. Bütün bunların hepsi demokratik özerklik dediğimiz, halkın yerelde ihtiyaç ve sorunlarının çözümünün bir parçasıdır. Halk buna oy verdi. Halk bunu bekliyor. Gereğini yapmak boynumuzun borcudur." 
Demirtaş, Fethullan Gülen cemaatine operasyon yapılması olasılığına ilişkin soru üzerine elde belge, bilgisi varsa kişiye dönük operasyon yapılabileceğini vurguladı, şöyle dedi:
"Bir camia, cemaatin tamamını suçlu ilan edip bütün üyelerini linç edemezsiniz. Bu bize yapıldığı için biliyoruz. KCK operasyonları adı altında on binlerce insan içeri atıldı. Fethullah Gülen cemaatinin sempatizanı olduğu için veya ona gönül verdiği için suçlar, tutuklarsanız BDP olarak biz bu yaklaşımı asla desteklemez, hoşgörmeyiz. Gerçekten suç işlemiş, gizli örgüt kurmuş, casusuluk yapmış, kişilerin özel yaşamını dinlemiş kişiler varsa, bunlar TCK'da suçtur. Bu suçu işleyenlerin gereğinin yapması lazım. Başbakan'ın kastettiği buysa, kimseye şantaj yapmasına, tehdit savurmasına gerek yok. Kendisi bu ülkenin Başsavcısı değil. Bilgi, belge varsa savcıya teslim edecek. İnlerine Başbakan'ın kendisi mi girecek? Kiminle birlikte inlerine hangi yetkiyle giriyor? Bunu yapacak olan yargıdır. Kendini yargının yerine koyması kafada henüz demokrasinin şekillenmediğini açık şekilde ortaya koyuyor. Başbakan'ın bu ülkede kişilere operasyon yapma yetkisi yoktur. Etrafındaki bir akıllı bunu Başbakan'a söylemiyor. Senin Başbakan olarak böyle bir yetkin yok. Sen kime, ne operasyon yapıyorsun? Operasyon yetkisi, talimatını verme yetkisi, kararını verme yetkisi sende değil. Tümüyle yargısal bir konudur. Ama yargıyı kendine bağlı gördüğü için bunları konuşuyor. Böyle bir evrensel duruma, mevcut hukuki duruma bakarız ve ilkeli duruşumuzla durumu karşılarız. 'Cemaat suçludur, yakaladığınız yerde içeri atın, cemaate inanan insanları içeri doldurun' gibi bir linç kampanyasını desteklemeyiz. Masum olan tek bir insan bile zarar görürse bu hukukun katledilmesi anlamına gelir."
Demirtaş, seçimden aynı heyetin İmralı'da Abdullah Öcalan ile görüşmeye gidebileceğini, gazeteci, yazar ve aydınların gitmesini de beklediklerini açıkladı.
Demirtaş, BDP'nin yakında toplanarak olağanüstü kongre kararı alacağını yöneticilerini belirleyeceğini söyledi.

FB,BB(GG/İD) (FOTOĞRAFLI)