CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kullandığı 'Cadı avı' sözünü eleştirdi. Türmen, "Bütün hızıyla süren  'Cadı avı', Gezi olaylarından sonra başladı. Gezi olaylarına katılan cadılar teker teker evlerinden alınarak yargı önüne çıkarıldı. Arkasından 17 Aralık'tan sonra tekrar bir cadı avı başladı. Cadı avına son verip başka şeyler üzerinde durmak doğru olur" dedi.
CHP İzmir Milletvekili Rıza Mahmut Türmen, TBMM'de basın toplantısı düzenledi. Yanında içinde meclis kütüphanesinde yer alan kitapların da bulunduğu kitapları getiren Türmen, PKK'ya yardım ettiği gerekçesiyle hapis cezasına çarptırılan Mülkiye Demir Kılınç'ın durumuna değindi. Kılınç'ın bir kitapçıda çalıştığını belirten Türmen, şöyle dedi:
"O kitapçıya gelip kitapları alıyor birisi. Mahkeme kararında kitaplar var. Kitap satışını suç olarak sayan;12 Eylül zihniyetidir. Sayın Başbakan, 'Bazı kitaplar bombadan dahi tehlikeli' demişti. Mahkeme de bu zihniyete uygun karar vermiştir. Mülkiye Kılınç, yeni doğum yaptı. Bu ayın 19'unda ikiz bebeğiyle cezaevine girmek zorunda. Cezaevi çocukları olarak gelişecekler. Bu, öyle bir dönemdir ki bebekleri annelerinden ayırmak da mümkün değildir. Çünkü bebeklerin süt ihtiyacı vardır. 6 yaşından önce annelerinden ayırmak da sağlık bakımından sakıncalıdır. Bu, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne aykırıdır. Sonuç olarak, böyle herkesin evinde olan hepimizin okuduğu kitaplar yüzünden iki yeni doğmuş bebeğin yaşamları mahvediliyor. Hayatları karartılıyor bu bebeklerin. Bunu, bir hukuk devletinde kabul etmek mümkün değildir. Mülkiye'nin cezaevine girmesini engellemek lazım. Bu, çok zor birşey. Mülkiye, cezaevinde bu çocuklara nasıl bakacak? Terör suçu olduğu için hükmün bildirilmesinin ertelenmesi gibi şeylerden de yararlanamıyor. Denetimli serbestlikten yararlanamıyor. Böyle bir suç işlemişseniz hiçbir indirimden yararlanamazsınız. Biz CHP olarak bunları değiştirecek kanun teklifleri hazırlıyoruz. Kitap satmak, Yunus Emre'nin hayatıyla ilgili kitap satmak terör suçu olarak nitelendirilemez. Bu suçları işleyenlerin cezaevlerine girmelerini engelleyecek, tedbirlerden yararlanmalarını sağlayacak kanun teklifi hazırlıyoruz. Bunları yakında vereceğiz."
Tüzmen, bir gazetecinin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Türkiye Barolar Birliği Metin Feyzioğlu arasındaki tartışmayı hazırlatması sorması üzerine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarının bulunduğunu söyledi. CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen şöyle konuştu:
"O kararlarda der ki: ifade özgürlüğü sadece beğenilen istenilen ifadelere ait değildi. Aynı zamanda öfkelendirici ifadeler de ifade özgürlüğüne girer. Bu kriteri Türkiye'ye uyguladığınız zaman Sayın Başbakanın tepkisi demokratik bir toplumda olması gereken tepki midir, değil midir bunu kolayca görebilirsiniz. Barolar, iktidar tarafından bir meslek kuruluş olarak görülüyor. Barolar, 'Avukat ve yargıçların sorunları varsa ona değinirsiniz hukuk sorunlarına değinemezsiniz.' Bu yanlış bir anlayış. Barolar, savunmanın toplandığı bir yerdir. Yargının adil bir şekilde işlemesi, yargının temel ayağını teşkil eden savunmanını da işlemesine bağlıdır. Yargı sisteminin parçası olan baroların hukuk devletiyle ilgili sorunları açıklamaları doğaldır. Bunu yapınca edep dışı mı davranıyor baro başkanı?"
Bir gazeteci ise, Başbakan Erdoğan'ın 'cadı avı' açıklamasını hatırlattı. Türken, "Cadı avı bütün hızıyla sürüyor. Cadı avı Gezi olaylarından sonra başladı. Gezi olaylarına katılan cadılar teker teker evlerinden alınarak yargı önüne çıkarıldılar. Arkasından 17 Aralık'tan sonra tekrar bir cadı avı başladı. Cadı avına son verip başka şeyler üzerinde durmak doğru olur" dedi.

(HT/İD)