CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran Gezi eylemleri sırasında Kabataş'ta türbanlı bir kadının eylemciler tarafından saldırıya uğradığı iddiaları ile ilgili olarak yayınlanan görüntülere ilişkin, "Başbakan açıkça kendi halkına karşı yalan söyledi, kışkırtıcılık yapmaya çalıştı. Başbakan "Başmitoman" (Mitomani: yalan söyleme hastalığı) gibi kendi söylediği yalana kendisi inandı. Kendisi hakkında halkı kin ve düşmanlığa tahrik ile iftira suçlarından suç duyurusunda bulunacağım" dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yayınlanan söz konusu görüntülere ilişkin yaptığı açıklamaları hatırlatan Oran," "Gezi olayları sırasında; Kabataş'ta deri eldivenli, üstleri çıplak 70 - 100 kadar kişinin hakaretler ederek bebeğinin yanında başörtülü bir kadına ve onu korumaya çalışan bir amcaya saldırdığı, saldırganların başörtülü kadının üstüne idrarlarını yaptığı ve cinsel tacizde bulunduğu yönünde çok vahim iddialar Başbakan tarafından gündeme getirildi. Başbakan televizyon kanallarında, Esenboğa Havalimanında, yaptığı birçok mitingde "Benim başörtülü bacılarıma bebeklerinin yanında saldırdılarö diye bağırdı, bu olayın görüntülerini de açıklayacaklarını söyledi. Ana muhalefet partisi olarak bir Başbakan tarafından ifade edilen bu çok vahim iddiaları ilk öğrendiğimiz anda dikkate ve ciddiye alma sorumluluğu hissettik. Eğer bu iddialar gerçekse saldırıyı gerçekleştirenlerin hemen ceza alması gerektiğine inandık ve hemen konuya müdahil olduk. İçişleri Bakanlığı ve İstanbul Valiliği'ne Bilgi Edinme Kanunu çerçevesinde başvuruda bulunarak, bir kamera kaydı olup olmadığını, olayla ilgili tanıkların bulunup bulunmadığını, bu kişilerin ifadelerinin alınıp alınmadığını, olay anında bölgede emniyet mensubu bulunup bulunmadığını ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı birimlere herhangi bir başvuru yapılıp yapılmadığını sordum. 30 Temmuz 2013'te bana 5 satırlık bir cevap geldi ve bu olayla ilgili olarak emniyet müdürlüğüne hiçbir başvuru yapılmadığı bildirildi" diye konuştu. "BAŞBAKAN AÇIKÇA KENDİ HALKINA KARŞI YALAN SÖYLEDİ"

Yayınlanan söz konusu görüntülerde sıradışı bir durumun söz konusu olmadığını açıklayan Umut Oran, Bugün ortaya çıkan görüntüler açık bir şekilde 1 Haziran'da Kabataş İskelesi önünde herhangi bir saldırı olmadığını, başörtülü başka vatandaşların rahatça o bölgede hayata devam ettiğine, Kabataş İskelesi'ndeki güvenlik görevlilerinin hiçbir olağanüstü durumla karşılaşmadan görevlerini yaptıklarını, yani olağandışı en ufak bir olayın bile olmadığını göstermektedir. Görüntülerde iddia sahibi kişi eşini beklemekte, hiçbir anormallik olmadan da hayatına devam etmektedir. Yine saldırıya uğrayan bir amca da görüntülerde bulunmamaktadır. Başbakan açıkça kendi halkına karşı yalan söyledi. Bir kısım vatandaşları dini ve manevi duygularını kullanarak, başörtülü bir kadına bebeğinin yanında saldırıldığı iddiasıyla halkın bir kesimine karşı kışkırtmak için bu yalanı ve iftirayı kullandı. Özgürlük ve adalet için sokaklara çıkıp, bu isteğini dile getiren tertemiz gençleri "bebeklerinin yanında başörtülü kadınlara saldıran canavarlar" olarak lanse etmek için kışkırtıcılık yapmaya çalıştı. Bir Başbakan'ın görevi halkı sükûnete ve sakinliğe teşvik etmekken, o sonuçlarını bilerek ve isteyerek vahim olayların doğması için bu yalanı kullandı" ifadelerine yer verdi. "İFTİRA SUÇLARINDAN SUÇ DUYURUSUNDA BULUNACAĞIM"

Başbakan Erdoğan hakkında suç duyurusunda bulunacağını belirten Oran konuşmasını şöyle sürdürdü: "Başbakan 'Başmitoman' gibi kendi söylediği yalana kendisi inandı. Bu yalanı da her yerde fütursuzca, yüzü kızarmadan ifade etti. Her yerde "iyi biliriz, gayet iyi biliriz, çok iyi biliriz" diye konuşan Başbakan'ın en iyi bildiği şeylerden bir tanesi de yalan söylemek, halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek, iftira atmak. Bunlar yalnızca birer davranış değil, aynı zamanda Türk Ceza Kanunu'nda karşılığı olan suçlar. Bu sebeple kendisi hakkında halkı kin ve düşmanlığa tahrik ile iftira suçlarından suç duyurusunda bulunacağım. İktidar halkı birleştirmeli, halkın arasındaki birlik ve beraberliği güçlendirmelidir. Başbakanlık makamı da bu görevi kusursuz yerine getirmesi gereken, birleştirici, bütünleştirici davranması gereken bir makamken, Başbakan'ın son zamanlardaki hal ve hareketleri bunun aksine bir yön izlemekte ve ülkemizin birlik ve beraberliğine zarar vermektedir. Yalan söylemek, iftira etmek, kul hakkına göz dikmek hem hukukta hem ahlakta hem vicdanlarda hem de dinimiz nezdinde çok ağır suçlardır. Ne olursa olsun Başbakan bu konuyu açıklamak ve halkımıza gerçekleri söylemek zorundadır. Başbakanı bu konuda kamuoyunu bilgilendirmeye ve yüzleşmeye davet ediyorum. Bunun onun bir Başbakan olarak ülkemize, halkımıza karşı sorumluluğudur. CHP olarak biz dürüst, temiz, ilkeli siyaset anlayışı içinde faaliyetlerimize devam edecek, her türlü hukuksuzluğun takipçisi olacak, halkımızla birlikte yalanların değil gerçeğin hakim olduğu, hak ettiğimiz özgür ve adil Türkiye'ye kavuşacağız." (HT)