ANKARA, () - CHP İstanbul Milletvekili Aydın Ayaydın, Bakanlar Kurulu kararıyla 15 Eylül'den itibaren, çiftçilerin elektirik borçlarının ödenmemesi durumunda destek primlerinin doğrudan dağıtım şirketine gideceğini söyleyerek; ''15 Eylül'den itibaren vatandaşın devletten alacağı hesabından DEDAŞ'ın kasasına girecek. Çiftçiler 15 Eylül'deki bu uygulamadan sonra yeniden daha büyük eyleme başlarlarsa kimse şaşırmasın'' dedi.
Aydın Ayaydın, çiftçilerin elektirik borcunun tahsil edilmesiyle ilgili açıklama yaptı. Ayaydın, açıklamasında çiftçilerin borçlarını 15 Eylül 2014'e kadar ödememeleri durumunda destek ödemelerinden kesinti yapılacağını belirterek; "30 Ağustos 2014 Cumartesi günü Resmi Gazetede yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararında elektrik borcu bulunan çiftçilerin bu borçlarını 15 Eylül'e kadar ödememeleri durumunda hakkettikleri destek ödemelerinin bu borçlara mahsup edileceği belirtilmiş, bu mahsup işleminin nasıl yapılacağına ilişkin hususlar ise aynı Resmi Gazetede yayımlanan ve Mart 2014'de yürürlüğe giren Uygulama Tebliğinde değişiklik yapan yeni bir Tebliğ ile açıklanmıştır. Bu yeni Tebliğe göre, borcunu ödeyemeyen çiftçiler hakkında Şirketin bankaya bildirimde bulunduğu tutarlar Banka tarafından Şirket hesabına doğrudan aktarılacaktır" diye konuştu.
"KABUL EDİLEMEZ BİR DURUM"
CHP'li Aydın Ayaydın, vatandaşın hak edişlerinin kendi rızası olmadan, sadece şirketin bildirimi ile doğrudan banka tarafından elektrik şirketine aktarılmasının hukuki dayanağı olmadığını savunarak, şöyle devam etti; "Vatandaşın parasının kendi bilgi ve onayı olmadan şirkete aktarılması kabul edilemez bir durum olup, sorunları büyütmekten başka bir işe yaramayacaktır. Üstelik Mart 2014'de yayımlanan ve halen yürürlükte olan Uygulama Tebliğinde çiftçinin ancak bankaya yazılı müracaatı halinde hakettiği destekleme tutarından, şirketin hesabına aktarılabileceği belirtilmişken, yeni Tebliğ ile vatandaşın parasını kendi bilgi ve izni olmadan şirkete aktarmak aynı zamanda büyük bir çelişkiyi de ifade etmektedir. Zira şu an Uygulama Tebliğinin 4. Maddesinde çiftçinin iradesi dışında şirketin bankaya bildirdiği tutarın doğrudan şirkete aktarımı söz konusu iken aynı Tebliğin 5. Maddesinin 3. Fıkrasında ise çiftçinin Bankaya yazılı müracaatı halinde hakettiği destekleme tutarından, şirketin hesabına aktarılabileceği hükmü yer almaktadır. Bu durum çelişkiyi de ortaya koymaktadır."
"HÜKÜMET VATANDAŞININ DEĞİL, DEDAŞ'IN YANINDA"
Şirketin alacak tahsilini doğrudan bankadan yapmasının tepkiyle karşılacağı öngörüsünde bulunan Ayaydın; "Tüm bu yaşananlar başta Derik ve Kızıltepe olmak üzere tüm Güneydoğu'da, halkına yönelik bir haksızlık olmanın ötesine geçmiş, Hükümetin kimin yanında durduğunu göstermiştir. Ne yazık ki Hükümet vatandaşının değil, özel bir şirket olan Hükümete yakınlığı ile bilinen Abdullah Tivnikli'ye ait DEDAŞ şirketinin yanında durmayı tercih etmiş, özel şirketin alacağını tahsil etmesi için tabiri caizse başta Başbakan Davutoğlu olmak üzere tüm Bakanlar resmen seferber olmuş, demeç üzerine demeç verme yarışına girmişlerdir. Oysa bugüne kadar hangi özel şirketin vatandaştan alacağı için Hükümet böyle bir yola başvurmuştur? Hangi özel şirketin tahsil edemediği bir para için Devlet kendi olanaklarını o şirket için kullandırmıştır? O zaman bundan böyle vatandaştan parasını alamayan herkes Hükümetten aynı ilgi ve yolları görecek midir, Hükümet bir özel şirketin alacağı için örneğin vergi iadesini kişiye değil alacaklı şirkete mi ödeyecektir? Dolayısıyla açıktır ki, bu uygulama hukuksuz, yanlış ve yeni sorunlar yaratacak bir uygulamadır" ifadelerini kullandı.
"ÇİFTÇİ BİLGİLERİ YASA DIŞI OLARAK ÖZEL ŞİRKETE VERİLDİ"
Derik ve Kızıltepe'de "çiftçilerin, devletin kayıtlarında bulunan kişilere ait özel bilgileri, yani çiftçi kayıt sistemini yasa dışı bu özel şirkete vermiştir" iddiasında bulunan Ayaydın, bu durumun 'özel verilerin gizliliği ilkesi' ile bağdaşmadığını savundu. Bu verilerin şahsın adına ne kadar dönüm arazisi olduğunu gösterdiğini kaydeden Apaaydın şöyle devam etti; "Oysa bu arazi bildirimi gerçek değil varsayımdır. DEDAŞ hiçbir sayaç koymadan bu arazinin tamamına 100 dönüm buğday ekimi için 2 tl, 100 dönüm mısır için 7 TL, 100 dönüm pamuk için 9tl elektrik ücreti uyguluyor. DEDAŞ ayrıca, kendisine ait olmadığı yıllara ait de çiftçilere borç çıkartıyor. Çiftçi ise; buğday ve pamuk için belirlenen fiyatı kabul ediyor, ancak mısır ekimi için uygulanan 7 TL sının 5 tl sına indirilmesini, DEDAŞ tan önce TEDAŞ a ait döneme olan varsa borçlarını ise DEDAŞ a ödemek istemiyor ki bu haklı bir taleptir. Devir protokolünde devir tarihinden itibaren kullanılan elektrik ücretinin DEDAŞ tarafından tahsil edileceği hükme bağlanmıştır. Kaldı ki devletin yasa dışı DEDAŞ'a aktardığı Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) de yer alan arazi miktarı gerçek değil, ayrıca var olan arazinin bir bölümünde ekin yoktur. Yani elektrik enerjisi kullanılmıyor. Kullanılmayan tarlaya da DEDAŞ tarafından elektrik ücreti fatura ediliyor."
"DEVLETTEN ALACAĞI HESABINDAN DEDAŞ'IN KASASINA GİRECEK"
Ayaydın, bölgedeki izlenimlerini de paylaşarak, açıklamasını şöyle sonlandırdı; "DEDAŞ, halkın eylem yapmasını bilerek tahrik ediyor. Hatta dağıtım santrallerinin işgal edilip yakılmasını istiyor. Böylece Hükümete dönüp, bakın ben alacaklarımı tahsil edemiyorum, hatta çalışmalarımız engelleniyor, zararımız var. Siz bizim alacağımızı onların destekleme alacaklarından mahsup edin. Ve DEDAŞ bunu başardı. Hükümet hemen seferber oldu. Önce Bakanlar Kurulu Kararı, ardından Uygulama Tebliği. Ve Abdullah Tivnikli'ye ait şirketin alacakları için Başbakan ve Bakanları canla başla çalıştılar. Abdullah Tivnikli'nin hakim ortağı olduğu DEDAŞ sözde alacakları 15 Eylül'den itibaren vatandaşın devletten alacağı hesabından DEDAŞ'ın kasasına girecek. Çiftçiler 15 Eylül'deki bu uygulamadan sonra yeniden daha büyük eyleme başlarlarsa kimse şaşırmasın."