BAŞBAKAN Yardımcısı Bekir Bozdağ, CHP ve MHP'nin yaptıkları siyaseti 'babaannesinin çocukları öcüyle korkutmasına' benzetti. Bozdağ, "Milleti öcülerle korkutmak istiyorlar. Bu öcü siyasetinin etnik bağlamda, vatan- millet bağlamındaki kısmını MHP yapıyor. Laiklik, cumhuriyet kısmındaki diğer bağlamını da CHP yapıyor. İki parti de öcü siyaseti yapıyor" dedi.
Bolu Belediyesi ve Abant İzzet Baysal Üniversitesi işbirliğiyle düzenlenen 'Marka Şehir Bolu ve Uluslararası Köroğlu Festivali' etkinliklerine katılmak üzere kente gelen Bekir Bozdağ, belediye binası önünde çiçeklerle karşılandı. Bolu Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz ile birlikte makamına çıkan Bozdağ, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Köroğlu'nun Türk milletinin hafızasında olan bir kahraman olduğunu vurgulayan Bozdağ, şöyle dedi:
"Bolu' denilince; Köroğlu ve Bolu beyi bütün Türk milletinin hafızasındadır. Köroğlu; bugünlere kadar varlığını sürdüren, uzun ömürlü yaşayan halk kahramanı. Köroğlu sadece Bolu'ya ait değil. Bolu'dan çıkmış Türk milleti, Türkiye'ye aittir. Bugün farklı isimlerle de anılsa Türk cumhuriyetleri ve onların ortak kahramanıdır. Onların hepsinin ortak yiğididir. Köroğlu, efsaneleşmiş büyük, örnek insandır."
BAŞKAN YILMAZ'I İPTEN ALDIK
Bozdağ'ın açıklamaları sırasında araya giren Başkan Yılmaz, AK Parti'nin kapatılması davasında yargılananlardan biri olduğunu hatırlattı. Yılmaz, "Beni ve partimizi savunan da Bekir beydir. Onun sayesinde ceza almaktan ve kapatılmaktan kurtulduk" dedi.  Bozdağ, bunun üzerine "Ben başkanımızı ipten aldım" diye konuştu. Bozdağ, gülüşmelerin ardından yasak istenen kişiler arasında Yılmaz'ın olduğunu belirterek, "Devlet ve millet için çok tehlikeli ve tehdit gibi algılanan 72 kişiden biri de Bolu Belediye başkanıydı. Yargıtay Başsavcısı 'Çok tehlikeli bir adam yasak koyalım' dedi ama Anayasa Mahkemesi davayı reddetti. Ben de yasaklılar arasındaydım ama yolumuza devam ediyoruz" diye konuştu.
"BAŞÖRTÜSÜNÜ YASAKLAYAN BİR YASA SÖZ KONUSU DEĞİL"
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, başörtülü milletvekillerinin Meclis'e gelmesini de değerlendiren Bozdağ, TBMM iç tüzüğünde kadın milletvekillerinin başörtüsü takmasını yasaklayan veya başı açık gelmelerini emreden herhangi bir hüküm bulunmadığını bildirdi. Bozdağ, şöyle konuştu:
"Parlamentoda kadın milletvekilleri başı örtülü, başı açık kendi tercihlerine göre istedikleri kıyafetle bulunmaları onların doğal bir hakkıdır. Bu hakkı yasaklayan herhangi bir yasa söz konusu değildir. Biz bunu her defasında ifade ettik. Sevda hanım ya da bir başka milletvekili başını örterek Meclis'e gelmek istediğinde Meclis(in kapısı o ve onun gibi düşünenlere açıktır. Dün de açıktı bugün de açık olacaktır. Merhum Ecevit'in önceki dönemlerde 1995 seçimlerinde yaptığı iç tüzüğe ve anayasaya göre doğru bir davranış değildi. O günün şartları içerisinde yasakçı zihniyetin ortaya koyduğu anlayıştı. Parlamentoya başı kapalı bir hanımefendinin gelmesi millete meydan okumak olarak Sayın Ecevit tarafından takdim edilmişti. Had bildirme daveti yapılmıştı. Parlamento 76 milyon Türk milletinin iradesinin ortak yansıdığı ve temsilcilerinin buluştuğu bir yerdir. Bu ülkede başı açık hanımefendiler olduğu gibi başı örtülü hanımefendiler var. Onların temsilcilerinin bulunabileceği yegane yer orasıdır. Orada bulunmak kimseye meydan okumak değildir. Böyle bir tavırda utanılacak bir harekettir. Bugün geriye dönüp baktığımızda merhum Ecevit'i alkışlayanlardan hiç bir tanesi 'Çok doğru yapmıştır' lafını söylemiyor."
Bozdağ, CHP'nin bu tartışmalara son verme niyetinde olmadığını açıklayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Şu an yasak var mı; var. Nerede var; zihinlerde var. Birilerinin zihniyetinde bir yasak var. Anayasa ya da yasalarda herhangi bir yasak yok. Şu an CHP'li bazı milletvekillerinin basına yansıyan bazı sözleri var. CHP'liler başı örtülü bir kadın milletvekili Meclis'e gelirse ne yapacağız diye düşünüyormuş. Bana göre ayıp olan şey budur. Bir ülkede iktidara talip olan bir parti başı örtülü bir hanım vekil seçilirse ne yaparız ya da mevcut vekillerden birisi parlamentoya başını örterek gelirse ne işler yaparız, nasıl tavır takınırız diye müzakere yapması ayıp, yanlış olandır demesi lazım. Ama öyle görünüyor ki CHP bu tartışmalara son vermek niyetinde değil. Umarım artık onlarda bu tartışmalara bu noktayı koyarlar."
SÜREKLİ TOPLUMA KORKU POMPALIYORLAR
Bozdağ, MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin Başbakan Erdoğan'ı Damat Ferit'e benzettiğinin hatırlatılması üzerine ise şunları söyledi:
"Bahçeli'nin konuşmalarına baktığımız zaman bol bol hakareti ve iftirayı içeren konuşmalar yapıyor. Bahçeli'nin konuşmalarının iftira ve hakaret hariç diğer kısımlarını neredeyse ezberledim. Aynı konuları aynı kalıplar içerisinde aynı cümlelerle tekrar edip duruyor. MHP sürekli kendini tekrar eden bir partidir. Sadece iftira konusunda yenilikler yapıyor. Dilerim ki Bahçeli ve arkadaşları planlar, projeler konusunda kendilerini yenilesinler. Aklımın erdiği günden bu yana onlar konuşuyorlar, Türkiye bölündü, bölünecek. Sürekli topluma korku pompalıyorlar. Sürekli insanları korkuya iten, aman şu olacak, aman bu olacak siyaseti yapıyor. Benim babaannem evde çocuklar yaramazlık yaptığı zaman 'Bak öcüler geliyor' diye bizi korkutuyordu. Bizde öcüler gelmesin diye uslu vaziyete geçerdik. Şimdi Bahçeli'nin yaptığı benim babaannemin çocukları susturma siyasetinin başka bir versiyonu. Milleti öcülerle korkutmak istiyorlar. Bu öcü siyasetinin etnik, vatan millet bağlamındaki kısmını MHP yapıyor. Laiklik, Cumhuriyet kısmındaki diğer bağlamını da CHP yapıyor. İki parti de öcü siyaseti yapıyor. Ama bilmiyorlar ki bu millet Köroğlu'nun torunudur. Bahçeli'nin iftiralarına cevap vermek doğru değil. Onun hakaratlerine daha büyük hakaretle, onun küfürlerine daha büyük küfürle cevap verecek bir birikim ve ahlak anlayışı bizde yok. O konularda birincilik onların olsun."
HAKAN FİDAN İÇ SİYASET MALZEMESİ YAPILMAMALI
Bozdağ, Kılıçdaroğlu'nun, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'a sahip çıkmadığına ilişkin bir soru üzerine CHP liderinin Türkiye ile kimin bir problemi varsa ona sahip çıktığını belirterek şöyle konuştu:
"Türkiye'ye hizmet edenlere niye sahip çıkmıyor onu anlamıyorum. Kılıçdaroğlu'na sormak lazım; Hakan Fidan, Türkiye'ye hizmet etmiyor mu? Esad'ın sözcülüğünü Türkiye'de yapma yerine Türkiye'nin menfaatleri için hizmetlerini yürüten insanlara sahip çıkmak ana muhalefet partisinin de liderinin de görevidir. Bu konuyu iç siyasetin malzemesi haline getirmemek, iç siyasette rekabet konusu haline getirmekten çıkarmak lazım. Böyle konularda Türkiye'nin iktidar ve muhalefetinin her zaman bir olması lazım. Doğru olan da budur. Kılıçdaroğlu'nu anlamakta zorlanıyoruz. İktidar ve muhalefet dış politikada ayrı noktalarda bulunsa da her zaman aynı yerde durmayı başarmıştır. Suriye konusunda Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin değil Esad'ın yanında duruyor. CHP'yi ilk defa bulunduğu ana çizginin dışına çekmiştir."