Nursima KESKİN-Kerim BURUCU/ ERZURUM,()-ERZURUM Atatürk Üniversitesi tarafından düzenlenen 'Türk Dış Politikasında Güncel Gelişmeler' konulu 3'üncü Uluslararası İlişkiler Kongresi'nde konuşan Başbakanlık Başdanışmanı Savaş Şafak Barkçin, Ankara'nın Çinçin semtinden giderek Boğaziçi Üniversitesi'ni bitirdiğini söyledi. Göreve başladığı Devlet Planlama Teşkilatı'nda (DPT) yadırgandığını öne süren Barkçin, "Şu anda memleketimizde iş başında bulunan kadrolarımızın ben bir numunesiyim. Sayın başbakan da sayın Abdullah Gül de benzeri mütevazı köklerden gelen insanlar. Ben bunu bir nevi halkın devlete sızması olarak görüyorum" dedi. 
Atatürk Üniversitesi Kültür Merkezi Mavi Salonda düzenlenen 3'üncü Uluslararası İlişkiler Kongresine Başbakanlık Başdanışmanı Savaş Şafak Barkçin, Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Metin Hülagü, Atatürk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Metin Takkaç, akademisyenler, 21 farklı üniversiteden çok sayıda öğrenci katıldı. Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü tarafından organize edilen ve 2 gün sürecek olan kongrede 'Türk Dış Politikasında Güncel Gelişmeler' konusu hakkında öğrenciler tarafından sunumlar yapıldı. 
Başbakanlık Başdanışmanı Savaş Şafak Barkçin, kongrenin açılış konuşmasında Türkiye'yi komada olan bir insana benzetti. 12 yıl öncesine kadar Türkiye'nin Avrupalı olmak için komşularına sırt çevirdiğini ve unutkanlık içinde olduğunu ileri süren Barkçin, Abdulhamit'ten bu yana ilk defa bu kadar bilinçli bir dış politika çizgisini olduğunu savundu. Özgeçmişini anlatırken Ankara'nın Çinçin semtinden olduğunu açıklayan Savaş Şafak Barkçin şöyle devam etti:
"Şu anda Ankara'nın en tehlikeli bir mahallesi. Polisler bile operasyon için zırhlı araçla yürümek zorunda kalıyor. Dedem Erzurumlu olup biz de Ankara'nın en fakir mahallesinde mütevazı bir ailede gözlerimizi açtık. 8 kardeşiz ve hepimiz üniversite mezunuyuz. Ben 6 yaşımdan beri çalışıyorum. Bu hayat hikayesini iki şey söylemek için anlatıyorum. Birincisi; sonuç getiren şey gayrettir. İkincisi ise şu anda memleketimizde iş başında bulunan kadrolarımızın ben bir numunesiyim. Sayın başbakan da, sayın Abdullah Gül de benzeri mütevazı köklerden gelen insanlar. Ben bunu bir nevi halkın devlete sızması olarak görüyorum. Çünkü tek parti döneminde insanlara kapatılan belli bir kıyafete sahip olmadığınız zaman polislerin durdurup sokmadıkları mahallelerden kabiliyeti olan Anadolu insanlarının devletin belli kademelerine gelmesi, memlekete katkı vermelerinin yolu açıldı. Bunu açan iki büyük insan var. Birincisi Adnan Menderes'tir. Şehit bir başbakandır. Diğeri rahmetli Turgut Özal'dır. Şu anda biz üçüncü bir dönem yaşıyoruz."  
Ankara'da sıradan bir liseyi bitirip 30 yıl önce yabancı dil barajı olan Boğaziçi Üniversitesi'ne girdiğini aktaran Savaş Şafak Barkçin, "Sene 1984. İngilizce eğitim yapan Amerikalı bir misyoner okulu dönüşmüş şehre. Ve sadece yabancı dil bilenleri alıyor. Dolayısıyla çok açık ki Türkiye'nin yaklaşık yüzde 99'unu dışarıda bırakıyor. Kabiliyetiniz ne olursa olsun. Ama başında Türkiye Cumhuriyeti Boğaziçi Üniversitesi yazıyor. Öyle bir üniversitedeki biz girdiğimizde garip şekilde baktılar. Ben de Hababam sınıfında Fransızca'yı kendi kendime ilerleterek yabancı dil puanını tutturmuştum. Ve ben ilk Cuma namazı için hocadan müsaade istediğimde şoka girdi. Böyle bir ortamda girdik. Aynı yadırganmayı Devlet Planlama Teşkilatı'na girdiğimde de gördüm. Bana açıkça nereden geldiğim söylendi. Bunun anlamı Ankara'nın gecekondu mahallesinden bir insanın DPT'ye nasıl girebildiği idi" diye konuştu.

NK(KS/AK) (FOTOĞRAFLI)