SİZDEN ALDIĞIMIZ DESTEKLE YOLA ÇIKTIK
Araklı’daki toplu açılış törenine katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, farklı kalemlerde yaklaşık 22 trilyonluk yatırımın açılışını yaptıklarını belirterek şöyle konuştu:
“Türkiye çok hızlı şekilde değişiyor, hedeflerine doğru emin adımlarla ama kararlı ilerliyor. Bunun sebebi sizsiniz. Siz dua ettiniz, arkamızda dimdik durdunuz, ‘yürüyün’ dediniz biz de yürüdük. Sizin çizdiğiniz istikamette, sizden aldığımız destekle bu yola çıktık. Emanetinize layık olmaya çalıştık. Üzerimizdeki emanetin sizin emanetiniz olduğunu hiç ama hiç unutmadık. Sizin yüklediğiniz vazifeyle bu yolculuğumuza devam ettik. Biz kendisini lobilerin, çetelerin, sermayenin, medyanın aynasında değil, milletin aynasında hizaya çeken bir iktidar olduk. Biz böyle bir kadroyuz. Yola çıkarken, ‘milletimize efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geliyoruz’ dedik. Bizim aynamız sırlı camlardan oluşan aynalar değildir. Bizim aynamız milletin aynasıdır. Biz millete bakar, orada muhasebemizi yaparız. Ama diğerleri sırlı aynalara bakar ve orada kendilerini aldatırlar. Farkımız bu. Kim ne derse desin, ama millet ne derse biz onu yaparız. Biz milletin sözünü bugüne kadar hep emir telakki ettik. Yola da öyle devam ettik. Türkiye’de iktidarlara artık sermaye rota çizemez. Türkiye’de siyasete medya odakları rota çizemez. Güç odakları, lobiler, çeteler istikamet çizemez. Milli iradenin, sizin Araklı’daki kardeşlerimizin çizdiği istikamettir bizim istikametimiz. Devlete, millete, milletin hükümetine, medya artık yön veremez. Medyanın, sermayenin, çetelerin emir talimatıyla o hükümetlerin kurulduğu, yıkıldığı dönem artık geride kalmıştır. Vesayetler dönemi artık geride kalmıştır. Sesi çok çıkanın güçlü olduğu, daha çok bağıranın, yakanın, yıkanın terör estirenin güçlü olduğu dönemler geride kaldı. Türkiye hukuk devletidir. Türkiye milli iradenin, sandığın sözünün geçtiği bir ülkedir. Biz diğer ülkelere benzemeyiz.”
“DARBECİLERE SAYGI DUYMADIK, DUYMAYACAĞIZ”
Erdoğan, Mısır’daki darbeye de değinerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Mısır’da darbe oldu. Türkiye’den başka bunun bir darbe olduğunu söyleyen çıktı mı? Batı dünyası sessiz kaldı. Bir şey söylemedi. Hani demokrattınız? Niye konuşmadınız? Darbecilere niye ‘darbeci’ diyemediniz. Ama biz dedik. Niye? Çünkü biz bir ecdadın torunuyduk. Bizim ecdadımız bize dik durmayı öğretti, omurgalı durmayı öğretti. Eğilip bükülmeyi öğretmedi.
İstiklal şairimiz ne diyordu? ‘Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem. Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem. Biri ecdadıma saldırsa boğarım.’ Boğamazsam da hiç olmazsa yanımdan kovarım. Biz buyuz. Bizim ecdadımız bize bunu öğretti. Biz de bu yolda böyle yürüdük. Bundan sonra da böyle yürüyeceğiz. Darbeci, bizim büyükelçimizi Mısır’ın dışına çıkarıyormuş. Ee hayırlı olsun. Biz de onun maslahatgüzarına ‘hadi sana da güle güle’ dedik, onu çıkardık. Devletler arasında duygular konuşursa, kaybeden duygusuyla hareket eden olur. Biz duygumuzla hareket etmiyoruz. Eğer milli iradeye saygınız varsa, diyoruz ki, ordunun yeri bellidir. Sen dış düşmana karşı görev yaparsın. Milli iradeye dayatma yapamazsın. 3 bin 500 Mısırlı kardeşimizin acaba katili olarak anılmak mı iyidir, yoksa mazlumun yanında olmak mı iyidir? Biz mazlumun yanındayız. Biz Mısır halkının yanındayız. Biz onlarla beraber yürüyeceğiz. Biz darbecilere hiçbir zaman saygı duymadık, bundan sonra da duymayacağız. Milletin iradesine saygı duyacağız. Ülkemizde de böyle dünyada da böyle. Şunu iyi bilin ki, millet kimi isterse onu göreve getirir. Ne zaman isterse de görevden alır. Ama sen bir yıl eğer yüzde 52 ile iktidara gelen cumhurbaşkanına tahammül edemiyorsan biz sana hiçbir zaman tahammül edemeyiz. Onu destekleyenlere de muhabbetimiz gittikçe azalır. Zulme rıza zulümdür. Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste.
TÜRKİYE'Yİ NORMALLEŞTİRMEK İÇİN YAPIYORUZ
Milli iradeyi sımsıkı korurken, sizin emanetinize sahip çıkarken şunu bilin ki sizin hissiyatınızı, hassasiyetlerinizi, sizin değerlerinizi de koruyor, yüceltiyoruz. Ne yapıyorsak Türkiye’yi normalleştirmek için yapıyoruz. Özgürlükleri genişletmek bizim görevimizdir. Milletin ihtiyaçlarını karşılamak, demokrasinin standartlarını yükseltmek görevimizdir. Son 26 maddelik anayasa paketinde bunları yaptık.Yüzde 58 ile milletimiz ‘yürüyün’ dedi. Arkadan 26 maddelik bir paket daha. Bunun bir kısmı idariydi. Bunları hemen hallettik. Bunların içinde ne vardı? Başörtülü kardeşlerimizin devlet dairelerinde artık çalışabilmesi vardı. Artık başörtülü olarak öğretmenlerimiz görev yapabiliyor mu? Yapabilir. Ne oldu, ülke mi yıkıldı. Bölündü mü, parçalandı mı? Hak iade edildi. Bu bir iane, lütuf değildir. O kardeşlerimizin hakkının kendilerine verilmesidir. Üniversitelerde kızlarımıza kimler ne çileler çektirdi. Başta ana muhalefet partisi CHP. Her zaman ne yazık ki bunun baş aktörü oldu. Bir tane başörtülüyü görse, ‘Bizim size saygımız var’, çarşaflıyı görse ‘Bizim size saygımız var’ dediler. Hatta gidip rozet taktılar. Ondan sonra arabadan attılar, dışarı bıraktılar. Samimiyet yok. Bunlar dürüst değiller. Şimdi artık her şey rayına oturuyor. Artık hak sahibinindir. Hak haklınındır. Üniversitelerimizde artık katsayısı var mı? Başı örtülü de açık da, meslek liseli de düz liseli de aynı şartlarda imtihana giriyorlar. Artık bu dönem başladı. Bundan daha güzel ne olur ya?”
“ÇOCUKLARIM PARYA MUAMELESİ GÖRDÜ”
Kendi çocuklarının da eğitim hayatlarında zorluk çektiğini vurgulayan Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bütün yavrularımızın ayaklarına kelepçeleri taktılar ‘yürü’ dediler, Nasıl yürüsün? Kendi çocuklarım bu ülkede katsayı, başörtü engeline takıldı. Öz yurdunda, öz vatanında parya muamelesi gördü. Ama şimdi onlar artık geride kaldı. Benim kızım imam hatip okuyamama ile karşı karşıya kaldı. Ey gidi günler ey. Ben kızımı Araklı’ya gönderdim, kimseye duyurmadan burada okuttum. Kimseye duyurmadan ha! İlk defa açıklıyorum. Burayı bitirdikten sonra da yurtdışına gönderdim, gitti Amerika’da okudu. İngiltere’de masterını yaptı. Bak demek ki başörtülü de okuyabiliyormuş. İmam hatiplilere ‘katsayı’ dediler, katsayıya takıldı. Çünkü onlara gerekli dersi siz verdiniz, biz sizlerle gurur duyuyoruz. Bize sahip çıktınız, arkamızda durdunuz. Böylece bu yolda emin adımlarla yürüdük. El ele omuz omuza vereceğiz, Türkiyemizi muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkaracağız. Bize yakışan neyse onu yapacağız. Belli kesimlere belli çevrelere o çıkar çevrelerine hiçbir zaman kalkıp da ekstra şeyler devredemeyiz. Sizin hakkınız asla onlara gidemez.”
“DARDA KALANIN YANINDA OLDUK”
Erdoğan, “Belli kitlelere değil, biz 76 milyona hitap ediyoruz. Belli bölgelere değil, 780 bin kilometrekareye hitap ediyoruz” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Diyarbakır’ı kucakladık. Sayın Barzani geldi ve onun yanında da o sıkıntılı haline rağmen İbrahim Tatlıses geldi. Orada hep beraber milletin birliğini konuştuk. 400 çifti evlendirdik. Biz darda kalanın, zorda kalanın hep yanında olduk. Böyle yürüdük, yürüyoruz, yürüyeceğiz. Şunu unutmayın; biz 76 milyonun tamamını bir görmeye devam edeceğiz. Birinden alıp diğerine vermiyoruz. Türk’ten alıp Kürt’e, Kürt’ten alıp Gürcü’ye ondan alıp Laz’a vermiyoruz. İnsan olmaktan, can olmaktan kaynaklanan hakkını herkese teslim ediyoruz. Hakları eşitliyoruz. Başı örtülüyü başı açıktan, Sunni’yi Alevi’den, Kürt’ü Türk’ten üstün görmüyoruz. Bir elin parmakları bir ağacın dalları gibi birbirine kardeş muamelesi yapıyoruz. Hakkımızda ortaya atılan ithamlara asla kulak asmayın. Sizin sakındığınızdan biz de sakınırız. Büyük devlet refleksiyle büyük adımlar atarız. Yasaların meşru sınırların sizin değerlerinizin dışında hiçbir adım atmayız. Tek gayemiz kadim kardeşliği perçinlemek. Önemli mesafeler kat ettik. İnşallah bu süreci de devam ettireceğiz. Bir yıldır Türkiye’ye hakim olan bahar iklimini inşallah geleceğimizin tamamına hakim kılacağız. Aşık Veysel gibi gideceğiz gündüz gece. Çünkü bizim niyetimiz hayır, Sonu da hayır olacak. Hedefimiz tek millet, tek bayrak, tek vatan tek devlet.”
Konuşmasının ardından Başbakan Erdoğan törene katılanlarla birlikte kurdela kesti. Başbakan, eşi Emine Erdoğan’la birlikte törene katılanlara satranç takımı dağıttı. Erdoğan çiftinin satranç takımlarını atması sırasında kalabalıkta izdiham meydana geldi.
Başbakan Erdoğan daha sonra karayoluyla Trabzon Havalimanı’la gelerek özel uçak ANA ile saat 17.07’de’de İstanbul’a hareket etti. ÖA (TM/AAA)(FOTOĞRAF)