"BAŞBAKAN OLARAK KATİLİ AFFETME YETKİSİNİ KENDİMDE GÖREMEM"

ATV ve A Haber televizyonlarının ortak canlı yayınına katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Murat Akgün moderatörlüğünde gazeteci Mehmet Barlas, Sevilay Yükselir, Mustafa Karaalioğlu, İbrahim Karagül ve Nihal Bengisu Karasu'nun gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Genel af ile ilgili yaptığı açıklamaların yanlış anlaşıldığını söyleyen Başbakan Erdoğan, "Yanlış anlaşılma var. Ben diyorum ki; biz şu anda bir duadayız. Temennideyiz. Öyle bir gün gelecek ki, dağlardan inecekler. Cezaevleri de boşalacak diyoruz. Hemen genel af. Ben genel af konusunda, bugüne kadar asla bu ifadeyi kullanmadım. Böyle bir taahütümüz kimseye yoktur. Böyle bir şey olamaz. Uşak'taki konuşmamda çok açık net söyledim. Ben bir Başbakan olarak katili affetme yetkisini kendimde göremem. Hatta devletin katili affetme yetkisini de asla kabul edememem. Çünkü onu af yetkisi, sadece o maktulün varislerine aittir" diye konuştu.

"BARZANİ BÖYLE BİR İFADE KULLANMIŞSA YANLIŞ YAPMIŞ"

Barzani'nin Türkiye'den ayrıldıktan sonra yaptığı açıklamaların, Abdullah Öcalan'a af gelebileceği şeklinde yorumlanmasını açıklaması istenen Başbakan Erdoğan, "Sayın Barzani böyle bir ifade kullanmışsa yanlış yapmış. Böyle bir şey aramızda da geçmedi. Böyle bir şeyi söylemek onun da kendi ilgi alanında değil. Bizim de ilgi alanımızda değildir. Yargı şu anda bununla ilgili hükmü vermiştir. Bu hüküm şu anda cereyan etmektedir" dedi.

"YENİ ANAYASA ÇALIŞMALARINDA KURUCU UNSUR ÇEKİLİNCE BİZ DE ÇEKİLDİK"

Yeni Anayasa çalışmalarına ilişkin Başbakan Erdoğan, "Burada anlaşamıyorlar. İlginç bir şey. 12 ayda bitmesi planlanan bir Anayasa, 25 ay sürünce ister istemez Meclis Başkanı da 'ben artık bu çalışmadan çekiliyorum' dedi. Kurucu unsur çekilince biz de çekildik. Kendi yapamadıklarını AK Parti yaptığı için rahatsız oluyorlar. Biz bu adımı burada bırakmayacağız. Bu adımı sürdüreceğiz. Bizim için bir görevdir" diye konuştu.

"TÜRKİ'NİN IRAK'A, IRAK'IN TÜRKİYE'YE İHTİYACI VAR"

"Bağdat ziyaretine Barzani'yi götürme ihtimali var mı? "şeklindeki bir soruya Başbakan Erdoğan, böyle bir ihtimalin zamana bağlı olduğunu ifade ederek, "Başbakan'ın Kuzey Irak'ı ziyaret etmesi uzun yıllardan sonra anlamlıydı. Daha sonra iadeyi ziyaret yapıldı. Türkiye'nin Irak'a, Irak'ın Türkiye'ye ihtiyacı var. Bizim aramızda tarihi akrabalık bağları var. Oyunlara gelmemek lazım" diye yanıtladı.

"60 MADDE İÇİNDE NE İSTİYORLARSA BİZ VARIZ"

Başbakan Erdoğan, “Anayasa ile ilgili 60 madde içinde ne istiyorlarsa biz hepsine varız" dedi. Erdoğan, Suriye'deki gelişmelerle birlikte PYD ile Barzani arasındaki ilişkilerin koptuğunu söyledi. Erdoğan, İmralı'ya gazeteci ziyaretinin ise şu an için söz konusu olmadığını da dile getirdi.

"GELİN BU DERSHANELERİ OKULA DÖNÜŞTÜRELİM"

Dershanelerin kapatılmasına ilişkin bir soruya Başbakan Erdoğan, "Dershaneler konusunda böyle bir polemiğin içerisine girmek istemedim, doğrusu böyle bir polemiği de çok çirkin buldum. Bu, bugün gündeme gelmiş bir konu değil. 1980'li yıllardan beri farklı yönetimlerin gündeme getirdiği, bizim iktidarımızda da trendin tavan yaptığı bir süreçtir bu. Hüseyin Bey'in bakanlığı döneminde bu işin bir çözüme kavuşturulmasını istedim. Mesela bizim sağlıkta dönüşüm projemiz de vardı. Engel çıkarmaya çalışanlar oldu. Sendikalar bu SGK hastanelerinin kendilerinin olduğunu söyledi. Dedik ki biz bu işi yapacağız ve o dönüşümü gerçekleştirdik. Hedefe ulaştık ve çözdük. Dershaneler konusunda da 80'li yıllardan beri bu konu uzadı gitti. Son dönemde artık 'bu işi bitirmemiz gerekiyor' dedik. Arkadaşlarımız belli bir çalışmayı yaptılar. Bu hazırlanan taslak henüz bize sunulmadan atılan gazete başlıkları çok çirkindi. 'Bir gece baskını' başlığı yenilik yutulur cinsten bir başlık değil. Meclis'e gelmiş bir şey yok. Bu yeni başlamış bir konu değil. Burada mesela eski kupürler var. Çok enteresandır. Mesela bir tanesi çok enteresandır. O gün böyle yazan zat bugün bakıyorsun orta yolu bulmaya çalışıyor. Biz de diyoruz ki gelin samimi olalım. Sizden hizmet almaksa öyle yapalım. Gelin bu dershaneleri okula dönüştürelim. Bizim limitimiz 30. Kalite arıyoruz çünkü" diye yanıt verdi.

"MERDİVENALTI DERSANECİLİK SÜRECİNİ BİTİRECEĞİZ"

Merdiven altı dershaneciliği bitirmeyi hedeflediklerini belirten Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Merdiven altı dershanecilik sürecini bitireceğiz. Ya da sizde öğretmen fazlası varsa bize verin. Biz bunları sınava da tabii tutmadan devlet okullarında istihdam edelim. Yok bunu da istemiyorsunuz. O zaman biz size arsa verelim, ucuz kredi verelim. Bütün bunların yanında vergide indirim, muafiyet sağlarız. Yeter ki gelin. Peki neden okula yanaşılmıyor da illa dershane deniyor. Bize bunu anlatamıyorlar. Şu tablo çok ilginçtir bu dershanelerin öğrenci profili, fen ve sosyal bilimler liselerindeki öğrencilerin yüzde 95'i dershanelere gidiyor. Anadolu Liselilerinin yüzde 91'i, meslek liselilerin yüzde 18'i dershanelere gidiyor. Siz Fen ve Anadolu Liseleri'ndeki öğrencileri alıyorsunuz ve ona olsa olsa test tekniklerini öğretiyorsunuz. Eğitimini devlet okullarında almış sen ona biraz bir eğitim veriyorsun ve sonra bir okulu kazandığında hemen sırtına tişörtü giydiriyorsun. Bu fakir fukara çocuklar niçin bu kurslara gidemiyorlar. İstifade edenler büyükşehirlerdeki zengin ailelerin çocukları. Burada böyle bir karışık durum var. İzah edemedikleri bir durum var. Ama benim sevgili vatandaşım önümü kesip bana bunu anlatıyor. Çocuğumu gönderdim ama şimdi paralarını ödemekte zorlanıyorum. Haberleri görüyorsunuz, dershane borcu intihara sürükledi. Bu borcu ödeyemedikleri zamanlar böyle durumlarla karşılaşıyorlar. Madem vakıfsınız ücretsiz eğitim verin deyince de rahatsız oluyorlar. Şimdi biz devlete verebiliriz diyorlar. Kusura bakmayın biz bir darbe hükümeti değiliz. O zaman kurun okulları biz sizden hizmet alımı yapalım. Böyle hayırlı bir konuda neden böyle bir tartışma yapılıyor. Değişik yerlerde okullarınız da var, bunları da biliyoruz. Alın bu çocukları. Çok daha faydalı hizmetini yap" diye konuştu.

"ÇOCUKLARIMIZ YARIŞ ATI OLMASIN"

Başbakan Erdoğan, dershanelerle ilgili çalışmanın içerisindeyken yalan yanlış bir kara kampanyanın yapılmasının kendilerini üzdüğünü ifade ederek, "Kampanya öyle bir boyuta getiriliyor ki, efendim okuma salonları kapatılıyor. Ortaya çıkmış bir taslak yok. Tabii nereden servis yapıldı, nereden ortaya çıktı? Yasağa uymayanlara 500 bin lira ceza gelecek diye haberler çıkıyor. Bugüne kadar pek çok taslaklar yapıldı ama nitekim bize de sunulan yok. Bu nereden çıkıyor. Elbette bir yaptırım olur ama 500 bin TL nereden çıktı. Biz şimdi bu gecekondu mantığını değiştirmek istiyoruz. Yani biz hala orada mı kalalım. Ben başbakan olduğumda 35 bakan vardı. Ne yaptık 25'e indirdik. Koskoca Amerika 14 tane bakanla idare ediliyor. İlk adımı böyle attık. Ardından da 8 tane devlet bakanı vardı. Bunları kaldıralım, hepsi icracı olsun dedik. Orada da bir reforma gittik. Aksi halde bu ülkeyi sıçratamazdık. Biz istiyoruz ki bizim çocuklarımız bir yarış atı olmasın. Hafta sonu ailesiyle, arkadaşlarıyla oynasınlar. Biz bunu yaşadık ama maalesef şimdi yaşayamıyorlar." HT(SSA)