'YASSIADA BENZERİ MAHKEMELERDE YARGILANIYOR OLACAKTIK'
Afyonkarahisar'da düzenlenen Ak Parti 22'nci İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın açılışında konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye demokrasi tarihinin en zorlu seçimlerinden birini yaşadıklarını ve tüm zorluklara rağmen seçimden zaferle çıktıklarını söyledi. Erdoğan, "17 ve 25 Aralık tarihlerinde yapılan operasyonlar, Türkiye'ye bugünkünden çok farklı bir istikamet çizmeyi hedefliyordu. Bakın, üzerinden zaman geçtikçe bazı çarpıcı gerçeklerin ortaya çıktığını, Türkiye'nin 17 ve 25 Aralık operasyonlarında ne büyük bir tehdide maruz kaldığını, ne büyük bir badireyi atlattığını inşallah hepimiz göreceğiz ve tarih bunları tek tek kaydedecek. Eğer bu operasyonlar başarıya ulaşsaydı, inanın şu anda, başta şahsım, bakan arkadaşlarım, çalışma arkadaşlarım, partimizin yöneticileri, mensupları, hatta gazeteciler, işadamları, Yassıada benzeri mahkemelerde yargılanıyor olacaktık. Bütün planlar buna göre yapılmıştı. Senaryo, bu doğrultuda yazılmıştı" dedi.
Başbakan Erdoğan, kendisi hakkında 'dönemin başbakanı' olarak iddianameler hazırlandığını da söyledi.
Türkiye'nin tüm gençlerine, özellikle de 25 - 30 yaş altı gençlere, İstanbul merkezli operasyonların aslında ne olduğunu, eğer başarılı olsaydı nelere yol açacağını anlatmak istediğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, Gençlerin geçmişte yaşanan darbeleri araştırırlarsa Türkiye'nin 17 ve 25 Aralık'ta nasıl bir uçurumun kenarından döndüğünü de göreceklerine işaret etti.
'DARBELERİ SADECE ASKERLER YAPMAZ'
Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bu darbeci zihniyet o kadar tembel, o kadar uyuşuktur ki darbe planlarken dahi yenilik yapma zahmetine girişmez. 27 Mayıs'ın darbe planları neyse gidin araştırın, 12 Eylül'ün, 28 Şubat'ın, diğer darbe girişimlerinin, 17 ve 25 Aralık darbe girişiminin planları da bire bir, tıpa tıp aynıdır. Darbeleri sadece askerler yapmaz. İnanın, yaşadığımız her darbe ve darbe girişiminde, silahlı güçlerin rolü, asgari düzeyde kalmıştır. Demokrasimize yönelik müdahaleleri, silahlı güçlerden daha ziyade bazı yargı mensupları yapmışlardır, bazı medya kuruluşları, bazı sermaye çevreleri, bugüne kadarki her müdahalede ve müdahale girişiminde bunlar baş rol oynamışlardır. Sokağa dökülen, tahrik edilen, hatta eline silah verilen gençler, hemen her müdahalede piyon olarak kullanılmıştır. Cumhuriyet Halk Partisi, her darbe girişiminde, perde arkasında darbe mimarlığı görevini üstlenmiştir, hepsinde vardır, istisnasız. Partimizin kapatılma operasyonun arkasında yine CHP vardır, o dönemin genel başkanın 'Ankara'da da demek ki dürüst savcılar varmış' diye açıklaması olmuştur. Uluslararası malum çevreler, ajanları vasıtasıyla, maşalar vasıtasıyla, iplerini ellerinde tuttukları kuklalar vasıtasıyla demokrasiye yönelik müdahaleye destek vermişlerdir."
Başbakan Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun önceki haftaki grup toplantısında Anayasa Profesörü Hüseyin Nail Kubalı'nın ismini zikrettiğini anımsatarak, "CHP Genel Müdürü'nün, tarihten böyle bir ismi örnek vermesi, bu isme sahip çıkması, aslında çok acı bir itiraftır ve CHP'nin bulunduğu konumunu çok açık, net ortaya koymaktadır. Bu itiraf, 17 ve 25 Aralık operasyonlarının, 27 Mayıs benzeri bir darbe girişimi olduğunun da itirafıdır. 28 Şubat'ta rol oynayan zat aynı değil miydi? Şahsımla ilgili operasyonları yapanlar aynı kişilerdir, isimlerini vermeyeceğim çünkü isimlerini vermek taltif olur" diye konuştu.
DANIŞTAY BAŞKANI DÖRT DÖRTLÜK KONUŞTU
Partisinin 22'nci İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın açılışında, geçmiş yıllarda yapılan darbeleri değerlendiren Erdoğan, anayasa profesörlerinin, hukuk hocalarının, hatta hakimlerin, savcıların, yüksek mahkeme üyelerinin, hem 27 Mayıs darbesinin oluşumunu hazırladığını, hem de milletin seçtiği hükümeti tiyatrovari bir mahkemede yargılayıp, Başbakan'ı idam ettiğini söyledi.
"Bugün de biz tiyatroyu Danıştay'da seyrettik" diyen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Gerçekten Danıştay Başkanı, hakikaten yasama, yürütme ve yargıyla ilgili gayet dört dörtlük bir konuşma yaptı. Eleştirilerini de bir hukuk içerisinde, hakikaten edep adap içerisinde, bilimsellik içerisinde verdiler, yeri geldi kendilerini de eleştirdiler. Arkadan bu çıkıyor, 25 dakikayla Danıştay Başkanı konuşmasını özetlerken, kalkıp bir saat konuşma yapıyor. Bu ne edebe ne adaba sığmaz. Bunlar devlet protokolü nedir, bundan da bihaber. Böyle bir şey olabilir mi?"
GÜLEN'E: PENSİLVANYA'DAKİ ZAT
İstanbul merkezli operasyonlarda hukuk zihniyetinin pusudan çıkışına şahit olduklarını vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Yargı içinde, 27 Mayıs'ın ruhunu ve misyonunu taşıyan bir zihniyet, merhum Menderes'e yaptığını bize de yapmak, siyasetin alanını daraltmak, partimizi ve hükümetimizi itibarsız hali getirmek istedi. Yargı içindeki bu zihniyetin paralel maskesi takıyor olması, 27 Mayıs ruhunu taşımıyor anlamına gelmez. Bu paralel örgütün geçmişine bakın, 12 Eylül'ün darbeci generallerine methiyeler düzdüğünü, 28 Şubat'ın darbecilerine payanda olduğunu görürsünüz. Pensilvanya'daki zat, 12 Eylül'ün darbeci generallerinin, şunun altını çiziyorum ne diyor, 'hızır gibi yetiştiğini, cennetlik olduğunu' söylüyordu, Pensilvanya'daki zat, ne zamandan beri cennetten parselleyip yer dağıtmaya başladın ya? 28 Şubat'ta, dönemin hükümetine 'beceremediniz artık bırakın' diyor, darbecilere ödül dağıtıyordu."
İstanbul merkezli operasyonlarda, paralel yapının, darbenin bizzat maşası olduğunu dile getiren Erdoğan, "Hani, son zamanlarda yine duyduk dinledik 'teknik nakavt' diyor ya , 'hakim de avukat da kiralayacaksınız' diyor ya. Hale bak. Biz konuşmuyoruz kendisi konuşuyor. İşte o kiraladığı, adeta haşhaşla uyuşturur gibi uyuşturulan elemanlarıyla tarihin en çirkin, en ahlak dışı, edep dışı darbe girişiminde bu örgüt taşeron oldu. Burada bir şey söylemem lazım. Bir darbe girişimi olmasına rağmen yolsuzluk iddiaları bu işin kılıfı, bu işin sosu olmasına rağmen iddiaların da üzerini örtmüyoruz, peşini de elbette bırakmıyoruz. Dedim ya adım adım takip. Biz bunların inlerine kadar gireceğiz. Bu ifadelerim onları o kadar rahatsız ettik ki bundan da dava açmışlar" diye konuştu.
Hiçbir iddianın cevapsız kalmayacağını, sonuçsuz bırakılmayacağını kaydeden Erdoğan, "Tertemiz hayat şeridimizin üzerinde hiçbir lekeye müsamaha göstermeyeceğiz" dedi.

EB(SU/AAA) (FOTOĞRAFLI)