"VİRÜS VÜCUDA GİRMİŞ, SİNSİ ŞEKİLDE YERLEŞMİŞ ÇOĞALMIŞ"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan partisinin grup toplantısında konuştu. Erdoğan, " Nasıl bir, kokuşmuşluğun, çürümüşlüğün hüküm sürdüğü ortaya çıkacak. Malezya'da ifade ettim. Virüs vücuda girmiş, sinsi şekilde yerleşmiş, çoğalmış, vücudu esir almak üzere harekete geçiyor. Ancak bu bünye, kendisini sinsi virüslere teslim edecek kadar zayıf bir bünye değildir" dedi. "HEM İÇERDEN HEM DIŞARDAN ÇOK AĞIR BİR LİNÇ HAREKETİ"

Başbakan Erdoğan, "Tam bir algı operasyonu. Hem içerden hem dışardan çok ağır bir linç hareketi. Her şey hazırlanmış. kimin nerede duracağı, hangi vazifeyi yerine getireceği tek tek belirlenmiş. Sosyal medyada operasyon başlatılmış. Medyada görevler verilmiş. Belli sermaye çevrelerine mesajlar gitmiş. Uluslararası kuruluşlara, kamuoyuna yalan yanlış bilgiler aktarılmış. Ekonomiyi etkilemek üzere, piyasalara kötümserlik pompalanmış. Bu ihanet operasyonunda, maşa olarak kullanılan örgüt tüm taraftarlarını harekete geçirmiş. Hükümete karşı bir kampanyanın fitilini ateşlemiş. Bir anda itibarsızlaştırma girişimleri başlamış. İftira, yalan, tehdit korkutma, sindirme, şantaj, her ne varsa devreye alınmış" dedi. "AYLARDIR, YILLARDIR HAZIRLIĞI YAPILAN SENARYO, BİR KİRLİ PLAN"

Başbakan Erdoğan, "Yolsuzluk kisvesi altında, yolsuzluk süsü verilerek bir anda Türkiye'de büyük bir belirsizlik, kaos ortamı, oluşturmak için ne gerekiyorsa hepsi harekete geçirilmiş. Aylardır, yıllardır hazırlığı yapılan senaryo, bir kirli plan seçimlere 3,5 ay kala devreye sokulmuş. 17 Aralık operasyonundan itibaren gelişmeleri son derece soğukkanlılıkla takip ettiğimizi söyleyebilirim. Bu bizim için ilk değildi. Daha önce de bize yaptılar. Eğer biz telaşa kapılmış olsaydık o zaman onlara hizmet etmiş olurduk. Tedbirlerimizi aldık. Çok hızlı şekilde devreye aldık. Ben bu kürsüden defalarca bu tür senaryolara dikkatlerinizi çektim. Seçimlere girerken muhalefetin umutsuz olduğunu, siyaset dışı, şer ve güç odaklarının umutsuz olduğunu, bu çevrelerin çirkin eylemlerin içine gireceğini defalarca hatırlattım. 30 Mart seçimlerinde tekrar AK Parti'nin tekrar birinci parti olduğunu görenlerin sandıkta AK Parti ile rekabet edemeyeceklerini anlayanların çok çirkin yollara başvuracağını defalarca söyledim" diye konuştu. "AZİZ MİLLETİMİZ TUZAĞI GÖRDÜ"



Başbakan Erdoğan, "Bu tezgahı yapanlar birkaç yerde yanlış yaptılar. Birincisi milletin seçilmiş hükümete yönelik muhabbetini hesaba katamadılar. Kamuoyu algısını esaret almaya yönelik yoğun operasyonlara rağmen, aziz milletimiz tuzağı gördü. Bu tuzağa karşı tavrını çok net olarak ortaya koydu.17 Aralık sonrasında, Samsun, Ünye, Ordu, Görele, Giresun, Trabzon, Sakarya, Manisa ve ilçelerinde, İzmir'de, Ankara ve İstanbul'da halkımızın normalin üzerinde çok çok farklı bir heyecanla desteğine şahit olduk" şeklinde konuştu. "BİR TAŞLA ACABA KUŞ KATLİAMI YAPABİLİR MİYİZ? DİYORLARDI"

Başbakan Erdoğan, Sevenlerimiz, yapılanın bir komplo, darbe girişimi olduğunu, hükümetimize yönelik bir operasyon olduğunu gördüler ve Allah onlardan razı olsun hepsi de yüreklerini ortaya koydular. Adeta, 'Bir taşla acaba kuş katliamı yapabilir miyiz?' diyorlardı. Niyetlerdi buydu" dedi. "MAVİ MARMARA'NIN İNTİKAMINI ALALIM DEDİLER"

Başbakan Erdoğan, "Bu tezgehı tertip edenlerin, hesaba katmadıkları bir husus daha vardı: Yolsuzluk iftirasıyla hükümeti yıpratalım derken, bazı hesaplarını da görmek istiyorlardı. Türkiye üzerine kimin ne hesabı varsa, nasıl bir çirkin emeli varsa, bu operasyonun içine dahil ederek arzularını yerine getirmeye çalıştılar. Seçimin hemen öncesinde hükümeti yıpratmaya çalışırken Türkiye'nin ekonomisini de alt üst edelim dediler. Mavi Marmara'nın intikamını alalım dediler" diye konuştu. "VİRÜS VÜCUDA GİRMİŞ, SİNSİ ŞEKİLDE YERLEŞMİŞ ÇOĞALMIŞ"

Başbakan Erdoğan, "Nasıl bir, kokuşmuşluğun, çürümüşlüğün hüküm sürdüğü ortaya çıkacak. Malezya'da ifade ettim. Virüs vücuda girmiş, sinsi şekilde yerleşmiş, çoğalmış, vücudu esir almak üzere harekete geçiyor. Ancak bu bünye, kendisini sinsi virüslere teslim edecek kadar zayıf bir bünye değildir" dedi. "BU SİNSİ VİRÜSLERE ASLA GEÇİT VERMEZ VE VERMEYECEKTİR"



Başbakan Erdoğan, "Tabi şimdi tarihimizi inceliyoruz. Bunu gördük. Büyük Selçuklu devletini de yaşadık. Gözü dönmüş bir gizli örgütün devleti nasıl esir almaya çalıştığını, işbirliğine gittiğini asırlar önce millet olarak yaşadık, gördük. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bu sinsi virüslere asla geçit vermez ve vermeyecektir. Burada şu noktanın altını kalın çizgilerle çiziyorum" dedi. "MESELE YARGININ BİR ÖRGÜT TARAFINDAN TESLİM ALINARAK, TARAFSIZLIĞINI YİTİRME MESELESİDİR"

Başbakan Erdoğan, "Önümüzdeki mesele kuvvetler ayrılığına, ya da yargı bağımsızlığına ilişkin bir mesele değildir. Mesele yargının bir örgüt tarafından teslim alınarak, tarafsızlığını yitirme meselesidir. Burada kuvvetler ayrılığı noktasında hiçbir partinin zaten endişesi yok. Endişe şurada. Yasama yürütme, yargı yürütmeye, ne derseniz deyin müdahale etmesi kesinlikle olmaz, olamaz. Eğer bunu yaparsak işte oarada sıkıntı var. Bağımsızlık derken bu bağımsızlık gücünü eğer diğer erklere müdahale için fırsat olarak değerlendirirse işte bu sıkıntıdır. Geçenlerde İstanbul'da da söyledim. Bizim hesap vereceğimiz merci var. Yasama organı millete hesap verir" dedi. "YARGININ HESAP VERECEĞİ MERCİ NERESİ?"

Başbakan Erdoğan, "Yürütme organı millete hesap verir. Ama yargının hesap vereceği merci neresi? Allah'tan başka hesap vereceği merci yok. Şu andaki yapı bu. Peki gelişmiş ülkeler aynen bizdeki gibi mi? Hayır değil. oralarda bakıyorsunuz ki, seçilmişlerin bu noktada, belirlerken ciddi bir yetkilerinin olduğunu görüyorsunuz. AB'den bize bazı sesler geliyor. Ben AB yetkililerine şunu hatırlatmak istiyorum. Lütfen AB üyesi ülkelerin, HSYK denen kurumla ilgili netleşmiş bir uygulaması var mı yok mu? Üyelerini nasıl seçer. Aynı şekilde değil. hepsinde farklı uygulama vardır. Bunlarda da seçilmişlerin bunların atanmasında ciddi bir ağırlığın olduğunu görürsünüz. Ben burada yargının tarafsızlığını sağladığı için önemlidir. Onun için yargının bağımsızlığına çok önem verdik. Yargının bir kısmı tarafsızlığını yitirmişse, siyasi mücadelenin tarafı olmuşsa, özellikle de vicdanı bir kenara bırakmış, adına karar verdiği milleti bir kenara bırakmış, bir örgüt adına faaliyet gösteren hale gelmişse, konuşacağımız mesele yargının bağımsızlığı meselesidir" diye konuştu. "AK PARTİ'YE KAPATMA DAVASI AÇANDA BİR CUMHURİYET BAŞSAVCISIYDI"

Başbakan Erdoğan, "Yassıada kararlarını da bir mahkeme vermiştir. 12 Eylül'de gençlerin yaşını büyütüp idam eden mahkeme vardı. 367 kararını veren de mahkemeydi. AK Parti'ye kapatma davası açanda bir cumhuriyet başsavcısıydı. Amacımız hem bağımsızlığını güçlendirmek hem de tarafsızlığını sağlamaktı. Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu bir yargı işleyişini tesis etmeyi arzuladık" ifadelerine yer verdi. "YAPACAĞIMIZ DEĞİŞİKLİK ANAYASAYA HİÇBİR AYKIRILIK TEŞKİL ETMİYOR"

Başbakan Erdoğan, "Yargıyı etkilerden baskılardan kurtarıp, milletin yargısı haline getirmeyi hedefledik. Hatırlayın yargı beli ideolojilerin, altına giriyor, tarafsızlığını yitiriyordu. Anayasa değişikliğine giderken, HSYK'yı yargıda bağımsızlığı ve tarafsızlığı tesis edecek bu anlamda bir gelişimi bir değişimi yeniden tasarladık. Kurumun belli örgütlerden harici etkilerden kurtulup, demokratik çok renkli ve sesli şekilde yeniden yapılanmasını hedefledik. HSYK'ya ilişkin kanunlarda değişiklik yaparak, yargı bağımsızlığını temin edeceğiz. Yapacağımız değişiklik anayasaya hiçbir aykırılık teşkil etmiyor" dedi. "HSYK MUHALEFET ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNİ BERABER YAPALIM DERSE DONDURURUZ"

HSYK konusunda anayasa değişikliğini muhalefet ile birlikte yapabileceklerini ifade eden Başbakan Erdoğan şöyle konuştu: "Eğer muhalefet biliyorsunuz yeni anayasayla ilgili çalışmada HSYK'da bir yere kadar gelinebilmişti. Eğer muhalefet anayasa değişikliğini beraber yapalım derse, biz yasa teklifini donduruz. Gerekirse genel kurula indirmeyiz.Fakat burada bugünkü görüşmeler belirleyicidir. Hele hele bunu iktidar muhalefet dayanışması içinde yapabilirsek, ülkemiz için kazanım olacaktır. Hatta burada açık net teklif ediyorum. Parlamento içinde grupların kendi gücüne göre, aynen RTÜK'te olduğu gibi HSYK içerisinde onlar da temsil edilme imkanını bulacaklardır. Biz bu teklife de varız. Böyle bir adımı atabiliriz. Hatta hatta hakimler kurumunu ayrı savcılar kurumunu ayrı olarak da planlayabiliriz. Yani birkaç maddelik bir anayasa değişikliğini süratle geçirmemiz halinde, biz şu andaki yasal düzenleme çalışmasını dondurur, anayasa değişikliğiyle devam ederiz." "TÜRKİYE'DE İNANÇLI KESİMLERİ MAĞDUR ETMESİNE ASLA İZİN VERMEYİZ"

17 Aralık operasyonunun Türkiye Cumhuriyeti'nin milli çıkarlarına yapılmış bir operasyon olduğunu dile getiren Başbakan Erdoğan, Burada iki önemli hususun altını özellikle çiziyorum. Yapılan operasyon AK Parti hükümetine yönelik değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin milli çıkarlarına yapılmış bir operasyondur. AK Partili olsun olmasın, oy versin vermesin, herkes şunu iyi bilmelidir ki, esasen demokrasiyi seçimleri milli iradeyi hedef almıştır. Dün başka hükümetlere yapılan çok daha ağır şekilde bizim hükümetimize yönelmiştir. Bu durdurulmazsa, yarın gelecek hükümetlere bu saldırılar yapılacaktır. Biz tarihi bir misyon taşıyoruz. 11 yıl boyunca nasıl her saldırıyı ülkemiz ve geleceğimiz adına bertaraf ettiysek, bugün de göğsümüzü siper edeceğiz. Biz bu mücadeleyi kendimiz adına, partimiz adına değil en başta Türkiye adına veriyoruz. 76 milyonun her bir ferdinin de oynanan oyunu göreceğine, tehdidi görüp tek yürek halinde buna karşı duracağına yürekten inanıyorum. İkinci önemli hususta şudur. Bu sürecin Türkiye'de inançlı kesimleri mağdur etmesine asla izin vermeyiz ve vermeyeceğiz. Örgütün üst yönetimiyle, oradaki diğer vatandaşlarımızın hassasiyetlerini birbirinden kesinlikle ayırıyoruz. Samimi insanlar, samimi gayretlerle fedakarlıkta bulunurken, örgütün üst yönetimindekiler çok başka amaçlarla bunları istismar ettikleri anlaşılıyor. Yıllarca buralarda fedakarca hizmet etmiş kardeşlerimizden oynanan oyunu görmelerini bekliyoruz" diye konuştu. "SESSİZ KALMIŞ OLSAYDIK, BENİM MÜSTEŞARIM KİM BİLİR NEREDE OLACAKTI"

Başbakan Erdoğan, "17 Aralık darbe girişimi, bir çok sinsi hedefin yanında çözüm sürecini de hedeflemiştir. Darbenin mimarı olan örgüt, daha önce de MİT Müsteşarını tutuklayıp devre dışı bırakma girişiminde bulunmuştur. Kim buna hayır diyecek? Kimin ne olduğunu gayet iyi biliyoruz. Biz buna sessiz kalmış olsaydık, benim müsteşarım kim bilir nerede olacaktı? Şu anda çok farklı yöntemlerle sürecin sabote edilmeye çalışıldığını görüyoruz. Bu aziz millet çözüm sürecine sabote etmeye asla izin vermeyecektir. 30 Mart bunun işareti. Bir yılı aşkın süredir Türkiye acılar yaşamıyor. Tam bir yıl önce 15 Ocak'ta çözüm sürecinin başladığını ilan etmiştik hatırlayın. 2013 yılının ilk baharını umutla idrak etmiş baharın kalıcı olması dileğinde bulunmuştuk. Hamdolsun bir yıl boyunca süreci hem muhafaza ettik hem de ilerlettik" şeklinde konuştu. "NİCE AJANLARA, CASUSLARA, GAYRİ MİLLİ SALDIRILARA ŞAHİT OLDUK"

17 Aralık tarihindeki yolsuzluk operasyonun komplo olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan şöyle konuştu: "17 Aralık komplosu bu baharı kışa çevirmek için çirkin girişimlerine devam edecektir. Bir yıl içinde nice badireyi aştığımız gibi bu alçakça sabotajları da hep birlikte aşacağız. Tabi burada şu noktayı özellikle ifade etmek istiyorum. Şurada 30 Mart'a iki buçuk ay bile kalmadı. Öyleyse çok yoğun bir çalışmayla kapı kapı dolaşarak, gerek ana kadememiz, gerek kadın kollarımız, gençlik teşkilatımız bütün yaptıklarımızı halka anlatacağız. 30 Mart sandıkların AK Parti ile aydınlandığı gün olacak. Hiç endişeniz olmasın, tarihte biz nice hainler gördük. Nice ajanlara, casuslara, gayri milli saldırılara şahit olduk. Bu aziz millet duasıyla gayretiyle sarsılmaz imanıyla, kardeşlik dayanışmasıyla tüm o saldırıları aşmıştır." "ALLAH BİZE YETER, GERİSİ HEVES"

Başbakan Erdoğan, "Hani Akif diyor ya "Allah'a dayan, sa'ye sarıl ,hikmete ram ol; yol varsa budur bilmiyorum başka çıkar yol" Asla umutsuz olmayacağız, asla ve asla moralsiz olmayacağız. Kurulan tuzaklara aldanıp umudumuzu heyecanımızı coşkumuzu asla yitirmeyeceğiz. Meydanlarda da kürsüde de defalarca ifade ettim. Allah bize yeter, gerisi heves" dedi. "ARAMIZDAN BAZILARI İHANET ETSE DE"



Başbakan Erdoğan, "Pakistan sokaklarında, eyalet başbakanıyla giderken, arabayı durdurduk indik. Oradaki vatandaşların arasına karıştık. Baktık ki ağlayanlar var, coşkulu olanlar var. bunu görünce bu hareket yoluna dimdik devam edecek. Bizlere hayır duaları eden kardeşlerimizi gördükçe bizim coşkumuz arttı. Biz enerjiyi lobilerden belli bazı medya gruplarından almıyoruz. Farkımız bu. Malezya caddelerinde bize hayır duası eden kardeşlerimizi gördük. Gazze'de Kahire'de Şam'da daha nice dost ve kardeş ülkede bizim için hayır dualarının yapıldığını duyduk. Umudunuzu yitirmeyeceksiniz. Aramızdan bazıları ihanet etse de, emanete hıyanetlik etse de siz kalbinize umutsuzluğun zehrini yaklaştırmayacaksınız. Hüzünlenmeyeceksiniz" diye konuştu. (MV/ ÜK)