DIŞİŞLERİ Bakanlığı Sözcüsü Levent Gümrükçü, Dışişleri Bakanlığı'nın Twitter'deki hesabından açıklamalarda bulundu. Türkiye'yi Ortadoğu'da aşırı akımlarla özdeşleştirmek isteyenlerin bulunduğunu ifade eden Gümrükçü, "Türkiye'nin radikal/terörist unsurlara hiçbir şartta destek vermesi veya hoşgörülü yaklaşması söz konusu olamaz" dedi.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Levent Gümrükçü, Dışişleri Bakanlığı'nın sosyal paylaşım sitesi Twitter'deki hesabından, 1 saat süresince vatandaşlardan gelen soruları yanıtladı. Türkiye'nin dış politikasını değerlendiren Gümrükçü, Türkiye'nin ortadoğuda aşırı akımlarla özleştirilmesini eleştirirken, terörizmden büyük zarar görmüş bir ülke olduklarını hatırlatarak şu ifadeleri kullandı:

"Birçok takipçimiz dış politikamızın ilke ve hedefleri konusunda sorular yönettiler. Dış politika hedefimiz bölgemizde ve ötesinde barışa katkı sağlamak, ulusal çıkarlarımız için en uygun uluslararası ortamı yaratmak. Bu yönde pro-aktif, gerçekçi, kararlı, vizyoner ve çıkarlarımız ile değerlerimizi bütünleştiren bir strateji izliyoruz. Yakın bölgelerle bütünleşme yolunda adımlar atarken, küresel güçlerle de tamamlayıcı bir işbirliği geliştiriyoruz. Başta Afrika olmak üzere yeni açılımlarla dış politika ufuklarımızı genişletiyor, uluslararası örgütlerde daha etkin bir profil çiziyoruz. Ritmik diplomasi temelinde dış politikamızı uluslararası alandaki değişimlere uyarlıyor, kamu diplomasisine de büyük önem veriyoruz. 'Komşularla Sıfır Sorun' politikası esasen komşularımızla ilişkilerimizdeki beklentilerimizi özetleyen bir ideali yansıtmaktadır. Türkiye, komşularıyla ilişkilerini karşılıklı diyalog ve işbirliği yoluyla tüm sorunlardan arındırmayı istemektedir. Zaman zaman bazı komşularımızla sorunlar yaşasak da bu yaklaşımımızı hep muhafaza edeceğiz. Zira, sorunların diyalog ve işbirliği yoluyla çözümü hem ikili hem bölgesel anlamda kazanımlar getirmektedir. İşbirliğinin azami seviyeye çıkarılması hedefi doğrultusunda, birçok komşumuzla Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyleri tesis edildi. Sözkonusu İşbirliği Konseyleri vasıtasıyla örn. bugüne kadar Rusya’yla 34, Azerbaycan’la 30, Yunanistan’la 50, Irak’la 48 anlaşma imzalandı. 13 komşu ülkeyle dış ticaretimiz 2012 yılında 13 milyar dolar iken, şu anda 98 milyar dolara ulaştı. Komşularla  'sıfır sorun' politikası, Türkiye’nin barış ve istikrar yolunda ne kadar içten ve kararlı olduğunu açıkça göstermektedir. Ancak bu hedef münferit olarak her komşumuzla ilişkilerimizdeki sorunları aşmanın ötesine geçen bizce çok önemli bir anlam daha taşımaktadır. O da ciddi sorunların yaşandığı ve istikrarsızlık unsurlarının barındığı yakın bölgemizi tüm insanlığın çıkarlarına hizmet edecek bir dostluk ve işbirliği havzasına çevirmektir. Spesifik konular bakımından ilk olarak AB’yle ilişkilerimize dair sorularla başlamak istiyorum. Öncelikle belirtmeliyim ki, Türkiye Avrupa ailesinin bir parçasıdır. Geçmişte olduğu üzere, bugün de Türkiye ve diğer Avrupa ülkelerinin kaderleri iç içe girmiş haldedir. Dolayısıyla, AB ile ilişkiler Türkiye’nin temel bir dış politika konusudur. Bu çerçevede, AB’ye katılım hedefimiz stratejik bir tercihtir. AB’ye katılım sürecimizde uzun süren bir durgunluk dönemi yaşandığı doğrudur. Bununla beraber, son dönemde ilişkilerde bir canlanma yaşanmaktadır. Bölgesel Politikalar ve Yapısal Araçların Koordinasyonu başlıklı 22. fasıl 5 Kasım 2013 tarihinde resmen müzakereye açıldı. Aynı şekilde 23. ve 24. fasılların da en kısa sürede müzakereye açılmasını istiyoruz. Sayın Başbakanımızın 20 Ocak’ta AB yetkileriyle temaslarda bulunmak üzere Brüksel’i ziyareti ilişkiler açısından büyük önem taşımaktadır. AB’yle ilişkiler önümüzdeki dönemde de dış politikamızın temel bir ayağı olmayı sürdürecek. Türkiye'nin Orta Doğu politikası ise bölgede barış, istikrar ve refahı kalıcı hale getirmek esasına dayalıdır. Ortadoğu'daki tüm ülke/halklarla özel ilişkilerimiz var. Kazan-kazan anlayışına dayalı bir işbirliğiyle bu ilişkileri daha da geliştiriyoruz. Bu yönde, sorunların çözümü ve işbirliği fırsatlarının en etkin şekilde değerlendirilmesi temel önceliğimizdir. Orta Doğu hızlı ve radikal bir değişimden geçiyor. Türkiye bu değişim sürecinin tüm bölge için olumlu sonuçlar doğurmasına çalışıyor. Ortadoğu halklarının onurlu bir yaşam ve demokrasi yönündeki beklentileri bizim için en belirleyici unsurdur. Suriye'den Libya'ya, Tunus'tan Mısır'a kadar tüm ülkelerde aynı ilke ve değerler temelinde politikalar izliyoruz. Öte yandan son dönemde Türkiye’yi özellikle Ortadoğu’da aşırı akımlarla özdeşleştirmek isteyenler bulunmaktadır. Türkiye'nin radikal/terörist unsurlara hiçbir şartta destek vermesi veya hoşgörülü yaklaşması sözkonusu olamaz. Türkiye terörizmden çok acılar çekmiş bir ülkedir. Terörizmle ve aşırıcılıkla mücadelede en ufak bir tereddüt göstermeyiz. Türkiye uzun yıllar terörle mücadelede uluslararası işbirliğinin gerekliliğini vurgulamış bir ülkedir. Bu yönde Küresel Terörizmle Mücadele Forumu gibi birçok girişime ülkemiz öncülük etmiştir. Ülkemizce kırmızı bültenle aranan teröristlerin iadesi konusunda taleplerimiz, ilgili ülkeler nezdinde takip edilmektedir. Taleplerimiz her platformda ve her düzeyde muhataplarımıza iletilmekte, gereken girişimler yapılmaktadır. Komşumuz Irak’ın barış, güvenlik ve istikrarı dış politikamızın öncelikleri arasındadır. Bu yönde Irak’taki tüm siyasi parti ve gruplarla yakın ilişkiler geliştiriyoruz. IKBY’yle gelişen ilişkilerimiz de Irak’ın bütünlüğüne yönelik yaklaşımımızın bir parçasıdır. Türkiye’nin Irak’ın toprak bütünlüğü ve birliği aleyhinde bir adım atması sözkonusu olamaz. İran da ilişkilerimizin geliştirilmesine azami önem verdiğimiz bir komşumuzdur. Zaman zaman bazı konularda fikir ayrılıklarımız olsa da aramızdaki yakın istişareleri hep sürdürdük. Bölgenin iki önemli ülkesi olarak Türkiye ile İran arasındaki işbirliği bölgesel barış açısından da bir fırsat teşkil etmektedir. Amacımız bu işbirliğini her alanda geliştirmek ve gerek ikili gerek bölgesel planda somut yararlara dönüştürmektir."

"VATANDAŞLARIMIZ 65 ÜLKEYE VİZESİZ SEYAHAT EDEBİLİYOR"

Türkiye'nin vize muafiyeti ve ticari anlaşmalarla bir çok ülkeyle yakın ilişkiler kurduklarına dikkat çeken Levent Gümrükçü şunları kaydetti:

"2002'de umuma mahsus pasaport sahibi vatandaşlarımız 42 ülkeye vizesiz seyahat ederken, bu rakam bugün itibariyle 65'e çıkmıştır. Bu ülkeler arasında Arjantin, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Gürcistan, İran, Kosova, Makedonya, Rusya, Ukrayna ve Ürdün de bulunmaktadır. Bunlara ek olarak, Brunei, Yemen, Moldova, Belarus ve Moğolistan'la Vize Muafiyet Anlaşmaları imzalanmıştır. Sözkonusu anlaşmaların iç hukuk onay süreçlerinin bitiminde yürürlüğe girmeleri öngörülmektedir. İç hukuk süreci tamamlandığında bu konuda vatandaşlarımıza ayrıca bilgilendirme yapılacaktır. Dış ekonomik ilişkiler anlamında önümüzdeki dönem bağlamında şu hususlara özel önem atfedilmektedir. Serbest Ticaret Antlaşmaları ve ortak altyapı projeleri gibi araçlarla bölgesel ekonomik işbirliğinin ve bütünleşmenin öncülüğünü yapmayı sürdürmek, ve uluslararası yardımlar konusunda ulaştığı 'yükselen donör' ülke sıfatını muhafaza etmek. Ayrıca, OECD, EİT, D-8 ve G-20 gibi birçok farklı kuruluş ve gruba üye olmamızdan istifadeyle, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında bir köprü olmaya devam etmek. G-20 üyesi ve oluşumun 2015 yılı Dönem Başkanı olarak, günümüzün ihtiyaçlarına cevap vermekten giderek uzaklaşan küresel finans mimarisinin daha sağlıklı, sürdürülebilir ve adil bir yapıya kavuşturulması yönünde çalışmak. Tespit edilmiş enerji kaynaklarının yüzde 70’inin bulunduğu bölgelere yakınlığı ve Hazar Denizi havzasında çıkarılan petrol ve doğal gazın Batı pazarlarına taşındığı stratejik güzergah konumu nedeniyle, küresel enerji arzının çeşitlendirilmesi ve güvenliğinin sağlanmasındaki önemli rolünü geliştirmek, enerji alanında AB’nin dördüncü ana arteri haline gelmek."

KIBRIS SORUNU

Kıbrıs sorununa da değinen Gümrükçü, Rum tarafının çözüm için gerekli adımları atmadığının altını çizerken, "50. yılına giren Kıbrıs sorunun en kısa zamanda adil ve kapsamlı bir çözüme kavuşturulması temel önceliklerimizdendir. Bu yönde KKTC ile birlikte yoğun bir çaba içindeyiz. Ancak Rum tarafı halen bu yönde gerekli siyasi iradeyi ortaya koyamadı. Ada'daki görüşmelerin yeniden başlaması için sürdürülen çabalardan henüz somut sonuç alınamadı. Türk tarafı bu konuda yapıcı bir yaklaşım içinde oldu ve BM'nin önerdiği uzlaşı formüllerini kabul etti. Rum tarafı ise üzerinde çalışılan ortak metne halen onay vermedi. Uluslararası toplumdan görüşmelerin yeniden başlaması ve çözüm yönünde somut adımların atılmasına destek vermelerini bekliyoruz. Kıbrıs'ta adil ve kapsamlı bir çözüm tüm Doğu Akdeniz bölgesi için olumlu bir dinamik yaratacaktır. İlgili tüm tarafların bu anlayışla hareket etmesi ve Kıbrıs Türklerinin barış yönündeki çabalarını desteklemesi önem taşımaktadır" dedi.

"AFRİKA POLİTİKAMIZ STRATEJİK İŞBİRLİĞİ DÜZEYİNE ERİŞMİŞTİR"

Afrika'da ülkeleriyle stratejik ortaklıklar kurulduğunu belirten Levent Gümrükçü, "Afrika politikamız artık bir açılım politikası olmaktan çıkmış, stratejik işbirliği düzeyine erişmiştir. Son üç yılda bu kıtada açtığımız 23 yeni Büyükelçilik bunun somut bir yansımasıdır. Siyasi, ticari, kültürel her alanda ilişkilerimiz hızla gelişmektedir.Son on yılda ticaret hacmimiz bazı ülkelerle on kattan fazla artmıştır. Başta Somali olmak üzere Afrika'daki sorunların çözümünde de aktif ve etkin bir rol oynuyoruz. Bugün Afrika'da yükselen bir Türkiye imajı vardır. Bu konumumzu ilgili tüm taraflarla yapıcı işbirliği içinde devam ettireceğiz. Bu kapsamda AB ülkeleri ile de olası işbirliği projelerini değerlendirmeye hazırız. Afrika halklarının yararına olan herşey Türkiye'den destek görecektir" ifadelerini kullandı.

"SURİYE'DE İSTİKRAR EN BÜYÜK ÖNCELİKLERİMİZ ARASINDADIR"

Suriye'deki çatışmaların sona ermesi için yoğun çaba sarfettiklerini vurgulayan Gümrükçü açıklamalarını şöyle sürdürdü:

"Suriye'deki krizin sona ermesi ve bu ülkenin istikrara ve demokrasiye kavuşması en büyük önceliklerimiz arasındadır. Bu yolda Türkiye'nin gösterdiği yoğun çaba başta Suriye halkı olmak üzere herkes tarafından takdir edilmektedir. Halihazırda 700 bini aşkın Suriyeliye evsahipliği yapan Türkiye'nin bu konudaki politikası insani temeller üzerinde durmaktadır. Bu itibarla bizim için Cenevre-2 toplantısının yerinden ziyade başarılı olması ve krize nihayet çözüm getirebilmesi önemlidir. Türkiye 22 Ocak'taki Cenevre-2 toplantısında da aktif bir rol oynayacak ve barışçıl bir geçiş sürecinin başlatılması için çaba sarfedecektir. Krizin uzaması nedeniyle ülkede faaliyet alanı bulan radikal gruplar demokratik bir Suriye'de yaşam alanı bulamayacaktır. Suriye'de amacımız, Suriye halkının istediği şekilde demokratik bir yönetimin kurulmasıdır. Mısır'la ilişkilerimizde bu ülkede 2011 yılında başlayan değişim sürecinde hep ilkeli bir politika izledik. Mısır halkının meşru beklenti ve taleplerinin karşılanmasını istedik ve Mısır'ın demokrasiye geçiş sürecine en güçlü desteği verdik. Bugün de Mısır'da halkın iradesine desteğimiz sürüyor ve ülkede bir an evvel demokrasiye geçişi savunuyoruz. Neticede bölgenin en önemli aktörlerinden Mısır'la ilişkilerimiz ülkede bu yönde atılacak adımlara bağlı olarak gelişecektir. Bu konuda Türkiye olarak verebileceğimiz ilave her katkıyı vermeye hazırız."