AKDENİZ'DE KALICI BARIŞ ÖNEMLİ
Adana'dan sonra Mersin Hilton Otel'de devam eden 6'ıncı Büyükelçiler Konferansı'na katılan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Kıbrıs davasının etkin bir şekilde kalıcı bir barışla çözümlenmesi için ellerinden geleni yaptıklarını anlattı. Davutoğlu, "Şu anda Birleşmiş Milletler zeminleri dahil olmak üzere Kıbrıs konusunda Türkiye'nin ve KKTC'nin gösterdiği iyi niyetli çabalardan kimsenin şüphesi yoktur. Kalıcı bir barışı temin etmek ve bu zarar veren statükonun sonunu getirmek lazım. Rum tarafında bir irade eksikliği varsa alternatifi hep beraber düşünmemiz, konuşmamız lazım. Kıbrıs'a gelecek barış Doğu Akdeniz'e gelecek barışın ilk adımı olur. Ve en önemlisi, kalıcı bir şekilde Anadolu ile Kıbrıs'ı birleştirecek olan su projesi de hayata geçirilecek. O proje ile birlikte Doğu Akdeniz'in bir barış havzası haline gelmesi için biz elimizdeki bütün kaynakları kullanabileceğimizi göstermiş olacağız" diye konuştu.
BM GÜVENLİK KONSEYİ DE GÖRSÜN
Suriye'deki iç çatışmaya da değinen Davutoğlu, şunları söyledi;
"Gördüklerimizi isterdim ki Suriye'de 3 yıldır karar alamayan BM Güvenlik Konseyi temsilcileri de görsünler. Bir mülteci kampında, bir konteynerde bir gün önce doğan Nur'u kucağımıza aldık. Ama bir mülteci kampında evini yurdunu tanımadan doğdu. Ne zaman kendi evine yurduna dönecek belli değil. Biz Türkiye olarak her zaman Suriye meselesinde ilkesel bir şekilde insani diplomasinin yanında olduk. Takip ettiğimiz mülteci politikası ile de dünyaya insanlık dersi veren bir uygulama ile tarihteki yerimizi aldık. İnşallah bir gün Ortadoğu'ya kalıcı barış gelecek, Kıbrıs'a gelecek. Doğu Akdeniz ve bütün Akdeniz'de barışın huzurun hakim olduğu günler gelecek. Mersin üzerinden ülke ticaretimiz ne kadar artarsa benzer limanlarla Akdeniz'de toplumlar, ülkeler, halklar ne kadar iç içe geçen ilişkiler kurarlarsa barışta o kadar kalıcı olur. Halk iradesine dayalı güçlü demokrasimiz, halkın dinamizminden güç alan dinamik ekonomimiz ve etkin demokrasimiz ile Türkiye önümüzdeki on yıllara sadece Akdeniz'de değil, Doğu Afrika'da, Hint Okyanusu'nda, Afrika'da, Latin Amerika'da, dünyanın her yerinde hem al bayrağımızı onurla dalgalandıran, hem de bütün insanlığa en insani diplomasi örneklerini sunan ve onlarla barış vizyonu içinde geleceğe yürüyen diplomasimizi devam ettirecektir."
Toplantı sonrası basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Davutoğlu, Cenevre-2 öncesi yoğun bir diplomasi yürüttüklerinin altını çizerek, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Dün ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin yanı sıra bugün Suudi Arabistan ve Katar Dışişleri bakanlarıyla telefonla görüştüm. 11 ülke olarak Suriye Ulusal Koalisyonu ve muhalefetin Cenevre'ye katılmasını arzu ediyoruz. Suriye muhalefetini terörle itham edenler, şu anda büyük bir ikilem içerisindeler. Suriye'nin kuzeyinde olanlar açıktır. Önce Suriye rejimi bombalıyor. Kendisi karadan saldırıya cesaret edemediği için bombalıyor Suriye muhalefet mevzilerini. Sonra da IŞID unsurları giriyor. Açık bir işbirliğiyle karşı karşıyayız. Suriye muhalefeti ise acımasız bombardımana direnirken diğer taraftan da IŞID'le mücadele ediyor. Suriye muhalefetini hala terörle özdeşleştirmeye çalışanlar bu tablodan gerekli dersi almalı. Suriye konusunda uluslararası toplum bir sınavla karşı karşıya. ÖSO ve Suriye muhalefetine destek verilmeli ve terörle mücadele de artık zaruri hale geldi. Aksi takdirde hiçbir argüman, samimiyet testinden geçemez. Suriye rejimine karşı tavır alamayanlar, terörü bahane ediyorlardı. Şimdi görüldüğü gibi Suriye rejimi, terörle işbirliği yapıyor. Suriye muhalefeti ise her iki cephede onlarla mücadele ediyor. Bu tablonun, Cenevre öncesi çok doğru okunması lazım."
Mustafa ERCAN-İbrahim MAŞE/ MERSİN, ()