ADALET Bakanı Bekir Bozdağ, uzun tutukluluk sürelerini eleştirerek, "2010 yılının Aralık ayı sonunda bir geçici maddenin kalkmasından sonra tutukluluk sınırı 10 yıla inince, hatırlanırsa bazı Hizbullah sanıklarının içinde olduğu kişiler tahliye oldu, o zaman Türkiye'de kıyamet koptu. Ben de uzun tutukluluğu eleştirdim. Bir ülkede yargı devam ederken suç isnat edilen vatandaşına 10 yıl yargılama yapıp da 'Senin suçun şudur' diyemeyen bir yargı anlayışı doğru değildir. Adli kontrolde süre sınırı vardı, onu kaldıran adımı da biz attık. Tutuklama yasağını 2 yıla çıkartan adımı da biz çıkarttık. Bu noktada bizim yaptıklarımız ortadadır" dedi.
'TÜRKİYE ULUSLARARASI HUKUKTA ÇOK İLERİ NOKTADA'
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) yapısında değişiklik öngören kanun teklifinin görüşüldüğü Adalet Komisyonu'nda 4'ncü gün toplantısında, söz alarak komisyon üyelerine açıklamalarda bulundu. Bozdağ, şöyle konuştu:
"Baktığınız zaman buraya Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü'nü ilave ediyor, ayrıca Ceza Tevfik Evleri Genel Müdürlüğü de ilave ediliyor. Adalet Bakanlığı'nın yurtdışında adli müşavirleri var. Türkiye'nin uluslararası hukuk ile ilgili dün ile mukayese edildiğinde çok ileri noktada. Hem AB normları hem uluslararası hukuk bakımında hakim ve savcıların eğitiminde Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü'nün katkısına ihtiyaç var. Öte yandan Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü, bizde biliyoruz ki pek çok tutuklu ve hükümlü var, bunlarla ilgili adli yargıda görevli olanlar var. Eğitim sırasında bunlara ilişkin bilgilerin bizzat uzman olan bir yapının burada olması ve bu eğitimin şekillenmesinde görüşlerine ifade etmesi son derece önemli. Baktığınızda temsilde de büyük bir eksiklik olduğunu görüyoruz. Bakanlığın Genel Müdürlük ve daire düzeyinde temsilcileri, Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, HSYK, YÖK, Barolar Birliği, Noterler Birliği'nden var ama ilk derece mahkemelerinde görev yapan adli ve idari yargı hakim ve savcıları arasından genel kurulda bir temsil yoktu. Bu uygulama bir noktada bu eksikliği de gideriyor. İlk derece mahkemelerinde görev yapan hakim ve savcıların da genel kurulda temsiline imkan veriyor. Esasında genel kurulun akademinin işleyişine katkı verirken daha etkin olması ve bütün paydaşları kapsayacak şekilde genişletilmesi temin edilmektedir. Değişiklikteki bu maddeye olumlu baktığımızı ifade etmek isterim."
'O ZAMAN TÜRKİYE'DE KIYAMET KOPTU'
Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ayrıca şahsıma yönelik eleştirilerle ilgili bir şeyler ifade etmek istiyorum. Tutuklulukla alakalı Sayın Süheyl Batum (CHP Eskişehir Milletvekili), Anayasa Komisyonu'nda da, başka yerlerde de aynı konuyu söyledi, beni gördüğü her yerde bunu söylemeye devam edecek. Ama bir şeyi ifade etmek isterim. CMK değişikliği sırasında tutukluluğu sınır getiren adımları biz attık. 1412 sayılı yasada 7 yıl ve üzeri hapis cezası gerektiren konularda tutuklamada sınır yoktu. Biz hem Asliye Ceza'nın hem de Ağır Ceza'nın kapsamına giren konularda tutuklama süresinde bir sınır getirdik. İyi bir adım attık. Ardından tutuklama alternatifsiz olmasın diye adli kontrol müessesesini de ilk defa getirdik ve hukukumuzun içine koyduk. Öte yandan bütün suçlarda tutuklama verilmesin diye bir katalog getirdik. Maalesef uygulamada arzu ettiğimiz gibi sonuçlar çıkmadı. Kanun Genel Kurul'da görüşülürken, dönemin Adalet Bakanı, bakanlığın yaptığı çalışmalar çerçevesinde bize bir görüş ifade etti. Şu anda cezaevlerinde tutuklu bulunan bazı hükümlüler ve dosyalardan bahsetti ve o nedenle bunların ne kadar olduğunu da ifade etti. Bu eğer bu şekliyle çıkarsa o zaman büyük sorunlar olabileceği şeklinde bir değerlendirme oldu. Bir uzatma önergesi hazırlandı, bizde o çerçevede onu verdik. 2010 yılının Aralık ayı sonunda bir geçici maddenin kalkmasından sonra tutukluluk sınırı 10 yıla inince hatırlanırsa bazı Hizbullah sanıklarının içinde olduğu kişiler tahliye oldu. O zaman Türkiye'de kıyamet koptu. Bende uzun tutukluluğu eleştirdim. Bir ülkede yargı devam ederken suç isnat edilen vatandaşına 10 yıl yargılama yapıp da 'senin suçun şudur' diyemeyen bir yargı anlayışı doğru değildir. Adli kontrolde süre sınırı vardı, onu kaldıran adımı da biz attık. Tutuklama yasağını 2 yıla çıkartan adımı da biz çıkarttık. Bu noktada bizim yaptıklarımız ortadadır. Gerekçe ile ilgili Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru ile ilgili attığımız adımlar ortada. Bizim verdiğimiz önergelerle ilgili, biz uzun tutukluluğu savunmak için onu vermedik. Benim dün burada söylediğim ifadeler farklı tartışıldı. Sanki dendi ki 'Bir mensubiyetten aldık başka bir mensubiyete verdik' şeklinde benim bir cümle kurduğum söylendi. Ben oradaki cümleyi okuyorum, diyorum ki, 'Bizim niyetimiz bu, ama ortaya çıkan bir durum bir mensubiyetten başka bir mensubiyete intikal oldu, biz buna itiraz ediyorum' dedim. Tutanak burada. 'Biz aldık, biz verdik' demedik. Gözümüzün içine bakarak yalan söylenmesin, çarpıtılmasın. Ayıptır, hiç yakışmıyor, gözümüzün içine baka baka 'oradan oraya intikal' ile 'aldık- verdik' lafının ne anlama geldiğini herkes çok iyi bilir. Lütfen çarpıtmayalım."
'GÖZÜMÜZÜN İÇİNE BAKA BAKA ÇARPITMAYIN'
Bozdağ'ın konuşmasına, CHP Eskişehir Milletvekili Süheyl Batum tepki gösterdi. Bunun üzerine Bozdağ, "Gözümüzün içine baka baka çarpıtmayın. Profesörsünüz benim gözümün içine baka baka yalan söylüyorsunuz, ayıp. İşte tutanak burada ayıptır" diye cevap verdi.
Devam eden Adalet Komisyonu'nda ise HSYK kanun teklifi metninden 11'nci madde oy çoğunluğuyla kabul edilirken,12'nci madde metinden çıkartılması kararlaştırıldı.

FK(SS)