AK Parti İzmir Milletvekili Ali Aşlık dün akşam twitter adresinde yazdığı "Savcı Öz, Savcı Murat Gök gibi kendi sonunu kendi hazırlayacak. Ne demiş atalarımız alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste" mesajının tehdit olmadığını savundu.
Ak Parti İzmir Milletvekili Ali Aşlık’ın Savcı Zekeriya Öz’e yönelik dün akşam twitterdan yayınladığı mesajı dikkati çekti. Geçmişte İzmir’deki operasyonlarla adı 'Süper Savcı'ya çıkan, daha sonra yetkileri alınıp Samsun’a tayin edilen ve evinde ölü bulunan Murat Gök’ü örnek gösterip “Savcı Öz, Savcı Murat Gök gibi kendi sonunu kendi hazırlayacak. Ne demiş atalarımız alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste” yazılı twitter mesajı tepki çeken Aşlık, bunu tehdit amacıyla yapmadığını söyledi. AK Parti İzmir Milletvekili Ali Aşlık, tartışma yaratan tweet için şunları söyledi:
“Türkiye’de olgu ile algı birbirine karıştırılıyor. Ben hukukçuyum, algıyla değil olguyla hareket ederim. Murat Gök üzerinden hareket etmemin nedeni de İzmir’de birçok sansasyonel operasyonlar yapıldı. Birçok insan çete reisi denilerek, sabah 03.00’lerde evlerinden alındı ve bunların biten davalarında büyük kısmında tutuklananların beraat ettiğini görüyoruz. Soruşturmanın gizliliği vardır. İnsanlar mahkeme kararı oluncaya kadar masumdurlar. Mahkeme kararı özellikle bu tip davalarda çok uzun süreçlerden sonra gerçekleşiyor. Birçok insan beraat ediyor ancak kamuoyu, medya onları mahkum ettiği için masum insanlar kamuoyunda hala mahkum olarak kalmış oluyorlar. Bu bir ah alma işidir. Murat Gök o yetkileri kullanırken basın çok itibar ediyordu. Her hareketini haber yapıyordu, o yetki elinden alındıktan sonra gitti sıradan bir savcı oldu, sıradan bir şekilde hayatını yaşarken vefat etti. Bu yetkiler neden veriliyor bu insanlara, devletin güvenliği açısından aksamalar olmasın, devlet birtakım organize işler nedeniyle devletin hizmetleri aksamasın, çarpıtılmasın diye veriliyor. Bu yetkilerden alınan güçle filmlerdeki aktörlerin anlayışıyla bu işleri yapmak hukuka bir şey kazandırmaz. Onun ötesinde bir yere geçmez. Bu makamlar geçtikten sonra insan vicdanı ile baş başa kaldığında ne kadar yalnız kaldığını hatırlatmak adına bunları söyledim. Yoksa benim söylemimde tehdidi bir kenara bırakın beddua dahi yok. Nasihat olarak algılanabilir belki ama benim aldığım terbiye hukukçu kimliğimle de devletin savcısına nasihat verme üslubu içine de giremem. Ben sadece bir olguyu hatırlattım. Hatırlattığım bu olguyu algılarla beni yargılamaya kalkanlar zaten Türkiye’de bu süreci bu şekilde yönetmeye kalkan çevrelerdir. Hukuk algıyla değil olguyla hareket eder. Benim söylemimi kimse yabana atmamalı. Kamuoyu bunu çarpıtmamalı.”