CUMHURİYET Halk Partisi Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu ve İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz'ün 17 Aralık gününün 'Rüşvet ve Yolsuzlukla Mücadele Günü' ilan edilmesi için TBMM Başkanlığı'na Kanun Teklifi verdi. 17 Aralık günü 'Rüşvet ve Yolsuzlukla Mücadele Günü' ilân edilmesi hakkında verilen Kanun Teklifi'nin gerekçesi ise şöyle;

"Rüşvet ve yolsuzluk, ülkelerin hem bugününe hem de geleceğine etki eden, ipotek koyan, ülkelerin sosyo-ekonomik gerilemesine neden olan, toplumların devlet aygıtına ve siyasete olan güvenini zedeleyen bir olgudur. Ülkemizin de bu olumsuzluklardan payını fazlasıyla aldığı son günlerde yaşanan olaylarla görülmektedir. 17 Aralık 2012 tarihinde başlayan rüşvet ve yolsuzluk operasyonu Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görülmemiş büyüklükte rüşvet ve yolsuzluk iddialarını kamuoyunun gündemine taşımıştır. Bakanların ve hatta Başbakan'ın çocuklarının isminin geçtiği, 2 Bakanın çocuğunun tutuklandığı ve milyonlarca lira rüşvet ve yolsuzluğun ileri sürüldüğü operasyonlar sonrası Hükümet, rüşvet ve yolsuzlukla mücadele yerine, operasyonları yürüten emniyet ve yargı mensuplarına karşı operasyon yapmayı yeğlemiş, "zamanlaması manidar" diyerek savunma yapmıştır." "Operasyonlarla ilgili ilgisiz çoğu üst rütbeli yüzlerce emniyet personelinin yerinin değiştirilmesi, Hâkim ve Cumhuriyet Savcılarının çeşitli yollarla baskı altına alınmaya çalışılması, kamuoyunda rüşvet ve yolsuzluğun var olduğu konusunda güçlü bir kanı doğmasına neden olmuştur. Gezi Parkı Eylemlerine emniyet güçlerinin orantısız müdahalesi nedeniyle insanların ölmesi, gözlerini kaybetmesi ve ağır yaralanmasına rağmen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bu emniyet görevlileri için “talimatı ben verdimö ya da “kahramanlarö demiş, aynı emniyet personeline ödül olarak ikramiye verilmişken; aynı Başbakan emniyet personeli için rüşvet ve yolsuzluk operasyonu sonrası "çete ve örgüt üyesi" demektedir. Yine Başbakan, sahte belgeler, dijital deliller ve gizli tanıklarla yürütülen Ergenekon, Balyoz, Oda TV gibi davaların arkasında durmuş, davanın "Savcısı" olduğunu vurgulamış, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı'ndan övgülerle söz etmiş, temiz eller operasyonu yapıldığını belirtmiştir. Aynı süreçte Başbakan; “yargıya müdahale edilmemesi gerektiğini, yargının görevini yaptığınıö söylemiş, yakalanan çoğu askeri personel için “teröristö imasında bulunmuştur. 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonları sonrasında aynı Başbakan ve çoğu aynı yargı personeli için “çete ve örgüt üyesiö sözlerini sarf etmiştir. 12 Eylül 2010 yılında yapılan Anayasa değişikliği ile HSYK'nın yapısının dönüştürülmesini savunan Başbakan, “militan yargı dönemi bitmiştir, millet yargıya el koymuşturö demiş, rüşvet ve yolsuzluk operasyonları sonrası “egemenlik kayıtsız şartsız yargının değildir, yetkim olsa HSYK'yı yargılarımö diyerek HSYK'nın yapısı ve işleyişinde yeni değişikliklerin yöntemini aramaya başlamıştır. Bu yaşananlar ve daha öncesinden Başbakan Erdoğan'ın sürekli olarak görüş değiştirdiği bilindiği için “Bir Başbakan, İki Erdoğanö yorumları kamuoyunda konuşulur olmuştur. Durum o kadar ileri gitmiştir ki Başbakan'a yakın isimler “milli orduya kumpasö kurulduğunu itiraf etmiş, Hükümet'e yakın basın mensupları bu davalar için özür dilemiştir." "17 Aralık operasyonları ile ortaya çıkan yolsuzluğun boyutunun 247 milyar lirayı bulduğu ileri sürülmektedir. Dünya tarihinde nadir görülecek bu rakam ile ülkemizin kaderi değiştirilebilecek yatırımlar yapılabilirdi. Ayrıca; TÜİK rakamlarına göre iş arayan yaklaşık 3 milyon kişi bulunmaktadır. 247 milyar ile bu kişilere 8 yıl boyunca asgari ücret ödemesi yapılabilirdi. 300 bin atama bekleyen öğretmenin ataması gerçekleşir ve kendilerine 30 yıl boyunca maaş ödenebilirdi. Ülkemizdeki 9,5 milyon emekliye 25 bin lira ikramiye verilebilirdi. 6 tane GAP, 30 tane Marmaray Projesi yaşama geçirilebilirdi." "Bu bağlamda; ülkemizin uluslararası alanda yolsuzluk algısının iyi olmadığı bilinmekle birlikte, yaşanan son olaylarla birlikte hızlı bir kötü gidiş yaşanacağı tahmin edilmektedir. Temiz bir gelecek için her ne koşulda ve kim olursa olsun yolsuzlukla mücadele edilmesinin öneminin vurgulanması nedeniyle 17 Aralık gününün rüşvet ve yolsuzlukla mücadele günü ilân edilmesi sembolik bir önem taşımaktadır." (MV)