Rivayetlerde anlatılan bu ibretlik hikayeyi mutlaka okumalısınız, içerisinde birçok hayat dersini barındıran ibretlik bir hikayeyi sizlerle paylaştık… İşte o mutlaka herkesin okuması gereken kıssa: Yılanın aşkı
Evinden çıktıktan sonra Hazret-i Ebû Bekr’in hânesine gelen Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, o kabûl etmese de, kendisi için hazırlanan devenin parasını verdi.
Biraz evvel müşriklerin ortasından onlara görünmeden geçen Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, ümmete numûne olacağı için bu defâ sünnetullâh îcâbı tedbirli hareket etti. Hazret-i Ebû Bekir’le berâber, evin arka tarafından çıktılar. Develeri birkaç gün daha burada kalacaktı.
Yine ince bir tedbîr olarak Medîne’nin aksi istikâmetine doğru yola revân oldular.
Hazret-i Ebû Bekir -radıyallâhu anh-, Fahr-i Kâinât Efendimiz’in kâh önünde, kâh arkasında yürüyordu. Allâh Rasûlü onun bu hareketini fark edince:
“−Ey Ebû Bekir, niçin böyle yapıyorsun?” diye sordu. Hazret-i Ebû Bekir -radıyallâhu anh-: “−Yâ Rasûlallâh! Sizin hakkınızda endişe ettiğim için böyle yürüyorum!” dedi. Nihâyet Sevr Mağarası’na ulaştılar. Sıddîk-ı Ekber Hazretleri:
“−Yâ Rasûlallâh! Ben mağarayı temizleyinceye kadar, siz burada bekleyin!” dedi ve mağaraya girdi. Mağaranın içini temizleyip haşerât deliklerini kapattıktan sonra:
“−Artık gelebilirsiniz ey Allâh’ın Rasûlü!” dedi. (İbn-i Kesîr, el-Bidâye, III, 222-223)
Bu sırada müşrikler, Ebû Cehl’in başkanlığında Hazret-i Ebû Bekr’in evine gelmişler, kızı Esmâ’ya babasını sormuşlar ve ondan “bilmiyorum” cevâbını alınca, hırs ve hınçlarını, zavallı kızcağızı tokatlayarak çıkarmışlardı.
Varlık Nûru ve O’nun Yâr-ı Gâr’ı mağarada bir müddet kalacaklardı. Böylece, kendilerini Medîne yollarında arayacak olan müşriklerden daha rahat korunabileceklerdi. Zâten Allâh’ın lutf u inâyeti onların üzerindeydi ve kul tedbîrinin tükendiği yerde ilâhî nusret devreye giriyordu.
Nitekim birtakım müşrikler, izleri tâkib ederek, Sevr Mağarası’nın ağzına kadar gelmişlerdi. Ancak baktılar ki, mağaranın ağzı hiç el değmemiş gibi örümcek ağları ile kaplı idi ve ayrıca bir güvercin yuvası vardı. Allâh Teâlâ’nın emriyle mağaranın önünde Peygamber Efendimiz’in yüzünü örtüp göstermeyecek biçimde bir ağaç yetişti!
Müşrikler, Âlemlerin Efendisi’nin burada olabileceğine ihtimal vermeyerek geri döndüler.
Bu iki azîz yolcunun müşterek yardımcısı, dayanağı, sığınağı ve barınağı, Hak Teâlâ idi. Bunun için mağaranın önüne gelen bedbahtlar, bir güvercin yuvası ile örümcek ağından başka bir şey görememişlerdi. Şâir Ârif Nihat Asya’nın dediği gibi: