Brasseur, “Yazılanların zarar verici olduğunu düşünüyorsanız bunları tartışırsınız, saldırıda bulunmazsınız ya da yargı yollarını devreye sokup soruşturma açmazsınız, çünkü bu basın özgürlüğü için bir tehlike ve basın özgürlüğü demokratik sistemin odağındaki değerlerden biri. Bu gelişmeleri endişenin de ötesine geçen bir hissiyatla izliyorum” dedi. Türkiye, AKPM’nin en önemli üyeleri arasında yer alsa da performansı zaman zaman soru işaretleri doğuran ülkelerden. Brasseur’ün bu konudaki tespiti de, “Türkiye sınıfın en iyisi değil bu doğru, ancak bu durum son gelişmelerin bir sonucu değil öteden bu yana süre gelen bazı endişeler söz konusu. Eğitim sistemindeki eğilimler, yolsuzluk, yargıya yönelik müdahaleler bunlar arasında sayılabilir. Resmin geneli konusunda çok iyimser değilim ve hiçbir şey yapmazsak durum daha da kötüye gidebilir” oldu.

Süreçten çıkış zor

Türkiye denetim sürecinden çıktığı 2004’ten bu yana insan hakları ve hukuk devleti alanında yükümlülüklerini kısmen yerine getirmiş ülkeler için öngörülen “denetim sonrası diyalog” sürecinde. Avrupa standartlarına ulaşmış bir demokrasi olarak sayılabilmesi için Türkiye’nin bu süreçten tamamen çıkması gerekiyor. Brasseur’e göre ise “mevcut koşullar altında Türkiye’nin denetim sonrası diyalog sürecinden şu aşamada çıkması kesinlikle mümkün değil”.

1 Kasım'a yakın takip

Son seçimlerde Türkiye’ye oldukça kalabalık bir heyet gönderen AKPM, 1 Kasım seçimleri için de aynı planlama içinde. Brasseur, heyete ilişkin detayları da paylaştı: “1 Kasım’da yapılacak seçimler için de geniş katılımlı bir gözlem heyeti göndereceğiz. Şu ana kadar 60’a yakın seçim izleyen Andreas Gross başkanlığında ve toplamda yaklaşık 30 kişilik bir ekip olacak. Yine Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’yla (AGİT) çalışacağız.”
Türk siyasetçilerin sürekli Avrupa’yı suçlamasının altında tam olarak neyin yattığını söylemenin zor olduğunun altını çizen Brasseur, “Genelde bir sorununuz olduğunda suçlamak için de birine ihtiyacınız olur. Suçlamak kolay ama gerçekten üst düzeyde diyaloğu sürdürmeliyiz. Her şeyden önce temel özgürlüklerin sınırlanması sorunlara çözüm olamaz. Şiddet de aynı şekilde hiçbir sorunun çözümü olamaz” dedi.

Değerler ortak

Türkiye’nin Avrupa Konseyi’ne (AK) ilk giren ülkelerden olduğunu hatırlatan ve diğer üyelerle aynı değerleri paylaştığını vurgulayan Brasseur şunları söyledi: “Türkiye’nin temel haklar, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve demokrasi olmadan yaşayamayacağına eminim. Ama zaman zaman ‘Sizin Avrupa değerleriniz’ söylemini benimsiyorlar. Bu değerler ortak değerlerimiz. AK’ne üye olan, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ilkeleri üzerinde anlaşan her ülkenin ortak değeri. Türkiye de bunun bir parçası ve bu değerleri hep birlikte savunmalıyız”.

PKK ile Kürtleri aynı tutmak hata olur

Çözüm sürecine Avrupa’dan tam destek veren isimler arasında yer alan AKPM Başkanı’nın Türkiye’de şiddetin tırmanması ve terör saldırılarına ilişkin yorumu ise şu oldu: “İki yıl önce PKK’yla ateşkes sağlandığında çok umutluydum. PKK tarafından şiddetin tırmandırılması ve terörist saldırılar kabul edilemez. Tabii Kürtlerle PKK’yı aynı tutmak yanlış olur. PKK’nın terör örgütü olmasından hareketle ‘Kürtler teröristtir’ diyemezsiniz”.