Kara Para Aşk dizisinin sevilen oyuncusu Marie Claire Arabia dergisine samimi açıklamalar yaptı.
ATV'de yayınlanan 'Kara Para Aşk' dizisinde başrol oynayan Tuba Büyüküstün, Ortadoğu'da yayınlanan Marie Claire Arabia dergisine hem kapak oldu, hem de özel açıklamalar yaptı...


Çağdaş Türk sinemasının en popüler Türk aktristlerinden biri olmak nasıl bir duygu?


Güzel bir his. Bu benim işim ve işimi doğru yapıyor olmaktan mutluluk duyuyorum.


'20 Dakika' dizisindeki rolünüz ile 2014 Uluslararası Emmy Televizyon Ödülleri'nde 'En İyi Kadın Oyuncu' ödülüne aday oldunuz. Ülkenizde ilk kez bir oyuncu Emmy'ye aday oldu. Neler hissediyorsunuz?


Bunun sadece benim için değil, ülkem için de önemli olduğunu düşünüyorum. Bu, Türkiye'nin Emmy'de ilk adaylığıydı. Doğru ve güzel işler yapabilmek için çok yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Bazen günde 20 saate yakın çalıştığımız bile oluyor. Diğer ülkelerde TV dizilerinin süreleri 45 dakika civarı. Bizde ise bir bölüm 140 dakikayı bulabiliyor ki bu gerçekten uzun bir zaman. Emmy'ye aday olmamız da bana göre işimizi doğru yaptığımızı gösteriyor.


Hollywood şart değil


Hayranlarınız ile ilişkileriniz nasıl?


Geçen hafta bana çok güzel bir armağan verdiler. Yüzden fazla hayranımın/takipçimin benim hakkımdaki düşüncelerinden oluşan bir kitap hazırlamışlar; ismi de 'Koşulsuz Sevgi'. Bu armağan beni gerçekten çok duygulandırdı. Benim için çok değerli, beni çok mutlu ettiler.


'Kara Para Aşk' isimli diziniz Ortadoğu'da da yayınlanıyor. Ortadoğu'da bir star olmanız size neler hissettiriyor? Hollywood'da bir film çekmeyi düşünür müsünüz?


Ortadoğu'da da sevilen bir oyuncu olmam bana doğru işlerde başarı yakaladığımı gösteriyor. Bir noktada işimi iyi yaptığımı gösteriyor, ki ben bunun insanın dünyadaki var olma sebeplerinden biri olduğunu düşünüyorum. Hayatın ne getireceği hiç belli olmuyor. Belki bir gün Hollywood'da film yapma şansım olur ya da olmaz. Nerede olduğundan daha çok nasıl bir iş olduğu, kalitesi, neye hizmet ettiği çok daha önemli.

Oyunculuğa adım atmadan önceki hayaliniz neydi?


Birçok şeyi yapmak istiyordum ama seçemiyordum. En son genetik mühendisi olmak istemiştim.



Sinemada size ilham veren şey nedir?


Ben üniversitede sahne ve dekor tasarımı okudum. Çok sevdiğim bir branş. Bu eğitimi alırken insanın etrafa karşı algı dünyası ve bakış açısı oldukça açılıyor, genişliyor. Her şeyden bir an çıkartabiliyorsun. Sinema da zaten anlardan oluşuyor.


Canlandırdığınız rollerde kişiliğinize etki eden neler var?


Hepsi ve hiçbiri diyebilirim.


Gerçekçi roller

Canlandırmayı çok istediğiniz bir karakter var mı?


Gerçekliğine inandığım ve beni hikayesiyle heyecanlandıran her karakteri oynamak beni çok heyecanlandırıyor.


Sizce bir kadını güzel ve eşsiz kılan nedir?


Her kadın zaten kendi başına emsalsizdir. Bir kadını güzel yapan ise kendisinin farkına varmasıdır bence.



Bir erkekte size en çok çekici gelen özellikler nelerdir?


Bu sorulara cevap vermek için yaşlandım. (Gülüyor) Evlendim ve çocuk sahibiyim.


Sizce mutluluğun anahtarı nedir?


Kendini bulmak, kendinin farkında olmak.


UNICEF İyi Niyet Elçisi olarak çalışıyorsunuz, bu konuda bize neler söyleyebilirsiniz?


UNICEF ile beraber olmak çok özel çünkü çocuklar çok özeller. Tam çocukluğumuzu unutup kendimizi çevreye kapatmaya başladığımız zamanlarda bize aslında ne olduğumuzu, ne yapmamız gerektiğini gösteren öğretmenlerimiz olduklarına inanıyorum. Suriye'deki savaştan dolayı ülkelerinden ayrılmak zorunda olan çocuklara yönelik çalışmalarımız var. 2014 yılının Nisan ayında Suriye'deki savaştan mağdur olan çocukların Kilis'teki kampını ziyaret ettik. Ortadoğu'daki başka bir kampı da ziyaret edip Suriyeli mülteciler ile bir araya gelmeyi planlıyoruz.


UNICEF'le çalışmak sizi değiştirdi mi?


Tabii ki, sadece çocuklarla olmak bile sizi değiştirebilen bir şey. Onlara biraz da olsa faydam dokunabiliyorsa ne mutlu bana. Tüm dünyadaki çocuklar için elimden geleni yaparım.


Boş zamanlarınızı ailenizle nasıl geçiriyorsunuz?


Eğer çalışmıyorsam bazı zamanlar kızlarımı da alıp kahvaltıya, parka, sahile gidiyoruz. Eğer eşim Onur (Saylak) da çalışmıyorsa bize katılıyor. Boş vakitlerimin çoğunu kızlarıma ayırmaya çalışıyorum.



Sizin için bundan sonra sırada ne var?


Geleceğe dair plan yapan birisi değilim. Gelecekte ne olacağını hep birlikte göreceğiz.


Şapkalarla kendimi göz alıcı hissederim


Güzellik sırrınız nedir?


Herhangi bir güzellik sırrım yok.


Nasıl fit kalıyorsunuz?


Özel bir şey yapmıyorum. Spor yapacak zamanım bile olmuyor.


Moda hakkında ne düşünüyorsunuz?


Modayı severim ama takip ettiğimi söyleyemem. Benim için giydiğim kıyafetlerde rahat olabilmem, içinde rahat edebilmem çok önemli.


Size kendinizi göz alıcı hissettiren nelerdir?


Şapkalar.


Hobileriniz neler?


Tasarım ve resim yapmak. Beynim artık başka çalışıyor kalbim başka hissediyor.


İstanbul'da çocukluk geçirmeniz sizi nasıl şekillendirdi?


İstanbul'da doğdum, büyüdüm ve yaşıyorum. Tabii ki karakterimde çok büyük bir etkisi var. Hiç şehir değiştirmedim, hatta İstanbul'da yaşadığım kıtayı bile değiştirmedim. Çok evcimen bir insanımdır, İstanbul'un Asya kıtası da benim evim gibidir. Huzur bulduğum bir yer. Avrupa yakasına yalnızca iş için geçiyorum.


Maya ve Toprak isimli iki kızınız var. Bakıcıya ihtiyaç duymadan çocuklarınızı yetiştirmek sizin için zor olmadı mı?


Çocuk sahibi olmak bir kadına doğal olarak bahşedilmiş bir hediye. Çocuk sahibi olmayı tercih etmiş biri için çocuk büyütmenin zor olmadığını düşünüyorum. Hamile kaldığınız andan itibaren o bilinç ve duygu zaten size yerleşiyor. O yüzden zor olduğunu düşünmüyorum. Tabii ki hayatınızda birçok şey değişiyor. Beyniniz başka çalışmaya, kalbiniz başka hissetmeye başlıyor. Çocuk büyütmekten çok onlarla birlikte büyümek çok zevkli, keşiflerle dolu... Kızlarım şu an 3 yaşındalar, bu zamanın yarısından fazlasında bir dadıya ihtiyaç duymadım.