Seda Akgül, 1,5 yıllık beraberliğin ardından nikah masasına oturduğu Avram Habib'le yollarının ayrıldığını Facebook paylaşımıyla duyurmuştu.


“Sevgili dostlar, eşimle ayrıldığım doğrudur” diyen Akgül, devamındaki sözleriyle evliliğin ihanet yüzünden bittiği ihtimalini akıllara getirdi: Kadının hep alttan alması ve kurbanı oynaması normal sayılır. Siz benim bu kitaplarda yazdıklarımı yapın, yaptıklarımı yapmayın. Keşke evlenmeden önce ben de birkez daha okusaydım??.

Sevgili dostlar, eşimle ayrıldığım doğrudur” diyen Akgül, devamındaki sözleriyle evliliğin ihanet yüzünden bittiği ihtimalini akıllara getirdi: Kadının hep alttan alması ve kurbanı oynaması normal sayılır. Siz benim bu kitaplarda yazdıklarımı yapın, yaptıklarımı yapmayın. Keşke evlenmeden önce ben de birkez daha okusaydım??.


Bazen çok bilmek ve farkındalık ikili ilişkilerde dezavantajdır, çünkü kül yutmazsınız.Kimin haklı, kimin haksız olduğu da önemli değil, önemli olan mutlu olmak ve edebilmek. Dünyada tek değer vermek ve saygı duymak zorunda olduğunuz kişi kendinizsiniz.
Evli de olsak, bekar da olsak yalnız öleceğiz maalesef, o yüzden lütfen özsaygınızdan taviz vermeyin. Sizi ezmek veya aşağıya çekmek isteyen kimseyle olmayın. Hayat üzüntüler için uzun, mutluluklar için ise kısa. Hepimiz hata yapma lüksüne sahipiz, yeter ki fark edip en kısa zamanda düzeltelim. Hepinizi seviyorum, özellikle de hemcinslerimi." diyerek ayrıldığını ilan etmişti.

Hayır asla. Bazen bırakıp gitmeyi başarabilmek de bir sınavdır. İnsanlar dayanmanın sınav ve başarı olduğunu zannediyor; hayır bazen gitmektir esas cesaret gerektiren.

Biz paylaşamadık, beraber yaşamayı başaramadık, birbirimizi anlayamadık. Devam etse iki kişilik yalnızlık olacaktı, her gün kendimi yalnız hissettim. Tek başına olurum daha iyi dedim. Yine de hayatının devamında mutlu olmasını dilerim.

Aşk evliliğinde mantık devreden çıkıyor. Erkek senin güçlü olmanı kaldıramıyor. Açıklarını buluyor. Kusurlarını alıp karşına geçiyor, rakip oluyor. Bir yıl flörtte anlamıştım aslında ama o dönem işsizdim, çalışmıyordum, ruhen zayıftım, onun beni hırpalamalarına daha az aldırıyordum. O zaman işsizlik, kilo, köpeğimin ölmesi, annemin hastalığı gibi sıkıntılarla uğraşıyordum. Benimkisi bile bile lades


İlgisiz, sorumsuz, şefkatsiz davranmak. Duygusal şiddet bu. Varlığımı yok saymak. Mesela benim zayıflamamı isteyen eşim, zayıfladıktan sonra ne kadar çirkin olduğumu söylemeye başladı, inanabiliyor musun? Şimdi beni kadın gibi hissettirmiyorsa, eziyorsa ben bu insanın elini nasıl tutabilirim, nasıl onunla olabilirim?


Kendimi tedavi edeceğim önce. Kendimizi değiştirmezsek, karşımıza çıkan insanların türü de değişmiyor. Yaşadıklarımdan onu sorumlu tutmuyorum. Seçimlerimde daha dikkatli olacağım ve çok verici olmayacağım. Asla ilişkiden ve evlilikten soğumadım; sevmekten vazgeçersek hayattan vazgeçeriz.

Önce kendini sev, değerini bil. Kötü muameleye razı olma! Bir erkeği değerlendirirken sadece sana olan davranışlarına değil çevresine olan davranışlarına bak.


Annesine, garsona, arkadaşına, yanında çalışana nasıl davranıyorsa ileride sana da öyle davranacak, emin ol. Erkekler kadınları ezmek istediklerinde onu kusurlu hissettirme yöntemini kullanıyor, beynini yıkayıp kendine güvenini kırıyorlar. Bizi katiline muhtaç kurban durumuna sokuyorlar. Bu oyuna gelmeyin.

Eteğinin boyunu, başarını, kazandığın parayı kıskandığını belli etmeyen adam seni görmezden gelerek gizli kıskançlık yapar.
Eteğinin boyunu, başarını, kazandığın parayı kıskandığını belli etmeyen adam seni görmezden gelerek gizli kıskançlık yapar.

Ben evlendiğimde eşim 49 yaşındaydı ve hiç evlenmemişti. Bir erkeğin genç yaşta kadının terbiyesinden geçmesi çok önemli.