''Biz burada cami istemiyoruz, yine yiyip, içip, eğlenmek istiyoruz” diyen Rumeli Hisarı teröristlerine köşesinden seslenen Yeni Şafak Yazarı Yaşar Süngü, Rumeli Hisarı'nın tarihine değinerek, buranın aslına dönüştürülmesine yönelik çalışmalara engel olanlara yönelik ''Masum insanların canına kıyana terörist deniyorsa, kültürel değerleri yok etmeye çalışanlara da terörist denmeli ve öyle muamele etmeli.'' diye yazdı.

Yaşar Süngü'nün yazısı şöyle;

Sözüm, onların peşine takılanlara.

Herşeyden önce buranın inanç turizmi açısından bakarsak inanılmaz bir değeri var.
1.5 milyar Müslümanın bilse mutlaka görüp ziyaret etmek isteyeceği bir yer.

Neden?

Çünkü bugün İstanbul'un fetih sembolü olarak yer alan Rumeli Hisarı, Fatih Sultan Mehmet Han'ın İstanbul'a ilk inşa ettiği İslam yapısı. 

İlk şehitlik.

İlk dergah.

İlk Osmanlı mescidi.

Hem ekonomik hem turizm hem de kültürel açıdan inanılmaz zengin bir yer.
*
Şimdi 1450 yılına dönelim ve buranın neden çok önemli olduğunun hikayesini anlatalım:

Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u kuşatmadan önce Bizans'ın lojistik desteğini engellemek için 1451 yılında, Rumelihisarı'nı inşa ettirdi.

139 günde tamamlanan 25 dönümlük arazi üzerine kurulan Rumelihisarı, İstanbul'un Avrupa yakasındaki ilk Müslüman yerleşim birimi oldu.

Es-Seyyid Mahmud Bedreddin (ks) Hazretleri, ailesi, akıncılar ve dervişleriyle birlikte bu araziye yerleştirildi.

Dervişler, Osmanlı akıncıları, Bizans'tan kiraladıkları arazide bir yandan ziraat, ticaret ve hayvancılıkla meşgul olur gözükürken diğer yandan da askeri bilgiler elde ederek padişahı bilgilendiriyorlardı.

Bizanslılar durumdan şüphelendiler ve ani bir baskınla buradaki dervişleri ve akıncıları şehit ettiler.

Şehitler, bugün Şüheda Kuyusu namıyla anılan büyükçe mezara topluca defnedildi.

Padişah Fatih Sultan Mehmet de otağını buraya kurdu.

Ve İstanbul buradan fethedildi.
*

Rumelihisarı Şehitlik Dergâhı, fetihden hemen sonra Fatih Sultan Mehmed'in talimatıyla kuruldu ve dergahın başına Şeyh Bedreddin Efendi geçti.

Şeyh Mahmud Bedreddin, Fatih'in silah; Akşemseddin'in talebe arkadaşı, Hacı Bayram-ı Velî Hazretleri'nin müridi ve halifelerinden biri.

Dergahın son halifesi Muhammed Abdünnafi Baba olduğu için dergâh, halk arasında Nafi Baba Tekkesi olarak meşhur oldu.

1943 yılına kadar faaliyetlerine devam eden Nafi Baba Tekkesi ve Nafi Baba Vakfı, söz konusu tarihte mütevellisiz kalınca bakımsızlıktan temelleri üzerine yıkılır; kaderine, daha doğrusu kederine terk edildi.
*
Son dönemde İstanbul Büyükşehir Belediyesi el attı. Bugüne kadar açık hava tiyatrosu olarak kullanılan Rumeli Hisarı'ndaki Boğazkesen Fetih Mescidi'nin inşaatı tamamlanarak ibadete hazır hale getirildi.

Mescidin bu ay açılacağı belirtiliyor.

Nafi Baba Tekke binası da tamamlanmak üzere.

Lakin buranın Şehitlik Dergahı'nın ruhuna uygun bir şekilde kullanılması, Tasavvuf Araştırmaları Merkezi olarak kullanılması gerekiyor.

Boğaziçi Üniversitesi'nin burayı Nafi Baba Vakfı'na ve Nafi Baba'nın evlatlarına devrederek özü muhafaza etmesi gerekiyor.
*
Fatih Sultan Mehmet'in Rumeli Hisarı üstündeki düzlük alanda Fetih duasını yaptığı yerin ismini Dua Tepe'den Doğa Tepe'ye dönüştüren zihniyet bugün buranın aslına döndürülmesine karşı direniyor.

İstanbul'un kültürüne düşman entel takımı inat eder gibi her sene burada şarkı türkülerle içip sızmalarla yaptığı rezaletlerine devam etmek istiyor.

Ve açıktan “Burada o mescidin yapılıp tekrar açılmasına izin vermeyeceğiz” diyorlar.
Burada mescide ve tekkeye ve şehitliğe karşı çıkanlara sesleniyorum:

Turistlere gösterdiğiniz saygı ve kibarlığın onda birini İstanbul'u size armağan eden bu şehrin ilk şehitlerine gösterin.

İlla Boğaz'da şarkılı türkülü yer istiyorum diyorsanız yardımcı olayım.

Boğaz'ın uzunluğu Rumeli yakasında 55 kilometre, Anadolu yakasında 35 kilometre.

Ziftleneceğiniz çok yer var.

Tolstoy ne demiş: Kötüler kendilerine tahammül edildikçe azarlar.

*

ABD beş para etmeyen Özgürlük Heykeli'ni,

Fransa hiçbir kültür değeri olmayan demir yığını Eyfel Kulesi'ni pazarlıyor.
Biz dünyada eşi benzeri olmayan Boğaz'daki Rumeli Hisarı'nı sarhoşlardan alamıyoruz.
Siyasetçi tabiriyle “Boğaz'da viski içerek HDP'ye oy veren şerefsizler” yüzünden burayı aslına döndüremiyor ve 1.5 milyar Müslümana tanıtamıyoruz.
Yazık bize.

*

Masum insanların canına kıyana terörist deniyorsa, kültürel değerleri yok etmeye çalışanlara da terörist denmeli ve öyle muamele etmeli.