Hz. Ömer, elinde bir kısım Tevrat parçaları ile Peygamber Efendimiz (sav)'a gelip şöyle dedi: "Ey Allah'ın Resulü! Zurayk oğullarından bir arkadaşımdan alıp getirdiğim bir kısım Tevrat"

Hemen Allah Resulü (sav)'ın  yüzünün  rengi değişti. Bunun üzerine ezan  rüyasında  kendisine gösterilen  Abdullah bin Zeyd, Hz. Ömer'e: "Allah senin aklını başından mı aldı? Allah Resulü (sav)'in rengine bak, nasıl kızardı?" dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer şöyle dedi: "Rab olarak Allah'ı, din olarak İslâm'ı, peygamber olarak Muhammed'i, önder olarak Kur'an'ı kabul edip hoşnut olduk"

Hz. Ömer'in bu sözü üzerine Allah Resulü (sav) çok memnun oldu. Üzüntüsü gitti ve şöyle buyurdu: "Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, eğer Musa aranızda olup da beni terk edip ona uysaydınız, apaçık bir sapıklığa düşerdiniz Ümmetler içinde siz benim nasibimsiniz, peygamberler içinde ben de sizin nasibinizim"

İbadette aşırı gitmeyin
Enes bin Malik (ra) anlatıyor: "Sahabeden üç kişilik bir grup Allah'ın Resulü (sav) Efendimizin nafile ibadetlerini sormak üzere Peygamber hanımlarının evlerine geldiler. Kendilerine Efendimizin ibadetleri bildirilince, onlar bunu azımsar gibi oldular ve: "Allah'ın Resulü nerede biz neredeyiz? Onun geçmiş ve gelecek günahları bağışlanmıştır." Dediler. İçlerinden biri: "Ben daima bütün geceleri namaz kılarak geçireceğim" dedi. Bir diğeri: "Ben de hayatım boyunca gündüzleri oruç tutacağım ve oruçsuz gün geçirmeyeceğim" dedi. Üçüncü sahabe de: "Ben de daima kadınlardan uzak kalacağım ve asla evlenmeyeceğim" diye söz verdi. Bir müddet sonra Peygamberimiz geldi ve onlara şöyle buyurdu: "Şöyle şöyle diyen sizler misiniz? Sizi uyarıyorum! Allah'a yemin ederim ki, ben sizin Allah'tan en çok korkanınız ve O'nu en iyi bileninizim. Fakat ben bazen oruç tutuyor, bazen tutmuyorum. Gece hem namaz kılıyor, hem de uyuyorum. Kadınlarla da evleniyorum. Benim sünnetimden yüz çeviren kimse benden değildir"

Mescidi kirletmek
Enes (ra)'den rivayet edildiğine göre, Peygamber (sav) Mescidin kıble duvarında bir tükürük gördü. Öylesine öfkelendi ki yüzü kıpkırmızı oldu. Bunun üzerine Ensar'dan bir kadın kalkıp o tükürüğü kazıdı ve yerini güzel kokuyla kokulandırdı.
Allah Resulü (sav): "Bu ne kadar güzel oldu!" buyurdu.

Cezada adalet
Benî Mahzûm kabilesinden hırsızlık yapan bir kadının durumu Kureyşlileri çok üzmüştü Onlar, "Bu konuyu Resulullah (sav) ile kim konuşabilir" diye kendi aralarında müzakere ettiler. Bazıları, "Buna Peygamberimizin çok sevdiği Üsâme bin Zeyd'den başka kimse cesaret edemez" dediler. Üsâme, onların istekleri doğrultusunda Resulullah ile konuştu Bunun üzerine Efendimiz ona: "Allah'ın koyduğu cezalardan birinin tatbik edilmemesi için aracılık mı yapıyorsun?" diye sordu. Sonra ayağa kalktı ve halka şöyle hitap etti:
"Sizden önceki milletler şu sebeple yok olup gittiler; Aralarından soylu, mevki ve makam sahibi biri hırsızlık yapınca onu bırakıverirler, zayıf ve kimsesiz biri hırsızlık yapınca da onu hemen cezalandırırlardı. Allah'a yemin ederim ki, Muhammed'in kızı Fâtıma hırsızlık yapsaydı, elbette onun da elini keserdim"

Erkeğin kadın giysisi giymesi
Hz. Ali (ra) şöyle anlatır: Resulullah (sav)'a, saf ipekten dokunmuş çizgili bir elbise hediye edilmişti. Onu bana gönderdi. Ben de elbiseyi giyip yanına vardım. İpek elbiseyi üzerimde görünce yüzünden öfkelendiğini anladım. Sonra: "Ben onu sana giyesin diye göndermedim" buyurdu ve o elbiseyi hanımıma vermemi emretti. Ben de onu akrabam olan hanımlara paylaştırdım.

Boyanmak
Enes bin Malik (ra) şöyle anlatır: Bir adam üzerinde (za'ferân) sarılığı olduğu hâlde Resulullah (sav)'ın yanına girdi. Peygamber (sav), yüzünde hoşlanmadığı bir şey bulunan kişiye nadiren bakardı (yani yüzüne vurmazdı). Adam çıkınca, efendimiz şöyle buyurdu: "Şuna söyleseniz de yüzündeki o boyayı yıkasa"

Ebû Saîd el-Hudrî (ra) şöyle der:
Resulullah (sav) örtünme çağına girmiş bir genç kızdan daha hayâlı idi. Hoşlanmadığı bir şey gördüğünde bunu yüzüne bakınca anlardık.

Resimli örtü
Hz Âişe (ra) şöyle der: Evimin sofasını üzerinde resimler bulunan bir perde ile ayırdığım gün Resulullah (sav) bir seferden dönmüştü Resimli örtüyü görünce yüzü renkten renge girdi ve onu çekip kopardı. Sonra da bana şunları söyledi: "Âişe! Kıyamette insanların en şiddetli azap görenleri, yaptıklarını Allah'ın yarattığına benzetenlerdir." [Buhari]

Efendimizin, üzerinde koç resmi bulunan bir kalkanı vardı. Tasvirden hoşlanmadığı için bu resmi kazıttı.

Kapıyı çaldığınızda

Cabir (ra) diyor ki; "Resulullah (sav)'a geldim ve kapısını çaldım. Resûl-i Ekrem: "Kim o?" dedi. "Benim" diye cevap verdim. Allah Resulü: "Benim, benim!" diye tekrar etti. Galiba bu cevaptan hoşlanmamıştı"

Ölen için feryad etmek
Ebu Bürde şöyle der: (Babam) Ebû Mûsâ el-Eş'arî hastalandı ve başı hanımlarından birinin kucağında iken bayıldı. Bunun üzerine hanım, bir çığlık atıp yüksek sesle ağlamaya başladı. Fakat Ebû Mûsâ, kadını bundan men edecek durumda değildi. Ayılınca: "Resulullah (sav)'ın hoşlanmayıp uzak kaldığı şeyden ben de hoşlanmam ve uzak olurum. Dedi.
Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Ölenin arkasından yüzünü gözünü tırmalayan, yakasını paçasını yırtan, Câhiliye insanı gibi bağıra - çağıra ağıt yakıp kendisine beddua eden, bizden, bizim yolumuzu izleyenlerden değildir"

Sabah namazına kalkmamak
Peygamber Efendimizin yanında bir adamın sabaha kadar uyuduğu ve namaz kılmadığı söylendiğinde, bundan hoşlanmadı ve: "Bu adamın kulağına şeytan bevletmiştir" buyurdu.

Allah Teâlâ imtiyazı sevmez
Allah Resulü (sav) bir kimsenin, kendisini arkadaşlarından farklı görmesini sevmezdi. Bir sefer esnasında ashabına koyun kesip pişirmelerini emretmişti. Ashabından biri; "Ya Resulullah, onu ben keseyim" dedi. Başka biri; "Ya Resulullah, yüzmesi de benim vazifem olsun" dedi. Bir başkası da; "Ya Resulullah, pişirmesi de bana ait olsun" dedi. Resul-i Ekrem Efendimiz de: "O hâlde odunu toplamak da bana ait olsun" buyurdu. Sahabeler; "Ya Resulullah! Biz onu da yaparız, senin çalışmana gerek yok" dedilerse de Peygamberimiz: "Sizin benim işimi de yapabileceğinizi biliyorum. Fakat ben, size göre imtiyazlı bir durumda bulunmaktan hoşlanmam. Çünkü Allah Teâlâ kulunun, arkadaşları arasında imtiyazlı durumda olmasını sevmez" buyurdu.

Cemaatteki dağınıklık

Câbir bin Semüre (ra) şöyle demiştir: Resulullah (sav) bir gün mescide girdi. Cemaat ayrı ayrı halkalar hâlinde oturuyordu. Bunun üzerine Allah Resulü (sav): "Sizi niçin böyle dağınık halde görüyorum" buyurdu.
Hz. Peygamber bu sözü söylerken birliği seviyor ayrılıktan nefret ediyor intibaını vermek istiyor gibiydi. [Ebu Davud]

Hayvanları dağlamak

Peygamber efendimiz (sav), yüzüne damga vurulmuş bir merkebin yanından geçti. Bunun üzerine: "Bu hayvanın yüzünü dağlayana Allah lânet etsin!" buyurdu.

Ehli kitaba haksızlık

İrbâz bin Sâriye (ra) anlatıyor: Resulullah (sav) ile Hayber Kalesi'ne indik Beraberinde ashabından başka kimseler de vardı. Hayber'in lideri Cebbâr, mütekebbir birisi idi. Allah Resulü'ne gelerek: "Ey Muhammed! Sizin eşeklerimizi kesmeye, meyvelerimizi yemeye, kadınlarımızı dövmeye hakkınız var mı?" dedi. Resulullah Efendimiz öfkelenerek: "Ey İbn-i Avf, atına bin ve şöyle nida et: "Haberiniz olsun, cennet sadece müminlere helâldir, namaz kılmak üzere toplanın!"
Cemaat toplandı. Resulullah (sav) onlara namaz kıldırdı. Sonra da kalkıp şunları söyledi: "Sizden biri, (rahat) koltuğuna kurulup Allah'ın, Kuran'dakilerin haricinde haramlarının bulunmadığını mı zannediyor? Haberiniz olsun, vallahi ben nasihatte bulundum, (Kuran'da olmayan bazı şeyler) emrettim, birçok şeyleri de yasakladım. Bunlar, Kuran'ın bir misli kadar, belki de daha fazladır. Allah Teâlâ hazretleri, Ehli-i Kitabın evlerine izinsiz girmenizi helal kılmamıştır. Kadınlarını dövmenizi, borçları (olan cizyeyi) verdikten sonra meyvelerini yemenizi de helal kılmamıştır" [Ebu Davud]


Kur'ân-ı tartışmak
Abdullah bin Amr bin Âs (ra) şöyle anlatır: Bir kavim Allah Resulü (sav)'ın kapısının önünde Kur'ân hakkında tartışıyorlardı. Resulullah (sav), yüzünün rengi değişmiş bir halde çıkıp şöyle buyurdu:

"Ey kavmim! İşte bu yüzden milletler helak olmuşlardır. Kur'ân (ayetleri) birbirini tasdik eder, siz onun bazı (ayetlerini) bazı ayetleri ile yalanlamayın!" buyurdu.
İnfakta cömertlik

Resul-i Ekrem Efendimizden bir şey istendiğinde, şayet yanında yoksa borçlanır ve ihtiyaç sahibini memnun ederek gönderirdi. Bir gün böyle biri Peygamberimize gelerek bir şeyler istedi. Allah Resulü: "Yanımda sana vereceğim bir şey yok, git benim namıma satın al, mal geldiğinde öderim" dedi. Efendimizin sıkıntıya girmesine gönlü razı olmayan Hz Ömer: "Ya Resulullah! Yanında varsa verirsin, yoksa Allah seni gücünün yetmeyeceği şeyle mükellef kılmamıştır" dedi.

Allah Resulü (sav)'ın Hz. Ömer'in bu sözlerinden hoşnut olmadığı yüzünden belli oldu. Bunun üzerine Ensar'dan biri: "Anam babam sana feda olsun ya Resulullah! Ver! Arşın sahibi azaltır diye korkma!" dedi. Bu sahabenin sözleri Efendimizin çok hoşuna gitti, tebessüm etti ve: "Ben de bununla emrolundum" buyurdu.