Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 15 yaşından küçük kızla evlenen ve "çocuğun nitelikli cinsel istismarı" suçundan hüküm giyen sanıkların, "yaşını bilmiyordum" savunmasını kabul eden Daire kararlarına yapılan itirazı kabul etti.

Kurul, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, "Bu suçu cebir ve tehditle gerçekleştiren sanıklar açısından da daire kararının uygulanabilirliği düşünüldüğünde, bu suçları işleyenlerin daha az ceza almaları veya eylemlerinin şikayete bağlı suça dönüşme ihtimali karşısında adaletsiz ve kamu vicdanını zedeleyen kararların verilmesine yol açabileceği" gerekçesiyle yaptığı itirazları yerinde buldu.

YARGITAY CEZA GENEL KURULU 5 DOSYAYI ELE ALDI

Sakarya, Kaş, Niğde ve İzmir'de 15 yaşını doldurmadan rızalarıyla erkek arkadaşlarına kaçan, cinsel ilişkiye giren ve bir süre sonra da evlenen
"çocuk gelinlerin" kocaları, "çocuğun nitelikli cinsel istismarı" ve "çocuğu cinsel amaçlı hürriyetten yoksun kılma" suçlarından hapis cezasına çarptırılmıştı.

Kararların temyiz incelemesini yapan Yargıtay 14. Ceza Dairesi, sanıklara verilen mahkumiyet hükümlerini bozdu.

Daire, hükümden önce mağdurelerle resmi nikahla evlenen sanıkların, savunmalarında eşlerinin gerçek yaşının 15'ten küçük olduğunu bilmediğini söylemeleri nedeniyle, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 30. maddesindeki hata halinin mevcut olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğine hükmetti.

Mağdurenin suç tarihi itibarıyla görünüm olarak 15 yaşından küçük olduğunun anlaşılıp anlaşılamayacağının, içinde bulundukları sosyal ve kültürel durumları da dikkate alınarak sanığın mağdurenin yaşı konusunda hataya düşmesinin mümkün olup olmadığının araştırılmasını isteyen daire, eksik incelemeyle hüküm kurulmasını bozma nedeni saydı.

YARGITAY DAİRENİN BU YÖNDEKİ KARARLARINA İTİRAZ ETTİ

Başsavcılığın itirazında, 765 sayılı TCK'nın 434. maddesindeki, kaçırılan veya alıkonulan kız veya kadın ile mahkum arasında evlenme durumunda koca hakkında verilen cezanın tecilini öngören düzenlemenin bir benzerinin 5237 sayılı TCK'da bulunmadığı anlatıldı.

Bu durumda aile birliğini sağlamaya yönelik bir uygulamanın, hukuki olmaktan ziyade vicdani olarak değerlendirildiği kanaatini uyandırdığı belirtilen itirazda, "Aynı durumda olup resmi evlilik gerçekleştirmeyen sanıklar yönünden haksızlık oluşturabilecek bu uygulama, cinsel saldırı veya çocukların cinsel istismarı suçunu cebir veya tehdit ile gerçekleştiren sanıklar açısından da uygulanabilirliği düşünüldüğünde, bu nitelikteki suçları işleyenlerin daha az ceza almaları veya eylemlerinin şikayete bağlı suça dönüşme ihtimali karşısında, adaletsiz ve kamu vicdanını zedeleyen kararların verilmesine yol açabileceği düşünülmektedir" denildi.

Yargıtay 14. Ceza Dairesinin yerinde görmediği itirazlar, Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderildi. Kurul, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının,
Dairenin bu yöndeki kararlarına yaptığı itirazları kabul etti.