MALATYA'daki Zirve Yayınevi'nde 18 Nisan 2007'de 1'i Alman 3 kişinin boğazlarının kesilerek öldürülmesiyle ilgili davanın 85'inci duruşması görüldü. 'Azmettirici' suçlamasıyla tutuklu yargılanan Hüseyin Yelki, cezaevinde iki mahkumun, bildiklerini anlatmaması için kendisini ölümle tehdit ettiğini öne sürdü.
Malatya 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşma öncesi, Adliye önünde geniş güvenlik önlemleri alındı. Sabah erken saatlerde, Adliye'ye getirilen sanıklar, jandarma ekipleri tarafından tutuklu girişinden içeri alındı. Davanın 85'inci duruşmasına, sanıkların, avukatlarının, öldürülen Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske'nin eşi Suzanne Geske ile müdahil avukatların yerini almasıyla başladı. 
Duruşmaya, 'terör örgütü yöneticisi' olmakla suçlanan sanıklardan emekli orgeneral Hurşit Tolon ile tutuksuz sanıklar İlker Çınar ve Aykut Saka katılmadı. Diğer sanıklar Malatya eski Jandarma Komutanı emekli Albay Mehmet Ülger, Binbaşı Haydar Yeşil, astsubay Abdullah Atılgan, uzman çavuşlar Murat Göktürk, Mehmet Çolak, Adem Gedik ve Adil Akçay, İnönü Üniversitesi öğretim görevlisi Ruhi Abat, Levent Ercan Gelegen,  Emre Günaydın, Abuzer Yıldırım, Salih Gürler, Cuma Özdemir, Hamit Çeker ve Hüseyin Yelki ise duruşmada hazır bulundu. Elbistan Cezaevi'nde tutuklu bulunan sanık Varol Bülent Aral da telekonferans sistemiyle duruşmaya katıldı.
EMRE GÜNAYDIN'A 'ZİYARET' İZNİ
Duruşma öncesi söz alan sanıklardan Emre Günaydın, cezaevinde kapalı görüş günü olması ve ziyaretçilerinin olması dolayısıyla bugünkü duruşmaya katılmamak için izin istedi. Mahkeme heyeti, durumu değerlendirerek Günaydın’ın bugünkü duruşmadan bağışık tutulma talebini kabul etti.
Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa, Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Musa Anter'in öldürülmesiyle ilgili dava dosyalarındaki, yayınevi cinayetlerine ilişkin istenen belgelerin kendilerine ulaştığını ve belgelerin dosyaya eklendiğini söyledi.
YELKİ: BENİ DE ÖLDÜRECEKLERDİ
Mahkeme Başkanı Kısa, davada 'azmettirici' sıfatıyla yargılanan Hüseyin Yelki’nin 3 Ekim 2013 günü kendilerine bir dilekçe yazarak ölümle tehdit edildiğini bildirdiğini, Yelki’nin bir gün sonra cumhuriyet savcısına bununla ilgili ifade verdiğini belirtti. Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa, daha sonra, sanık Yelki’nin savcıya Etkin Pişmanlık Yasası çerçevesinde tanık olarak verdiği ifadeyi kendisine onaylatarak salonda okudu.
Duruşmada daha sonra söz alan Zirve Yayınevi eski çalışanı olan, 'azmettici' olmakla suçlanan Hüseyin Yelki, 2001 yılında bir gazetede gördüğü ilan üzerine Hıristiyanlığa ilgi duyduğunu anımsatarak eski adı Kayra olan Zirve Yayınevi’ni kurarak cinayetlerin işlendiği günlere kadar burada çalıştığını söyledi.
Bu süreçte öldürülen Tilman Ekkehart Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel ile de tanışıp birlikte çalışmaya başladıklarını belirten Yelki, son zamanlarda ölüm tehditleri almaya başladıklarını belirtti.
Olaydan önce Malatya Jandarma Komutanlığı’nda görevli astsubay Murat Göktürk ile yayınevinde tanıştıklarını öne süren Yelki, Göktürk’ün kendisinden Arapça öğrenmek için İncil istediğini iddia etti. Yine cinayetleri işlediği belirtilen gençlerden Emre Günaydın’la da olaydan önce tanıştıklarını ve 2 kez görüştüklerini söyledi. Olayın meydana geldiği  günden 3 gün önce ameliyat olmak için İstanbul’a gittiğini belirten Yelki, cinayet günü Malatya’ya döndüğünü ve kendisini sabah saatlerinde kilisede çalışan Angus William Reid’in karşılayarak evine götürdüğünü söyledi.
Yelki, cinayetlerden ise öğleden sonra televizyondaki haberler üzerine haberdar olduğunu dile getirdi. Cinayetlerle ilgili 3 Eylül 2009’da Emre Günaydın’ın ilk kez adını belirtmesi üzerine tutuklandığını belirten Hüseyin Yelki, Günaydın’ın sonraki süreçte ifadesini değiştirmesi üzerine ise 4 ay sonra tahliye edildiğini hatırlattı.
En son 18 Ocak 2013’te yeniden tutuklanan Yelki, "Benim burada adımın geçmesi, olayda benim de öldürülecek olmamdandır. Öldürülmeyince de kiliseye olan güveni azaltmak için hakkımdaki iddialar ortaya atılmıştır" İfadelerini kullandı.
Yelki, davanın diğer tutuklu sanıklardan Levent Ercan Gelegen’ni de kendisine beraber oldukları süre zarfında önemli bilgiler verdiğini iddia etti. Gelegen’in Ankara’dan kendisiyle görüşen iki jandarma görevlisinden bahsettiğini ileri süren Yelki, Gelegen’in kendisine tespit edilmemesi için başkalarının adına kayıtlı telefonlarla görüşmeler yaptığını da anlattığını öne sürdü.
Hüseyin Yelki, Levent Ercan Gelegen’in kendisini dindar ve muhafazakar göstermek ve cinayetleri AK Parti ile Gülen Cemaati üzerine yıkmak için AK Parti pankartı asarken fotoğraflattığını da anlattığını iddia ederek Gelegen’nin ayrıca dindar yazarlara Müslüman olduğuna yönelik mektuplar gönderdiğini de söyledi.
'CEZAEVİNDE ÖLÜMLE TEHDİT ETTİLER'
Yelki, Malatya E Tipi Cezaevi’nde 3 numaralı revir koğuşunda kaldığını ve davaya ilişkin bildiklerini anlatmaması için 2 numaralı koğuşta kalan Sadık Şehitoğlu ile Hüseyin Sayar isimli mahkumlar tarafından ölümle tehdit edildiğini ileri sürdü.
Bir süredir kendisine yapılan baskı nedeniyle özellikle kapısını kapatarak odada kaldığını ifade eden Yelki, iki mahkumun koridorda "Hüseyin işbirlikçi. Komutan söyledi. İcabına bakılacak. Zaten bir ayağı hasta. 'Ayağı kaydı düştü, öldü' deriz" şeklindeki konuşmalarını duyduğunu iddia etti.
Bildiklerini daha önce anlatmadığı için pişman olduğunu dile getiren Yelki, kendisine yapılan bu tehditlerin arkasında ise davanın tutuklu sanıklarından eski Malatya Jandarma Komutanı emekli Albay Mehmet Ülger’in olduğunu düşündüğünü söyledi. Yelki, usulsüz olarak kendisini dinleyen Mehmet Ülger ve Binbaşı Haydar Yeşil hakkında da şikayetçi olacağını söyledi.