ANAYASA'NIN 19'UNCU MADDESİ İHLAL EDİLDİ
KCK davalarından tutuklu bulunanan BDP Şırnak Milletvekilleri Selma Irmak ve Faysal Sarıyıldız, Van bağımsız Milletvekili Kemal Aktaş BDP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Ayhan ile BDP Mardin Milletvekili Gülser Yıldırım'ın avukatları, yargılandıkları yerel mahkemeler aracılığıyla Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulundu. BDP Milletvekilleri'nin avukatları taleplerini içeren 'Bireysel Başvuru Formu' ve eklerini bugün Diyarbakır 5' ve 6'ncı Ağır Ceza Mahkemeleri'ne sundu. Başvuru dilekçesinde müvekillerinin hukuki durumunu ayrıntılı olarak açıklayan avukatlar, milletvekillerinin değişik zamanlarda yaptıkları tahliye taleplerinin reddedildiğini vurguladı.
Anayasa Mahkemesi'nin Mustafa Balbay hakkında verdiği karara vurgu yapılan dilekçede, yerel mahkemelere başvuruların yapıldığı, tahliye taleplerinin her seferinde 'klişe gerekçelerle' reddedildiği ve başvuran açısından hukuk yollarının tükendiği ifade edildi. Başvurucuların tutukluyken Milletvekili seçildiği belirtilen dilekçede, Anayasa'nın 19/7 maddesinde düzenlenen kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiği belirtildi. Tutuklamanın makul süreyi aştığını ve milletvekillerinin siyasal faaliyette bulunma haklarının da ihlal edildiği belirtilen dilekçede, "Yerel mahkemenin her seferinde ısrarla yinelediği gibi delilleri yok etme, gizleme ve değiştirme ihtimali bulunmadığı gibi kimliği gizli tanıkları da etkilemek mümkün değildir" ifadeleri kullanıldı.
'YASAMA FAALİYETLERİNE KATILMALARI ENGELLENDİ'
Başvuranların tahliye edilmedikleri için yemin edemedikleri ve milletvekilliği görevini yerine getiremedikleri belirtilen dilekçede, tutukluluk halinin seçilme hakkına müdahale teşkil ettiği kaydedildi. Makul olmayan tutukluluk süresinin, başvurucuların yasama faaliyetlerine katılmasını engellediği belirtilen dilekçede, "Milletvekili olarak siyasi faaliyette bulunma hakkına yönelik bu ağır müdahalenin ölçülü ve demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olduğu söylenemez. Tutukluluğun haksız bir şekilde sürdürülmesi nedeni ile Anayasa'nın siyasi faaliyette bulunma hakkını düzenleyen 67'nci maddesinin 1'inci fıkrası ihlal edilmiştir" ifadeleri kullanıldı.
UZUN TUTUKLULUK SÜRESİ
Dilekçede Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin uzun tutukluluk sürelerine ilişkin verdiği kararlara da atıf yapan avukatlar şu görüşü savundu:
"Anayasa'nın 153'üncü maddesi uyarınca, Anayasa Mahkemesi kararları yasama, yürütme ve yargı organlarını bağlar. Tutuklama kararında ısrar edilmesi, kanun önünde eşitliğin ihlali anlamına gelmektedir. Başvurucular Türkiye politik yelpazesinde, devlet geleneğinin pek hoşnut olmadığı bir siyasi partinin üyesidirler. Başvurucuların kişi özgürlüğü ve güvenliği hakları ihlal edilmeye devam edilmektedir. Seçilme ve milletvekili olarak siyasi faaliyette bulunma hakkına yönelik ihlal devam etmektedir. Kanun önünde eşitlik ilkesi ihlal edilmektedir."
20'ŞER BİN TL TAZMİNAT TALEP EDİLDİ
Yerel mahkemenin tutukluluk konusundaki kararına karşı 'tedbir kararı' verilmesi talep edilen dilekçede şuler kullanıldı:
"Tutukluluk sürelerinin makul süreyi aştığının öncelikle ve tedbiren karara bağlanarak yerel mahkemeye bildirilmesini talep etmekteyiz. Başvurucuların yargılandığı dava kamuoyunda KCK ana davası olarak bilinmektedir. Davanın kısa süre içerisinde sona erdirilme ihtimali de bulunmamaktadır. Uzun tutukluluk sorunu, yargının kronik bir meselesi olmaya devam etmektedir. Bu nedenle mahkemenin tutukluluk süreleri konusunda bir pilot karar vermesini talep etmekteyiz."
Dilekçede ayrıca başvuranların uğradığı manevi ızdırap nedeni ile her bir başvuran için 20 bin TL manevi tazminat ile yargılama giderlerinin ödenmesi de talep edildi.

FB(GG/COŞ)