ANTALYA'daki Gezi olayları nedeniyle açılan toplu ve bireysel davalardan birinde verilen beraat kararında, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne atıfta bulunularak sanığın, 'Anayasal bir hak olan toplantı hakkı çerçevesinde' toplantı ve yürüyüşe katıldığı ve çevreye zarar verme gibi suç unsuru olmadığı gerekçesi yer aldı. Duruşma savcısının da beraat kararı istediği mahkeme sonucuna itiraz eden Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı, Yargıtay'a başvurdu.
İstanbul'da başlayıp yayılan Gezi Parkı olayları kapsamında Antalya'da, toplu davaların yanı sıra çok sayıda kişi hakkında da bireysel dava açıldı. Hakkında bireysel dava açılanlardan Akdeniz Üniversitesi Kimya Bölümü 4'üncü sınıf öğrencisi 24 yaşındaki Kadir Karatel, 31 Mayıs- 4 Haziran 2013 tarihleri arasında katıldığı Gezi olaylarında 'Kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama' suçuyla yargılandı. Karatel, Antalya 15'inci Asliye Ceza Mahkemesi'nde 12 Şubat 2014 tarihinde verilen kararla beraat etti. Duruşma savcısının da beraat talep ettiği mahkeme kararında, toplantı ve yürüyüşün anayasal hak olduğuna dikkat çekildi.
Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı karara itiraz ederek dosyayı Yargıtay'a taşıdı. Karatel'in davasıyla ilgili Yargıtay'dan gelecek karar bekleniyor. Kadir Karatel'in avukatı Hakan Evcin, duruşma savcısının beraat istemi ve mahkemenin bu yönde verdiği kararı bir süre sonra yazılı olarak aldıklarını anlatırken şöyle dedi:
"Toplantı Yürüyüş ve Gösteri Kanunu'na muhalefet' suçundan açılan davada, Türkiye'nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve bu yürüyüşün anayasal bir hak olduğu görüşüyle verilmiş doğru bir karardır."
DURUŞMA SAVCISI BERAAT İSTEDİ, BAŞSAVCILIK İTİRAZ ETTİ
Avukat Evcin, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı'nın iddianamesiyle açılan kamu davasında duruşma savcısı tarafından da beraat istendiğini söyledi. Mahkeme heyetinin  Şubat ayında beraat kararı verdiğini belirten Evcin, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı'nın karara itiraz ettiğini, davayı Yargıtay'a taşıdığını söyledi. Avukat Evcin, şöyle konuştu:
"Çıkan beraat kararı; Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, duruşma savcısının istediği beraat kararının yanlış olduğu gerekçesiyle temyiz edilmiştir. Bir savcının beraat istediği bir olaya başka bir savcı cezalandırma istemektedir. Başsavcılık kaybedilmiş bir dava olarak gördüğü için temyiz etmiştir."
Kadir Karatel hakkında Antalya 15'inci Asliye Ceza Mahkemesi'nin 12 Şubat 2014 tarihinde verdiği beraat kararında, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) dernek kurma ve toplantı özgürlüğünün nasıl anlaşılacağına dair Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) görülen benzer davalarda alınan kararlar incelendi.
AİHM DAVALARI
Antalya'daki yerel mahkeme kararında, AİHS ve AİHM davaları değerlendirmesi şöyle kayıtlara geçti:
"Özgürlüğün 'çoğulcu demokrasi', 'hoşgörü', 'açık fikirlilik', 'ölçülülük' ve 'kademelilik' ölçüleri dikkate alınarak aynı sözleşmenin 10'uncu maddesinde düzenlenen ifade özgürlüğüne ilişkin ölçüler de nazara alınarak sınırlanabileceği hususu dikkate alındığında, sanığın anayasal bir hak olan toplantı hakkı çerçevesinde katıldığı yürüyüş ve toplanmadan ibaret eylemlerinin AİHM'in Oya Ataman/Türkiye (74552/01, 5 Aralık 2006 tarihli) kararı çerçevesinde incelenmesinde, AİHM 'Önceden izin alınmamış olsa bile barışsal bir şekilde yapılan gösterilerde kolluğun bir miktar tolerans göstermesi gerektiği' tekrar etmiş, mahkemeye göre mevcut olayda polisin oldukça sabırsız davranarak ve göstericilerin kamu düzeni için ciddi bir tehlike oluşturmamalarına ve şiddete başvurmamalarına rağmen lakrimojen gaz kullanmak suretiyle dağıtılmalarında velev ki izin alınmamış olmasının, barışçıl yapılan bir gösteriyi bu şekilde çabuk ve kuvvetli müdahalenin toplantı ve gösteri hakkının özünü ihlal ettiğini, AİHS'nin 11/2. maddesinde düzenlenen dernek kurma ve toplantı özgürlüğünün sınırlandırılmasına ilişkin düzenlemelerin dar yorumlanması gerektiği 'genel çıkar veya üçüncü şahısların hak ve özgürlüklerini korumak için' sınırlanabileceğini belirterek, yine AİHM'nin Samüt Karabulut/Türkiye (16999/04, 27 Ocak 2009) tarihli kararında da benzer yönde görüş belirttiği anlaşılmakla..."
BERAAT KARARI
Söz konusu AİHM kararlarının aktarılması ardından, şöyle devam edildi:
"Somut olayda sanığın anayasal bir hak olan toplantı hakkı çerçevesinde katıldığı toplantı ve yürüyüş sırasında, çevreye zarar verdiği veya kanunsuz bir faaliyette bulunduğu yönde bir iddianın bulunmaması karşısında; sanığın eyleminin barışçıl nitelikte kaldığı, hiçbir aşamasında üçüncü şahısların hak ve özgürlüklerini ihlal eder bir davranışı bulunmadığı gibi genel kamu düzenine aykırı hareketlerinin de olmadığı anlaşılmakla; sanığın üzerine atılı suçun unsurları itibariyle oluşmadığı anlaşıldığından sanığın unsurları oluşmayan müsnet suçtan beraatine karar vermek gerekmiştir."

FOTOĞRAFLI