Gezi Parkı eylemlerine destek amaçlı Ümraniye’de gerçekleşen yürüyüş sırasında 20 yaşındaki Mehmet Ayvalıtaş’ın bir aracın çarpması sonucu ölümüyle ilgili görülen davanın ilk duruşması yaklaşık 3 saat sürdü.
Anadolu Adalet Sarayı 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, tutuksuz sanık Mehmet Görkem Demirbaş, kazada yaralanan müşteki Seyit Kartal ve ailesi, ölen Mehmet Ayvalıtaş’ın ailesi ve taraf avukatları katıldı. Diğer tutuksuz sanık Cengiz Aktaş duruşmaya katılmazken Aktaş’ı avukatı temsil etti. Ayvalıtaş’ın ailesine destek olmak için adliyeye gelen CHP İstanbul Milletvekilleri Mahmut Tanal ve Hüseyin Aygün ile BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ve Ankara’daki olaylarda yaşamını yitiren Ethem Sarısülük’ün annesi Sayfi Sarısülük de duruşmayı izledi.
AVUKATIN TALEPLERİNE RED
Duruşmada söz alan müşteki avukatı Ayla Öztabak, duruşma salonuna girerken biber gazı sıkıldığını belirterek bu durumun zapta geçmesini talep etti. Dışarıda davaya katılmayı bekleyen başka avukatların da olduğunu belirten Öztabak, “Duruşmalar aleni yapılmaktadır, duruşma daha büyük bir salonda yapılsın, talebimizde ısrarcıyız" dedi.
Mahkeme heyeti, avukat Öztabak’ın talebini reddederken sanık ve müşteki sayısını dikkate alarak duruşma salonunun yeterli olduğunu gerekçe gösterdi. Ayakta izleyiciler olduğunu da belirten mahkeme heyeti, duruşma salonuna daha fazla izleyici alınmamasına karar verdi. Bu durum üzerine tekrar söz alan avukat Öztabak, salonda bulunan güvenlik görevlilerinin çıkartılıp yerine dışarıda bekleyen vatandaş ve avukatların alınmasını talep etti. Ayla Öztabak’ın bu talebini de reddeden mahkeme, müşteki tarafı temsilen yeterli sayıda avukat bulunduğunu ve güvenlik görevlisinin bulunduğunu tutanağa geçirdi.
“ÖLÜM VE YARALAMAYA NEDEN OLDUĞUM İÇİN ÜZGÜNÜM"
Ölüm ve yaralanmaya neden olduğu için üzgün olduğunu söyleten tutuksuz sanık Üsküdar Üniversitesi Psikoloji bölümü 1. Sınıf Öğrencisi Mehmet Görkem Demirbaş, “Aileye başsağlığı diliyorum. Keşke bu kaza olmasaydı. Okuldan notları almaya gitmiştim. Keşke gitmeseydim. Okuldan çıktıktan sonra anneme ait cip ile TEM Otoyolu Altunizade mevkiinden otoyola bağlandım. Ataşehir’deki evime gidiyordum. Saat: 21.30 sıralarıydı ve hava karanlıktı. Hızım 80-90 kilometreydi. Hava hafif çiselemeye başlamıştı. Cam sileceklerimi çalıştırdığımı hatırlıyorum. Otoyolda seyir halindeydim ve önümde bir taksi aynı istikamete doğru gidiyordu" diye konuştu.
“BEN KALABALIK BİR GRUP GÖRMEDİM"
Önündeki taksinin her nedense bir anda zikzaklar yapmaya başladığını anlatan Demirbaş, “Birden frene basıp şeridi ortalayınca, ben de frene bastım. Aramızdaki takip mesafesi 10-15 metreydi. Taksi durunca fren yaptıysam da engel olamadım. Taksinin sol yanına vurup bariyerlere çarptım. Aracımın yönü ters tarafa döndü ve durdu. Aracımdan inince 20-25 kişilik kalabalık bir grup beni darp etmeye başladı. İçlerinden bir tanesi bana yardımcı olmak için kazaya neden olan şahsın ben olmadığımı söyledi. Beni kendi kullandığım otomobile oturttular ve ambulansın gelmesini bekledim. Ailemi aradım ve geldiler. Gelen ambulans görevlisi başka yaralıların olduğunu söyleyince özel bir otomobil ile ailemle birlikte hastaneye götürüldüm. Benim aşırı hızım yoktu. Keşke böyle bir olay yaşanmasaydı. Suçsuzum" dedi.
Müşteki avukatlarının, “Otoyolda kalabalık bir grup gördünüz mü?" sorusu üzerine sanık Mehmet Görkem Demirbaş, “Ben otoyolda kalabalık bir grup görmedim. Kalabalığı görmeme engel olan ticari taksi vardı. Hava karanlıktı. Kalabalığı ben indikten sonra gördüm. Herhangi bir polis ve güvenlik yoktu. Alkollü değildim. Kazadan hemen sonra alkol muayenesine gittim. Hastanede kan testiyle alkol tespiti yapıldı" diye konuştu.
“MAHKEME BAŞKANINA YÖNELİK MÜDAHALE"
Duruşmada söz alan müşteki avukatı Ayla Öztabak, duruşma salonuna girerken biber gazı sıkıldığını belirterek bu durumun zapta geçmesini talep etti. Dışarıda davaya katılmayı bekleyen başka avukatların da olduğunu belirten Öztabak, “Duruşmalar aleni yapılmaktadır, duruşma daha büyük bir salonda yapılsın, talebimizde ısrarcıyız" dedi.
Mahkeme heyeti, avukat Öztabak’ın talebini reddederken, sanık ve müşteki sayısını dikkate alarak duruşma salonunun yeterli olduğunu gerekçe gösterdi. Ayakta izleyiciler olduğunu da belirten mahkeme heyeti, duruşma salonuna daha fazla izleyici alınmamasına karar verdi. Bu durum üzerine tekrar söz alan avukat Öztabak, salonda bulunan güvenlik görevlilerinin çıkartılıp yerine dışarıda bekleyen vatandaş ve avukatların alınmasını talep etti. Ayla Öztabak’ın bu talebini de reddeden mahkeme, müşteki tarafı temsilen yeterli sayıda avukat ve güvenlik görevlisinin bulunduğunu tutanağa geçirdi. Bu sırada, duruşma esnasında seyircilerden bir kişinin cep telefonu ile fotoğraf çekmesi üzerine duruşma salonundan dışarı çıkarılmasına karar verildi, dışarı çıkarılan kişi, “Siz önce şu polisleri dışarı çıkarınö şeklinde bağırdı. Mahkeme, müşteki avukatlarının, polis memurlarının silahlı olduğunu belirtmesi üzerine silahlı olan polislerin duruşma salonundan dışarı çıkarılmasına karar verdi. 4 polisin silahlı bir şekilde duruşma salonuna girdiği zapta geçirilirken, müşteki avukatları bu duruma isyan ederek daha fazla silahlı polisin duruşmada olduğunu savundu. Bunun üzerine mahkeme heyeti, “Duruşma salonunda söz verilmediği halde, mahkeme başkanına yönelik müdahalenin olduğu anlaşıldı" diye konuştu.
“BELİMDEKİ ACIYLA GÖZLERİMİ AÇTIM, MEHMET KANLAR İÇİNDEYDİ"
Kazadan yaralı bir şekilde kurtulan müşteki Seyit Kartal ise duruşmada, olay tarihinde Gezi Olayları nedeniyle kalabalık bir grupla TEM otoyolu Ankara’dan geliş istikametini tamamen kapatıp diğer şeride geçtiklerini belirtti. İddia edildiği gibi olay günü yağmur yağmadığını, hafif bir çiselemenin bile olmadığını belirten Kartal, olay yerinin aydınlık, görüş mesafesinin ise bir kilometrenin üzerinde olduğunu ifade etti. 1000 kişi üzerinde insanın yolda olduğunu kaydeden Seyit Kartal, “Araçları durdurmak için işaret yapıyor ve üzerimizdeki t-shirtleri sallıyorduk. Bu sırada en sağ şeritten bir beyaz spor araç üzerimize doğru gelmeye başladı. En sağ şeritten sol şeride doğru geçti, üzerimize doğru geliyordu. Biz bir metre kadar geri çekildik. Araç çok yakın geçtiği için kimseye bir şey oldu mu diye arkama baktım ve arkamın dönük olduğu bir anda kaza gerçekleşti. Kazanın nasıl olduğunu net hatırlayamadım ancak üzerimden büyük bir yükün geçtiğini hissettim. Ölen Mehmet Ayvalıtaş benim sağ tarafımdaydı. O da benim gibi araçları durdurmaya çalışıyordu. Mehmet’in nasıl yaralandığını net göremedim. Kaza olduğunda kendimde değildim ancak birisi beni kucağına aldı. Belimdeki acıyla gözlerim açıldığında ölen Mehmet’i kanlar içinde bariyerlerin olduğu yerde gördüm" dedi.
Mahkeme, sanık Cengiz Aktaş’ın bir sonraki celse zorla getirilmesine ve tutuklanması istenen sanık Mehmet Görkem Demirbaş’ın kaçma şüphesi olmadığı gerekçesiyle tutuklanma talebinin reddine karar verdi. Duruşma ertelendi.
15 YILA KADAR HAPİS CEZASI İSTEMİ
Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianameye göre, Gezi Parkı eylemlerine destek vermek için 2 Haziran gecesi Ümraniye 1 Mayıs Mahallesi’nde düzenlenen eylem sırasında Ayvalıtaş ile 17 yaşındaki kuzeni Seyit Kartal’ın da olduğu bir grubun yolu trafiğe kapatmak istedi. Sanık Mehmet Görkem Demirbaş’ın aracı ile diğer sanık taksi şoförü Cengiz Aktaş’ın aracı bu yolda giderken önlerindeki araçların durması ile ani fren yaptılar. Demirbaş’ın aracı, önündeki Aktaş’ın aracına çarptı. Bu çarpışmanın etkisiyle her iki araç da yoldaki Ayvalıtaş ile Kartal’a çarptı. Kazada 20 yaşındaki Mehmet Ayvalıtaş aracın altında kalarak yaşamını yitirdi, Seyit Kartal ise yaralandı. Araç sahibi Mehmet Görkem Demirbaş ve Cengiz Aktaş hakkında “taksirle adam öldürme ve yaralama" suçlamasıyla 3 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.
(BB)