Ayrı yaşadığı eşiyle zorla birlikte olmak istediği iddiasıyla yargıladığı sanığa, Yargıtay’ın ‘basit cinsel saldırı’ya yönelik kararı nedeniyle ceza veremeyen gemlik Hakimi Levent Dağdeviren, hakkında ‘beraat’ kararı verdiği sanık için ‘yaralama’dan suç duyurusunda bulundu. Hakimi suç duyurusuna iten, Yargıtay 14. Ceza Dairesi’nin, “Cinsel saldırı suçunun basit halinin eşe karşı işlenmesi suç olarak düzenlenmemiştir” şeklindeki yorumu oldu.

Bursa’nın Gemlik ilçesinde yaşayan N.Z., 3 yıldır ayrı yaşadığı 20 yıllık eşi Y.Z.’nin kendisiyle zorla ilişkiye girmek istediği iddiasıyla polise başvurdu. N.Z., eşi eve geldiğinde kendisini kilitlediği odanın kapısının, çocuklarının okula gitmesinin ardından eşi tarafından zorlanarak açıldığını ve saldırıya uğradığını öne sürdü.
Eşinin elbiselerinin üzerinden vücudunu okşadığını ve boyun ile gerdan kısmından kendisini öptüğünü anlatan Z., kendisini kollarından tutarak yatağa yatıran eşinin regl döneminde olması nedeniyle eylemini tamamlayamadığını söyledi. Taciz sırasında eşinin elbiselerini çıkardığını da anlatan Z., sevk edildiği hastanede sağlık kontrolünden geçirildi. Hastaneden verilen rapora göre, Z.’nin vücudunun çeşitli bölgelerinde sıyrık, morluk ve ekimozlar oluştu.

‘Suç olarak düzenlenmemiştir’
Polise yapılan bu başvuru 20 Mayıs 2014 tarihinde hazırlanan iddianameyle yargıya taşındı. Koca Y.Z. ise, ayrı yaşadığı eşiyle zorla ilişkiye girmeye çalışmadığını, kapıyı da zorlamayıp anahtarla açtığını kaydetti. Y.Z., polisteki ifadesinde eşler arasında cinsel taciz suçunun da oluşmayacağını belirtti. Gemlik 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde ‘basit cinsel saldırı’ suçlamasıyla yargılanmaya başlayan Z., mahkemedeki ifadesinde ise nafaka ödememesi nedeniyle eşinin avukatıyla birlikte kendisine Oyun oynadığını öne sürdü. Yapılan yargılama sonucu koca Z. hakkında ‘beraat’ kararı verildi. Beraate gerekçe ise Yargıtay 14. Ceza Dairesi’nin “Cinsel saldırı suçunun basit halinin eşe karşı işlenmesi suç olarak düzenlenmemiştir” kararı oldu.

İşte o karar!

Yargıtay 14. Ceza Dairesi, Antalya’da görülen bir davada, “Eşe karşı işlenen cinsel suçlarda cinsel saldırının sadece nitelikli halinin TCK 102/2. maddesinin 2. cümlesinde şikâyete tabi suç olarak düzenlenmesi, cinsel saldırı suçunun basit halinin eşe karşı işlenmesinin ise suç olarak düzenlenmemesi karşısında, olay tarihinde mağdure ile resmi evli olan sanığın eşinin rızası hilafına onu kendisine çekerek sarılıp öpmesi şeklindeki eyleminin TCK 102/1 maddesindeki suçu oluşturmadığı gözetilmeden sanığın mahkumiyetine karar verilmesi nedeniyle” yerel mahkemenin verdiği mahkumiyet kararını bozdu.
‘Cinsel saldırı’ suçunu düzenleyen TCK’nın 102. maddesinin 1 ve 2. bentleri şöyle:
(1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on iki yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır.”

‘Cinayetlere giden yol böyle işliyor’

Yargıtay’ın içtihatı nedeniyle eşinin vücut dokunulmazlığına yönelik saldırıda bulunan sanığa ceza veremeyen Gemlik 1. Asliye Ceza Mahkemesi hakimi Levent Dağdeviren, beraat kararının ardından koca Z. hakkında ‘eşe karşı yaralama’ suçundan suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi. Yargı mensupları, kadına yönelik şiddet vakalarında karşı karşıya kaldıkları Yargıtay kararının, “vücuda organ veya sair cisim sokulması halini cezalandıran TCK’nın 102/2 maddesi kapsamı dışında kalan” her türlü cinsel eylemin eşin rızasına aykırı da olsa yapılabileceği anlamı taşıdığı görüşünde.
‘Dar bir bakış açısı’
Ceza hukuku uzmanı Prof. Dr. Ersan Şen ise, Yargıtay kararına ilişkin şunları söyledi; “Yargıtay’ın kararı tamamıyla hatalı ve yanlış. Suçta ve cezada kanunilik prensibi nedeniyle bu karara katılmıyorum. Sen kendini kanun koyucunun yerine koyamazsın. ‘Basit cinsel saldırı eşe karşı işlenemez’ diye kanunun neresinde yazıyor. Ama sen bunu yorumla yapıyorsun ve kıyas yapıyorsun. TCK’ya göre kıyas yapmak yasaktır. Basit cinsel saldırının şikâyete bağlı olduğu tüm insanlık için düzenlenmiş. 1. fıkrada eşi ayırmaması normal. Zaten bütün insanlara karşı suç olarak düzenlenmiş. Bunun eşe karşı suç olmadığını öngörseydi kanun koyucu bunu belirtirdi. Sen kanun koyucunun yerine geçemezsin. İlgili maddenin hangi ibaresinden bunu söylüyorsun. Aksi yazıyor bence. 2. fırkada eşi ayırması çok doğal. Bu düzenlemeyle, cinsel saldırı nitelikli olsa da evlilik birliğine yönelik saygıdan dolayı eşin şikâyetçi olması istenmiş. Karar o kadar dayanaksız ki 3 satırdan oluşuyor. Bu bakış açısıyla zorla gırtlağına basar, döver ve her türlü cinsel istek ve arzusunu gerçekleştirir. İlla ki cisim mi sokması lazım. Böyle dar bir bakış açısı olur mu?”
‘Karar hatalı’
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Yöneticisi Dr. Gülsüm Kav, “Bu TCK’da eksik olup tamamlanmasını istediğimiz konu. Çünkü koca ancak kadının hayati organından yaralandığını kanıtlaması halinde tutuklanıyor veya ceza alabiliyor. Mevcut kanuna göre durum bu. Cinayete kadar varan evre de, yaralama, taciz, hürriyetinden yoksun bırakma, tehdit gibi adım adım ilerliyor. Şiddetin her basamağı için cezanın yarı oranında arttırılması için teklifimiz var ama Meclis’te bekliyor. Yargıtay’ın bu yorumu da mahkemenin verdiği bu karar da hatalıdır. Bu memlekette her gün bir kadın öldürülüyorsa bu somut olgunun ışında düşünülmesi ve karar verilmesi gerekir. Sadece kanun böyle diye birebir kanuna uymak zorunda değiller” dedi.