Ankara’da 2007 yılında bulunan bomba yüklü minibüsle ilgili eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanı Sabri Uzun’un kitabında gündeme getirdiği iddiaların ardından dosyanın yeniden açılması gündeme geldi. Uzun’un 550 kg TNT’nin bulunduğu minibüsün polis haberelemanı tarafından bulunduğu Kurtuluş Çok Katlı Otoparkı’na getirildiğini iddia etmesinin ardından minibüsteki bombayla ilgili 20 yıl hüküm giyen İdris Nakcı’nın avukatları yeniden yargılama talebinde bulunmaya hazırlanıyor. Nakcı’nın avukatlığını yaparken tartışmalı ifadelerle 8 ay tutuklu kalan ve 7.5 yıl hapse mahkum olan avukat Filiz Kalaycı ise çarpıcı iddialarda bulundu. Kalaycı, tahliye olduktan sonra kendisini arayan bir kişinin minibüsün “devlete ait olduğunu” söylediğini, ancak yeni komplolardan çekindiği için bu kişiyle görüşmediğini söyledi.
20 yıl ceza verildi
 
Ankara’da 11 Eylül 2007’de Kurtuluş’taki otoparkta bomba yüklü bir minibüs bulundu. Minibüsün PKK’ya ait olduğu ve dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a suikast planlandığı iddia edildi. Yapılan soruşturmadan sonra üniversite öğrencisi Nakcı, bomba yüklü minibüsü otoparka getirdiği iddiasıyla 20 yıl hapse mahkûm oldu ve cezası Yargıtay’ca da onandı. Bu dava sürerken Nakcı’nın avukatı Filiz Kalaycı avukat arkadaşlarıyla birlikte gözaltına alındı. Diğer avukatlar tutuksuz yargılanırken Kalaycı, 8 ay hapis yattı. Kalaycı mahkemenin 7.5 yıl hapis cezası vermesinin ardından mahkemenin yurt dışına çıkış yasağını kaldırması üzerine yurt dışına çıktı.
‘Polis zorladı’ iddiası
 
Avukat Kalaycı, Milliyet’e yaptığı açıklamada otopark görevlisinin duruşmadan önce Nakcı’nın ailesine “Polis beni zorladı bu kişiyi teşhis etmem için. Ben dindar biriyim, o günden bugüne vicdan azabı çekiyorum” dediğini ileri sürdü.
 
Kalaycı, tahliye edildikten birkaç gün sonra, 2010 yılı Subat ayında büroya gelen bir telefonda adının Cengiz oldugunu söyleyen bir kişinin “Tahliye olmama çok sevindiğini” söyledikten sonra “Sizin baktğınız bir dosya ile ilgiliyim, çok katlı otopark dosyası. Ben dört gözle sizin tahliyenizi bekliyordum. Bu dosyadaki araç devlete aitti, getiren kişi de devletin adamıydı. Eğer benimle yüz yüze görüşürseniz size anlatacaklarım var” dediğini anlattı. Kalaycı, o süreçte kendisini telefonla arayan kişinin de bir komplo peşinde olduğunu düşündüğü için görüşmediğini, konuşmaya bürodaki bir arkadaşı ve Av. Murat Vargün’ün şahit olduğunu söyledi.
 
‘Git ve dönme’ dediler
 
Kalaycı şöyle devam etti:
“Ben ve 3 avukat arkadaşımın büroları 12 Mayıs 2009’da basıldı. Bütün dosyalarımız didik didik arandı, yasadışı ya da örgütle ilişkili hiç bir şey bulunmadı. 8 ay cezaevinde kaldım, 7.5 yıl ceza aldım. Mahkeme yurtdışı çıkış yasağına yaptığımız itirazlardan sadece benimkini kabul etti. Avusturya’daki anne ve babamın sağlık nedenleriyle Türkiye’ye gelemeyeceklerine dair rapor sunduğu gerekçesiyle Türkiye’de örneği olmayan bir biçimde yurtdışı yasağını ‘Sadece Avusturya’ya ve bir ay süreyle gidip dönmesi koşuluyla’ kaldırdı. Bunun anlamı ‘git ve geri dönme’ demektir. Gerçekler er ya da geç ortaya çıkar ve komplocular elbet bir gün halkın önünde hesap verir, bütün umudum bu.”
 
Soruşturma çelişki doluMinibüs dosyasındaki şu çelişkiler ise dosyanın yeniden açılması ihtimalinin yüksek olduğunu gösteriyor:
 
* Ankara Sulh Ceza Mahkemesi 11 Eylül 2007’den yaklaşık 2 hafta önce Ankara ili için
genel arama kararı almasına rağmen minibüsün otoparka sokulduğu güne kadar yaklaşık 2 hafta hiçbir arama işlemi yapılmadı.
 
* Arama sırasında bomba düzeneğinde bulunan cep telefonlarından birine eskiden takıldığı iddia edilen Sim kartlardan birinin Alparslan Özkan’a ait olduğu tespit edildi ve Özkan gözaltına alındı. Oysa dosyada bu telefonlara takılan birçok Sim kartının tespit edildiği ve bunlardan bir kısmının Güneydoğu’da oturan koruculara ait olduğu anlaşıldı.
 
* Minibüs’ün otoparka bırakıldığı gün İdris Nakcı’nın Eskişehir’de ev taşıdığını söyleyen
6 tanık ifadesi ve Eskişehir’de kaldığı Kredi Yurtlar Kurumu’na ait yurttan kendi imzasıyla depozitosunu iade aldığını gösteren makbuz var. Ayrıca Nakcı’nın kullandığı telefonlara ait sinyaller de Eskişehir’de olduğunu gösteriyordu.
 
Tanık sanığı teşhis etmedi
 
* Minibüs’te bulunan 6 parmak, 10 avuç izinin hiçbiri Nakcı’ya ait çıkmadı; izmarit vb nesnelerden elde edilen DNA örnekleri de Nakcı ile örtüşmedi.
 
* Aracın park edildiği otopark görevlisi mahkemede Nakcı’nın araçtaki kişi olduğunu net söyleyemeyeceğini” belirtti.
 
* Nakcı’nın ceza almasına yol açan en önemli delil olarak ayakkabısında patlayıcı izine rastlanmasıydı. Nakcı, ifadesinde ayakkabılarının gözaltındayken bir ara çıkartılıp götürüldüğünü ve sonra iade edildiğini, ardından önüne yapışkanlı bir kâğıt getirilip ayakkabısıyla basmasının istendiğini anlattı. Polis kriminal raporunda ayakkabısının tabanından 0,0012 gr (eser miktarda) patlayıcı
izine rastlandığı belirtildi. Nakcı’nın diğer giysilerinde de ise hiç bir patlayıcı izine rastlanmadı.