Aytuğ, bugünkü köşesinde; TÜRKSAT ve RTÜK tarafından bir türlü engellenmeyen korsan yayın yapan ve halkın sağlığını tehdit eden kanalların bir an önce kapatılması gerektiğini yazdı.

İşte Yüksel Aytuğ'un o yazısı:

Geçen hafta, başta Kemal Sunal filmleri olmak üzere Yeşilçam'ın klasiklerinin arasına sözde ürün tanıtımı koyarak pespayelikte zirve yapan uydu kanallarının RTÜK tarafından kapatılmasını alkışladım.
Ama erken davranmışım.
Bizim memlekette en haşmetli yasağın bile süresinin üç gün olduğunu unutmuşum. Geçen akşam uydu kanalları arasında gezinirken bir de ne göreyim?
Aynı rezillik, tüm hızıyla devam ediyor.
Çoluk çocuğun da okuduğu bu köşede, gördüklerimi nasıl anlatacağım, bilemiyorum.
Ben yazayım, siz bu yazdıklarımı beşle çarpın, o kadar yani...

Seks hatları ile sohbete davet eden 800'lü hatunların şehvetli dudak yalamalarını mı anlatayım, yatakta halvet olan çiftin görüntüsü üzerine bindirilen 'Bu gece efsane patlayacaksınız' ibaresini mi? Sevişmeye gönlü olmayan kadınları baştan çıkaran 'azdırıcı' hap ve şurubun tanıtımı da orada, bir haftada yedi santim uzatan(!) sihirli kremin reklamı da... 

UMUT TACİRLERİ 

Söz konusu derme çatma uydu kanallarının istismar alanı sadece seks de değil. Çaresiz hastaların umutlarını da acımasızca sömürüyorlar. Kerameti kendinden menkul otlar, -ki içlerinde aşırı dozda kullanıldığında sinir felcine yol açan tehlikeli karışımlar da var- nerede, nasıl üretildiği bilinmeyen sözde 'sihirli' kremler, ilaçlar, şuruplar... Kansere çare olduğu söylenen kocakarı ilaçları...

Fiyatları yüzünden merdiven altı imalathanelerde üretildiğinden kaygı duyulan ballar... Özetle; topluma hem ahlaki, hem fiziki olarak zehir zerk eden ürün ve hizmetlerin 32 kısmı tekmili birden burada tanıtılıyor.

Şimdi soruyorum: En masumane öpüşme sahnesine bile ibretlik yayın cezaları verenler, ulusal kanallarda her türlü ilaç ve türevi ürünlerin tanıtımını, reklamını yasaklayanlar, filmlerin sadece fragmanına bakarak +18 ibaresini dayayanlar, neredesiniz? Hepiniz televizyon yayınlarını Digiturk'ten, D-Smart'tan ya da Tivibu'dan mı izliyorsunuz? Milletin dörtte üçünün takip ettiği uydu yayınlarından habersiz misiniz?

İddia ediyorum, içinizde biraz vicdan, izan ve ahlak varsa, o yayınlara 10 dakika bile tahammül edemezsiniz...

Şimdi de işin ekonomik boyutundan söz edeyim. Uydu kanallarındaki bu rezil ürün ve hizmetlerin reklam hacmi yıllık üç milyar liraya ulaşmış. Yani 'yasal' reklam bütçesinin 4 milyar lira olduğu ülkemizde bu 'illegal' reklamlar, 'paralel' bir reklam evreni yaratmış!

Yani yılda 50 milyon doları AR-GE harcamalarına yatıran beyaz eşya devi firma, tüketiciye televizyon reklamı yoluyla ulaşmak için yine milyonlar harcarken, merdiven altında bal üreten adam aynı kitleye çok daha ucuza ulaşıyor. Ulusal kanallar milyon dolarlık bütçelerle dizi çekip millete izletmeye çalışırken, uydu okyanusunun korsanları, onların gemilerini yağmalıyor, izleyicilerini çalıyor. Üstelik halkın ahlakı ve sağlığı ile fütursuzca oynayarak...

RTÜK'TEN UMUDUMU KESTİM.

Yok mu ülkede bu rezilliğe dur diyecek bir Cumhuriyet Savcısı? Yoksa bu görüntüden rahatsız olan tek kişi ben miyim?