Başbakan Binali Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Anayasa değişiklik paketine ilişkin eleştirilerine sert sözlerle karşılık verdi. Yıldırım, AK Parti Genel Merkezinde gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Birçok konuda kritik açıklamalar yapan Yıldırım’ın konuşması özetle şöyle: 
Referandum 9 ya da 16 Nisan’da yapılacak. Referanduma gidişimizde herhangi bir sıkıntı yok. Biz hiçbir zaman vatandaşa giderken endişe yaşamadık, uzun dönemdir de yaşamıyoruz. Her ne kadar ‘hayır’cılar korku tünelini gösteriyorsa da aydınlık her zaman halkın önüne gitmekte geliyor. Yaptığımız iş ülkenin geleceği için, milletin selameti için yapılmış bir iştir ve milletin vekilleri Meclis’te bu işi yaparken her türlü şeyi söylediler. Konuşulmayan bir şey kalmadı. Şimdi benim üzüldüğüm şey bütün bunlar ortadayken sanki biz bir dayatma yapıyormuşuz.
DÜZENLEMELER ORTADA
 Yani bütün bu işler ortadayken kalkıp şimdi bu değişiklik hakkında hiç ipe sapa gelmeyen, gerçeklerle bağdaşmayan şeyler söylüyor. Aslında söylediklerine kendisinin de inandığını zannetmiyorum. Ama herhalde böyle bir duruş sergilemesi gerekiyor anladığım kadarıyla. Aksi hâlde yapılan değişikliğin mevcudun gerisinde kaldığı gibi iddialarda bulunuyor. Öyle bir şey yok.
DEĞİŞİKLİĞİN SORUMLUSU CHP
 Bu değişiklik, milletin doğrudan güvenoyu verdiği bir değişikliktir. Millet diyor ki; ‘ayak oyunları olmasın. Ankara oyunlarından uzak, ben ne dediysem o olsun.’ Nasıl cumhurbaşkanı seçiminde elli türlü katakulliler yapıldı. Türkiye’nin en büyük partisine cumhurbaşkanı seçtirilmedi. Asıl bu değişikliğin sorumlusu, müsebbibi CHP’dir. O gün orada bütün demokratik teamülleri, bütün hukuku göz ardı ederek... Neymiş AK Parti cumhurbaşkanı seçmesin. Böyle saçma bir şey olur mu? Sen millet iradesinden üstün müsün? Ne oldu AK Parti de işi sahibine götürdü. Onun için bugün yaptığımız şey çok basit; 2007 değişikliğinin eksik kalan kısımlarının tamamlanmasıdır. Olay bundan ibarettir.
 BU NE YAMAN ÇELİŞKİ?
 Yani kıyamet koparmaya lüzum yok. ‘Üniter devlet gidiyor, memleket elden gidiyor...’ Kardeşim memleket elden nasıl gidiyor? Memleketi elden götürmek isteyenlerle, bölmek isteyenlerle aynı kampta buluştunuz. Bu ne yaman çelişkidir, böyle bir şey olur mu? Onlar da ‘hayır’ diyor siz de ‘hayır’ diyorsunuz. Ne kaldı, aranızda ne fark var? Hangisi doğru? Görüyorum ki HDP ile aynı anıldıkları için sinirleniyorlar. ‘Bizi niye onlarla beraber anıyorsunuz’ diyorlar. Nasıl anacak millet? Onlar da ‘hayır’ diyor siz de ‘hayır’ diyorsunuz. MHP ile de bizi aynı anıyorlar. Çünkü biz ‘evet’ diyoruz. Yaptığınız işin sonucuna katlanacaksınız. Bölücülerle birlikte anılmak ağrınıza gidiyorsa, dokunuyorsa o zaman onlarla birlikte hareket etmeyeceksiniz bu kadar basit.
 SÖZLERİ TAM BİR SAFSATA
 ‘Üniter yapı değişiyor, şu oluyor, bu oluyor...’ sözleri tam bir safsata. Söylemediğimiz kalmadı, yok böyle bir şey. Aslında üniter yapı ile ilgili, ilk dört madde ile ilgili dönün bakın Kılıçdaroğlu’nun kendi beyanları var. Değişebilir falan diye... Bizim böyle bir önerimiz yok. Böyle bir ihtiyacımız da yok. Türkiye ülkesiyle, milletiyle bölünmez bir bütündür. Demokratik, laik, sosyal hukuk devletidir. Başkenti Ankara’dır. Bayrağı ay yıldızlı al bayraktır. Bu kadar net. Sonra bu rejim değişikliği gibi abuk sabuk tartışmalar artık insanlar gına getirdi. Böyle bir şey yok.


Darbecilerin iadesi için Çipras’a mektup yazdım

Başbakan Yıldırım, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Yunanistan’a kaçan darbeci askerlerin iadesi için Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras’a mektup yazdığını söyledi. Yıldırım, gazetecilerin, “Yunan Savunma Bakanı, Kardak üzerinden gezerek çelenk attı. Yunanistan sanki bilerek gerginliği tırmandırıyor. Yunanistan ile ilişkilerde bir gelişme bekleyelim mi?” sorusu üzerine şunları söyledi: “Coğrafya kaderdir, komşumuzu seçemiyoruz. Mevcut olanla da geçinmesini, yaşamasını başarmamız lazım. Türkiye, Yunanistan ile ilişkilerini bozacak hiçbir davranış içerisinde değil. Zaman zaman karşı taraftan gelen aşırı abartılara, tahriklere de gülümseyerek cevap veriyoruz. Bunu yanlış okumamaları lazım. Özellikle son zamanlarda darbecilerin iade edilmemesi meselesi bizim açımızdan bir hayal kırıklığıdır. Ben bu konuda Sayın Çipras’a da bir mektup gönderdim. Bu kararın bir kez daha hukuk içerisinde gözden geçirilmesi ve bunların iadesi yönünde bir sonuç beklentimizi ifade ettim. Komşuluğa yakışan da budur. Mektuba henüz cevap gelmedi. Savunma Bakanı’nın gidip oralarda, kayalıklarda poz vermesinin bizim açımızdan hiçbir anlamı yok. Ama hasmane tutum kimden gelirse gelsin Türkiye’nin verecek cevabı her zaman vardır.”