Yeni Şafak yazarı Salih Tuna, bugünkü yazısında çok konuşulacak ifadelere imza attı.
Tuna, isim vermeden yazdığı yazıda Zaman yazarı Mümtazer Türköne ve Today's Zaman yazarı ve Cihan Haber Ajansı'nın Genel Yayın Yönetmeni Abdülhamit Bilici'ye çok ağır benzetmelere bulundu.

Türköne ve Bilici'yi, 'alınlarından öpmek istediğini' söyleyerek ironi yapan Tuna, nasıl öpeceğini tarif ederken açıkça yazmasa da, Başbakan Davutoğlu'nun IŞİD'in elindeki rehinelerin serbest kaldığı gün bir rehine yakını olan çocuğu 'ayakları havada kalacak şekilde kaldırıp öptüğü' örneğini hatırlattı. Tuna, Bilici'nin adını açık açık verse de, türköne'yi direkt olarak açıklamadı, Türköne'nin, bir dönem milletvekili olma söylentilerinin çıktığı fakat olmadığı eski eşinden bahsederek Türköne'yi kastetti.

İşte Salih Tuna'nın o yazısından çarpıcı satırlar:

Alnından öpmek istediğim Erdoğan karşıtı 2 köşe yazarı... Biri, çok yönlü bir profesör; hem uyum katsayısı hem 'intikam' zamanlaması olağanüstü!

O 'intikam' almayacak da kim alacak!

AK Parti'nin yaptığı da bence 'vicdansızlık!'

Vicdansızlık dediğim şu: Eşi ve aynı zamanda üniversiteden öğrencisi olan hanımefendi AK Parti'den milletvekili seçildiği halde her yazısıyla 'yandaşlığın' dibini bulan bizimki (yani profesör) milletvekili yapılmadı.

Bir insan evladına yapılacak zulüm mü bu; yazıktır, günahtır!

Sayın profesör milletvekili olmadı, daha sonra da (nedeni elbette kimseyi alakadar etmez) milletvekili olan eşinden boşandı.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan'a saldırmak için Allah'ın her günü sinekten yağ çıkarıyor şimdi.

"GÜL'E EL FRENİNİ ÇEK" DEMİŞTİ

Bir ara, AK Parti hükümetini lağvetmesi için, 'el frenini çek' diyerek Sayın Gül'e çağrı yapmıştı.

Yazık ki yazık kendi frenleri boşaldı.

'Yargının keskin kılıcı inecek bazı kelleler uçacak' diye naralar attı. Hızını alamadı, 'AK Parti kapatılsın' dedi.

Güvendiği dağlara kar yağdı. Zannedersem şu sıralar 'HSYK'dan umut kesilmez' diye bekliyor.

Gerçekten de vaktiyle bütün 'yandaşlardan' daha 'yandaş' yazılar dercetti.

...

"TÜRKİYE DÜŞMANI" 

Gelelim diğer köşe yazarına.

Zaman gazetesi ve 'Türkiye düşmanı' denilecek kadar vahim yayınlar yapan Tudey's Zaman yazarı. (Galiba aynı zamanda, Cihan Haber Ajansı Genel Müdürü)

Hülasa, bir güzel insan; güzel olduğu kadar da 'değişik!'

'Değişik 'dediğim...

MİT Müsteşarı Hakan Fidan'a ancak Mossad'ın duyacağı alerjiyle malul olanlarla aynı safta olduğu halde, Sayın Gül'ün resepsiyonuna katılıp, Hakan Fidan'la sohbet ettim, diye twit atmıştı.

Bu 'değişiklik' muhteremde bir karakter halini almış galiba!

'Bildiğim kadarıyla Türkiye'nin önünde BM kararı dışında da belli gelişmelere bağlı olarak Suriye'ye müdahale seçenekleri var' şeklindeki 05 Şubat 2012 tarihli twitini geçen yazımda iktibas etmiştim.

'Suriye'ye müdahale için 3 şart' benzeri 2011'deki yazılarına uyulacak olsaydı, Suriye'ye çoktan girmiş olmamız icap ederdi.

Suriye'den sebep, Türkiye'yi terör destekçisi ülkeymiş gibi dünyaya jurnal etmeye çalışanlarla birlikte elinden geleni ardında koymuyor şimdi.

...

"AYAKLARINI BİR KARIŞ YERDEN KESEREK ALINLARINDAN ÖPESİM GELİYOR" 

Bu iki köşe yazarı 'hukuk' ve 'demokrasi' demiyor mu, şöyle iki elimle kulak hizalarından tutup, ayaklarını bir karış yerden keserek, alınlarından öpesim geliyor.