Vatan gazetesi yazarı Hüseyin Yayman, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın, G.Antep-Ş.Urfa-Mardin’e yaptığı üç günlük seyahatti yazdı.


Ahmet Türk’ün TÜSİAD toplantısında dile getirdiği "Hani kardeştik. Kardeşlik hukuku bu mudur? Kardeşlerimizi göreve çağırıyoruz" sözüne Yalçın Akdoğan'ın yanıt verdiğini belirten Yayman, "Akdoğan hemen cevap verdi ve ‘Suriye Kürtlerinin müttefiki Türkiye’dir’ dedikten sonra ‘yaratılan havanın aksine herhangi bir ayrım gözetmeden tüm mazlumlara yardım ettiklerini’ söyledi" diye yazdı.

Hüseyin Yayman'ın 'Kobani, Misak-ı Milli’ye dahil değil mi?' başlıklı yazısı şöyle:

MUSTAFA KEMAL AÇIKLADI

‘Misakı Milli hududu, İskenderun Körfezi’nin güneyinden Antakya’dan Halep ile Katma istasyonu arasında Carabulus Köprüsü’nün güneyinden Fırat nehrine ulaşır. Oradan Deyrüz Zora iner.’ Mustafa Kemal bu açıklamayı 1 Mayıs 1920’de yaptı. Benzer bir ifadeyi 30 Ocak 1923’te kullandı.

Misakı Milli belgesinin ekinde bir harita yoktu. Ancak sözlü olarak vatan hududu çizilmişti. Halep’i içine alan sınır, bugün sorunların yaşandığı Afrin, Kobani, Halep, Deyrüz Zor, Musul, Kerkük, Erbil’i kapsıyordu. Lozan’la buralar sınırın dışında kaldı. Hatay Cumhuriyeti 1939’da plebisitle Türkiye’ye katıldı.

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın, G.Antep-Ş.Urfa-Mardin’e yaptığı üç günlük seyahatte Mustafa Kartoğlu’la beraberdik. Heyette Kamu Diplomasisi Koordinatörü Cemalettin Haşimi ve Kürt sorununu iyi bilen isimlerden Ahmet Davutoğlu’nun başdanışmanı Hatem Ete vardı. Gündem çözüm süreci ve Kobani’ydi. DBP dahil pek çok açık kapalı görüşme oldu. Yalçın Akdoğan, Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ü makamında ziyaret etti.

KOBANİ'NİN KADERİ SURUÇ'TAN AYRILMAZ

Yalçın Akdoğan-Ahmet Türk görüşmesi oldukça sıcak bir havada geçti. Samimi diyalog son günlerde yükselen tansiyonun nasıl yumuşayacağını gösterdi. Yalçın Akdoğan’ın, Başbakan Yardımcısı olduktan sonra ilk ziyaretini bölgeye yapmasının sembolik anlamı var. Akdoğan’ın son günlerde HDP’lilerle sıklaşan görüşmeleri çözüm sürecinde önemli bir ortaklaşmaya işaret ediyor. Önümüzdeki günlerde bu trafikten ilginç detaylar çıkabilir.

Üç gün boyunca her yerde Kobani konuşuldu. Suruç’la iç içe olan Kobani aslında yaşanan problemin nerede olduğunu gösteriyor. Nusaybin’i Kamışlı’dan, Akçakale’yi Tel Abyad’dan, Kilis’i Afrin’den, Suruç’u Kobani’den, Antakya’yı Halep’ten ayıran dikenli teller bugün büyük soruna yol açıyor.

Ahmet Türk’ün TÜSİAD toplantısında dile getirdiği ‘Hani kardeştik. Kardeşlik hukuku bu mudur? kardeşlerimizi göreve çağırıyoruz’ sözünün altını çizmek gerekiyor. Bu çağrıya Akdoğan hemen cevap verdi ve ‘Suriye Kürtlerinin müttefiki Türkiye’dir’ dedikten sonra ‘yaratılan havanın aksine herhangi bir ayrım gözetmeden tüm mazlumlara yardım ettiklerini’ söyledi.

ÇÖZÜM SÜRECİNDE SİTEM VAR

Akdoğan, çözüm sürecine dair gerçekçi bir yüzleşme davetinde bulunurken tarafları sorumlulukla hareket etmeye çağırdı. Akdoğan’ın süreçte sorunlar olabilir ancak bunları konuşarak çözmeliyiz dedi. 140 bin göçmene kapılarını açtıklarını ancak halen HDP’nin problem çıkardığını belirtirken bir yandan bölgeye yatırım istenirken diğer yandan iş makinalarının yakılmasını eleştirdi.

IŞİD terör örgütü dün gece kritik bir tepeyi daha ele geçirip Kobani’ye bir adım daha yaklaştı. Şehri ele geçirdiğinde büyük bir katliam yapacağı sır değil. Kobani, Şengal’den sonra Kürtlerde ulusal birlik havası yaratırken diğer yandan çözüm sürecini enfekte eden bir işlev görüyor. Kobani düşerse çözüm sürecinde ve bölgede büyük bir türbülansa neden olacak.

TÜRKİYE BİR TÜRK VE KÜRT CUMHURİYETİDİR

Türkiye’nin bir an önce kültürel, toplumsal ve tarihsel bağları bulunan Kürtlerle ortaklaşma sağlaması gerekiyor. Kurtuluş savaşında Kürtler, Türklere yardım etmişlerdi. IŞİD belasına karşı şimdi sıra Türklerde. Türkiye’nin Misak-ı Milli hudutları içinde yer alan kardeşlerine bugün sahip çıkmayacaksa ne zaman yardım edecek. Unutmamak lazım son tahlilde Türkiye, bir Türk-Kürt birlikteliği ruhuyla ortak bir cumhuriyet olarak kuruldu.