Varsayalım ki Arap Baharı kapsamında ABD İsrail’in güvenlik çıkarları için Suriye’yi parçalamaya karar verdiğinde ve karıştırmaya başladığında Türkiye’yi yönetenlere...

 

Varsayalım ki Arap Baharı kapsamında ABD  İsrail’in güvenlik çıkarları için Suriye’yi parçalamaya karar verdiğinde ve karıştırmaya başladığında Türkiye’yi  yönetenlere;

- Suriye’de birlikte hareket etmeyi;

- Bu ülkede rejim değişikliğini gerçekleştirerek yönetimi Müslüman Kardeşlere devretmeyi;

-Bu amaçla muhaliflerden silahlı güç geliştirmeyi, eğitmeyi, donatmayı;

-Müslüman Kardeşler üzerinden Ortadoğu’yu şekillendirmeyi;

-Türkiye’nin bu süreçte başat rol oynamasını;

 

-Demokratik rejimi ve Müslüman halkı ile Türkiye’nin Ortadoğu’ya Arap Baharı projesi içinde model olmasını;

-Suriye üzerinden Ortadoğu’da liderliğe giden yolda ilerlemesini teklif ettiğinde Türkiye’yi yönetenler bu teklif reddetseydi ne olurdu? Muhtemelen;

-Gerginlik iç savaşa dönüşmez, Suriye’de merkezi yönetim çok zayıflamaz, ordusunu batıdaki kritik bölgelere çekmek zorunda kalmaz, kuzeyde ve doğuda güç boşluları oluşmazdı.

-Oluşan güç boşluklarını önce İŞİD, sonra PKK-PYD doldurmazdı,

-Suriye ordusu fazla güç kaybetmez, İŞİD ve PKK-PYD ile daha etkili mücadele ederdi.

-Türkiye, sonu belli olmayan Suriye macerasını başlatmazdı.

-Türkiye, Suriye’de Fırat’ın doğusunda ortaya çıkan PKK-YPG tehdidi ile karşılaşmazdı.

-NATO’nun lider ülkesi ABD, NATO üyesi Türkiye’nin güvenlik kaygılarını dikkate almadan PKK-PYD’nin Suriye’deki kara gücü olduğunu ilan etmezdi.

-Yüzbinlerce Suriyeli ölmez, nüfusun dörtte biri ülke dışına çıkmaz, dörtte biri ise ülke içinde yer değiştirmek zorunda kalmazdı.

-Dört milyona yakın Suriyeli Türkiye’ye göç etmez, milyarca dolar bu amaçla harcanmazdı.

-Türkiye Esad muhaliflerini eğitmek, silahlandırmak amacı ile harcama yapmaz, savaş bittikten sonra bu grupların ne olacağını düşünmek zorunda kalmazdı.

-Esad rejimine yardım için Rusya bölgeye müdahale etmez, Türkiye Rus uçağını düşürmez, ilişkiler geçici de olsa bozulmaz, Rusya güneyden de komsumuz olmazdı.

-İran ülkedeki askeri gücünü artırmaz, bölgedeki stratejik dengeleri bozmazdı.

-Trump, Türkiye’ye PKK-PYD’ye saldırırsan seni ekonomik olarak mahvederim diyemezdi.

-ABD, Fırat’ın doğusunda PKK-PYD’yi korumak için tampon bölge oluşturmazdı.

-Büyük PKK-PYD devletinin ilk adımları Suriye’de atılmazdı.

-Türkiye, stratejik meselelerde ABD (Atlantik) ile Rusya (Avrasya) arasında sıkışıp kalmazdı.

Türkiye, Suriye ile ilgili temel çıkarının bu bölgede istikrarın sağlanması ve korunması olduğu gerçeğini kabul etse ve  Suriye stratejisinin hedefini buna göre belirlese, bütün bunlar gerçekleşir miydi?

Unutulmamalıdır ki ideoloji dahil önyargı stratejinin zehri, akılcılık ise panzehridir. O halde sormak gerekir, Türkiye’nin Suriye stratejisini kimler, hangi önyargılarla hazırladı?

SON SÖZ:

Kendilerine bir ulusun talihi emanet edilen adamlar, ulusun güç ve kudretini yalnız ve ancak yine ulusun gerçek ve ulaşılabilir yararları yolundakullanmaktan  sorumlu olduklarını bir an bile hatırlarından çıkarmamalıdırlar. Gazi Mustafa Kemal Atatürk 

Nejat Eslen

Odatv.com